Sağlık bakanlığı yeni bir yasa çıkarıyormuş bilgisini alınca; hekimlik meslek hayatı 40’ıncı yıla doğru uzanmış, eskiyi yeniyi yaşamış ve dahi geleceğe dair tahminleri bulunan; düşüncelerini çeşitli platformlarda yazarak paylaşan ve dahi ulusal KBB-BBC Derneği başkanı olarak şöyle bi düşündüm. Herhangi bir kanun bizim yaşadığımız güncel ve yakıcı sorunlara çare olabilir mi diye kendi kendime sordum. Burada “biz” kavramı ile hekim hasta ve idari görevleri olanları yani hepimizi kastediyorum. Tekrarlamak gerekirse sağlık uygulamalarının hasta, sağlık çalışanı ve idare olmak üzere üç tarafı vardır. Şimdi bu tarafların beklentilerine şöyle bir göz atalım.
Hasta hekime ulaşmak istiyor, hasta başına düşen poliklinik sayılarımız Avrupa ortalamasının üstünde olduğuna göre ulaşıyor olmalı ama nedense her gün muayene randevusu için aranıyorum. Hastalar kamu hastanelerindeki tedavileri için cebinden malzeme parası ödemek istemiyor ama ödemek durumunda kalıyor, çünkü kamunun malzeme için ödediği rakam imalatçı ve ithalatçı firmaları tatmin etmiyor. Hasta ilaca bedelli, bedelsiz ulaşmak istiyor, kimi ilaçlara ya kamu karşılamadığı için ya da firmalar belirlenen rakamları kabul etmedikleri için ilaca ulaşılamadığı oluyor.
Taraflardan birisi sağlık çalışanı dedik ama gelin bu bahse sağlık hizmetlerinin temel elemanı hekim ile somutlaştırarak devam edelim. Hekim hastasına daha fazla vakit ayırmak istiyor, yani günlük mesaisinde daha az sayıda hasta bakmak istiyor. Hekim emeğinin karşılığını almak istiyor yani olağanüstü sayılarda hasta bakarak elde edebileceği üst limit performans karşılığı rakamı gerçekçi, doğru ve sürdürülebilir bulmuyor. Hekim randevusuz muayene talepleri ile doğrudan muhatap olmak, sözlü ve fiziki şiddet görmek istemiyor, yani elini kolunu sallayan istediği zaman istediği yerde kendisine ulaşabilsin istemiyor.
İdare daha fazla hasta bakılsın, sağlık çalışanı sorun çıkarmasın. Her hasta randevu alabilsin, yasa ve yönetmelik dışı işlemler yapılmasın istiyor.
AK Parti iktidarları ile birlikte sağlık alanında yürütülen politikalarla, sağlık hizmetinin yaygınlaştırılması ve kalitesinin artırılmasına yönelik önemli gelişmeler sağlanmış, sağlık hizmetlerinde fiziki ve beşeri altyapı ile kaynaklar iyileştirilmiş, ancak hastalar koruyucu sağlık hizmetlerinden ziyade tedavi edici sağlık hizmetlerine yönlendirilmiştir. Aşırı yönlendirme ve yüklenme sonucundan sağlık altyapımızın maddi ve manevi anlamda tıkanmaya girmesi şaşırtıcı olmamıştır. Bu tıkanmayı gören Sağlık Bakanlığı’nın yeni bir yasa tasarısı ile çare aradığını görmekteyiz.
Hadi şimdi yasayı bu güncel sorunlar bakımından bir okuyalım;
SB YASA TASARISI GENEL OLARAK OLUMLU AMA
Yasa tasarısı ilk 14 maddesinde ya mahkemelerce yapılan iptalleri düzenliyor, ya da yeni uygulamalar ile ilgili olarak kısa bir çerçeve çizerek, uygulama esaslarını çıkarılacak yönetmeliklere bırakıyor. Yönetmelikleri bekleyeceğiz. 15. Maddeden itibaren ise herhangi bir yönetmeliğe ihtiyaç duyulmayacak şekilde yönetmelik yayınlar gibi ayrıntıya giriyor.
Bir KBB uzmanı olarak hekimleri, yardımcı sağlık personellerini, farklı uzmanlık alanlarını, ilaç endüstrisini, ilaç araştırmalarını kapsayan genişlikteki tasarının her maddesine bir sözümüz olması imkansız ama dikkatlice okuyarak branşımızı ilgilendiren bir değişiklik var mı diye bakma ihtiyacı hissettiğimde, şunların dikkatimi çektiğini söyleyebilirim;
Mesleğini serbest olarak icra eden diş tabiplerinin ağız ve diş sağlığı muayenehanelerinde diş tabibi çalıştırabilmeleri, diş hekimlerinin tecrübelerinin genç hekimlere aktarılması ve gençlerin tecrübe kazanması bakımından isabetlidir. İlaveten, özel kurumlarda yapılan diş tedavileri sgk kapsamına alınarak sayıca artan diş hekimlerinin sağlık hizmetine dahil olması kolaylaştırılabilir.
Yan dal uzmanlığının teşviki maksadıyla tavan ücretlerinin artırılmasına ve bilimsel araştırmaların teşviki amacıyla sağlık kurumlarından istenecek bilimsel görüş, proje, araştırma ve benzeri hizmetler kapsamında % 65 üzerinden personele verilen ödemenin % 85 olarak güncellenmesi isabetli olur.
Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerin üniversiteler ile birlikte kullanımına bağlı olarak akademik personelin ve üniversitenin özerkliğini mahkeme kararları doğrultusunda koruyucu düzenlemeler isabetli olmuş.
Tabipler ile diğer sağlık meslek mensuplarınca yapılan tıbbî uygulamalar sebebiyle yargı kararlarına istinaden idarece ödenen tazminatın sigorta şirketlerine rücu edilmesi idareyi koruyan ve olması gereken bir madde.
Eleman temininde güçlük çekilen yerlerde personel istihdamını teşvik etmek, isabetli bir uygulama.
Genel olarak ilaç araştırmaları, imalatı, pazarlanması gibi konularda koşulların kolaylaştırılması isabetli olmuştur. Böylece ülkemizin bu alandaki rekabet gücü artacaktır. Üretim ve tedarik kolaylaşınca bulunamayan ilaç sorunu ortadan kalkacaktır demek isterim ama bu tedbirin sonuç vermesi yılları bulacaktır. Bize lazım olan acil müdahaledir.
Acil tıp ana dal uzmanlarının yoğun bakım yan dal uzmanlığı yapabilmesine ve sosyal pediatri yan dalının çocuk sağlığı ve hastalıkları ana dalına bağlı olarak ihdas edilmesinden amaç nedir anlamadım.
Mademki tasarı 15. Maddeden itibaren adeta bir yönetmelik gibi ayrıntıya giriyor, o halde “3359 sayılı Kanunun ek 11 inci maddesinde ruhsatsız veya yetkisiz olarak sağlık hizmeti veren veya verdirenler ile sağlık hizmetlerini Bakanlıkça belirlenen esaslara göre sunmayanlara yönelik olarak düzenlenen yaptırımların güncellenerek caydırıcılığın sağlanmasına” ifadesinde yetkisiz ne demektir açıklığa kavuşturulması isabetli olacaktır. Yetkisiz tanımı hekim dışı kimseleri mi kastetmektedir, yoksa hekim ama branşı yetkin ya da değil mi denilmektedir. Kastedilen branşlar ise, yetkiyi belirleyecek olan alınan eğitim mi? yani TUKMOS ‘mu? Yasalar mı? yoksa sürekli değişen, değiştirilen yönetmelikler mi olacaktır? Bu kısım açık değildir. Binlerce hekim şu anda istim üstünce bu tanımın yapılmasını beklemektedir. Yapılacak bir tanımın bazı branşlar için muayenehane açmayı daha cazip hale getirerek, halihazırda bazı branşlarda kamu kurumlarında bazı hizmetlerin verilememesi ve dahi hiç öğretim üyesi kalmaması nedeniyle eğitimin de verilememesi şeklinde ortaya çıkan vahim durumu pekiştirici ve büyütücü olmamalıdır.
Aile hekimlerine teşvik getirilmesi güzel ama aynı paragrafın içinde ceza tanımlaması yapılması isabetsiz olmuş. Disiplin cezaları yasadan sonra bir yönetmelik ile düzenlenebilirdi.
BU VESİLE İLE BENİM DE BAZI TESPİTLERİM VE ÖNERİLERİM OLSUN;
Az talep gören çocuk cerrahisi, göğüs cerrahisi uzmanlık dallarının nöbetlerine yüksek ücret verilerek cazip hale getirilmesi daha da isabetli olabilir.
Hekimlerin estetik hizmetlere yönelmesi ile, sağlık hizmetleri alanında oluşan hizmet boşluğunu doldurmak için SUT fiyatlarında kamuda çalışmayı cazip hale getiren yeni bir düzenleme yapılabilir. Örneğin dekübid yarası, tonsillektomi gibi hekimlerin kaçındığı ameliyatların SUT karşılığı yükseltilebilir.
Eğitim kliniklerine, kapasitelerinin üstünde uzmanlık öğrencisi gönderilmesi beklenenin aksi bir sonuç çıkaracaktır diye kaygılanıyorum. Örneğin yeterince vaka yapamadığından yetkinlik ve yeterlik kazanamayan bir KBB uzmanı ne yapar? Ben söyleyelim; kuaförlerin bile yapmaya durduğu dolgu botoks işlerine yönelir.
40 yıla yaklaşan hekimlik hayatımda idari işlerimde oldu. Ben bişey öğrendi isem, Ankara’da alınan kararların sahada beklenen neticeyi vermediği yönündedir. Yani demem o ki bu yasa tasarısı iyi niyetli ve gerekli ancak sağlık hizmetlerinin üç tarafı olan hastalar, sağlık çalışanları ve idarenin sorunlarına çözüm olacak gibi değil. Ya peki ne yapmalı;
Sahada çalışan hekimleri, ilgili dernekleri vasıtası ile dinlemeli ve çözüm ortağı yapmalıdır…
3 yorum
Çocuk ve göğüs cerrahisi asistanlarına fazla ücret düşüncesi güzel olsada hukuğa aykırı, eşit işe eşit ücret temeline uygun değil. Başka öneriler olmalı.
Acil tıp ana dal uzmanlarının yoğun bakım yan dal uzmanlığı yapabilmesindeki amacı biz de anlamadık ve yanlış buluyoruz. Yoğun bakım 2011 de ilk ihdas edildi ve 6 anadal üzerine yandal oldu. 13 yıl geçtikten sonra yeni bir anadalın eklenmesi doğru değildir ve uzmanların görüşleri alınmadan, uzlaşı sağlanmadan yapılan bu müdahale bu alanı bitirmiştir. 2002 yılından itibaren branşımız üzerinde çok sayıda tüzük, kanun, yönetmelik, karar gibi burada yazılması mümkün olamayacak kadar çok müdahale olmuştur ve yoğun bakım tercih edilemez hale getirilmiştir. Yoğun bakım yandalındaki mevcut sorunlar diğer yandallardan çok daha fazladır. Yetkililere defalarca ilettiğimiz bu sorunlar çözülmeden, sorulmadan kararlar alınması tercih edilmeyi bitirdiği gibi mevcut yoğun bakım uzmanlarının motivasyonunu da çok düşürmüştür. Yoğun bakım gibi önemli bir yandal kolaylıkla müdahale edilen bir alana dönüşmüştür. Bir yandal birbirinden farklı 7 anadalın nasıl yandalı olur? Nitelikli eğitim ve hizmet nasıl yürütülür? Bu hususta TUK ve Bakanlık, 2 yoğun bakım derneğinin ve sahadaki öğretim üyeleri ve uzmanların görüşüne başvurmamıştır. TUK, yoğun bakım müfredat komisyonunun oybirliği ile ilettiği olumsuz görüşü dikkate almamıştır. Yoğun bakım uzman sayısının az olduğu ve bu açığın kapatılması isteği, iddiası yanlıştır. Birçok alanda hekim eksiği vardır. Acil tıp kadrolarının da %40’ı boş kalmaktadır. Acil servislerde pratisyenler çalışmaktadır. Bunun arkasında farklı nedenler olduğunu biliyoruz ancak bu ortamda bazı acil tıp kökenli meslektaşlarımız aleyhinde yazmayı da etik bulmuyorum. Ama şu bilinmelidir ki bu karar çok yanlış olmuştur ve Ülkemiz yoğun bakım eğitim ve sağlık hizmet sunumu bundan olumsuz etkilenecektir.
Genellikle size katılıyorum. Ayrıca bu denli sorunlar yaratılmış ve düzenlemelerle bozulmuş sistemin sağlıklı bir işleyişe kavuşacağı konusunda endişelerim var. Bir örnek vermek istiyorum: Acil Hekimlik uzmanlığı ile yoğun bakım hekimliği ilgisini tam anlamak mümkün değil.