Her mesleğin bir takım zorlukları vardır, ancak sağlık çalışanları ve doktorluk mesleğinin daha zor ve sıkıntılı yönleri dikkatlerimizi çekmektedir. Doktorlar uzun (6 yıl) ve yorucu eğitim/öğrenim aşamalarından (uzmanlık 4 yıl) geçerek ülkemizin çeşitli yörelerinde hizmet vermektedirler. Sağlımızı, canlarımızı emanet ettiğimiz hekimlerin iyi eğitim almaları, huzurlu ortamda görev yapmaları hastaların daha iyi tedavi görmelerinin temel şartıdır. Hekimlerimizin sorunları başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm toplumun sorunu olmalıdır. Bu nedenle sağlık çalışanları ve hekimlerimizi dinlemeliyiz. Onların sorunlarını anlamaya çaba göstermeli, duygudaşlık yapabilmeliyiz.
Pek çok sorunla başa çıkmaya çalışan hekimlerimizin önemli gördükleri hususları kısaca sıralayacak olursak, kendilerini dinlediğimiz doktorların ilk sorunları, hasta ya da yakınları tarafından şiddete maruz kalmaları ve şiddet uygulayan kişilerin hak ettikleri cezayı almamalarıdır. Bazı ülkelerde şiddeti azaltabilmek, önleyebilmek için şiddet uygulayanların psikiyatri merkezlerinde müşahede altında tutulduklarını basından öğreniyoruz. Gerçekte de akıl sağlığı yerinde olan birisi, kendi ya da yakınına yardımcı olmaya çalışan bir insana neden şiddet uygular ki! Sosyal psikolojinin tespitlerinden yararlanarak şiddet uygulayanların sağlık sorunlarının (psikopat) olup olmadıkları araştırılmalıdır. Hemen belirtelim ki, şiddet uygulayan sağlık çalışanı ya da hekim ise onların da araştırmaya tabi tutulması gerekir. Ayrıca şiddet uygulayanların eğitim durumları, toplumsal kültürel özellikleri dikkate alınarak bilimsel çalışmalar yapılmalı ve tedbirler sunulmalıdır. Çünkü hızlı toplumsal değişimler yaşadığımız bu süreçte şiddet uygulayanların toplumsal değerlere ilişkin görüşlerinin anlaşılması, şiddetin azaltılması yönünde yardımcı olacaktır. Toplumsal değerler dokusunun aşınması ile sağlık çalışanları ve doktorlara uygulanan şiddetin artışı arasında ilişkiler olduğu açıktır. Hepimizin bildiği gibi, Türk milletinin toplumsal ahlakı, sevgi ve saygı kavramları üzerine temellendirilmiştir. Bu geleneksel güçlü anlayış, her yer ve zamanda yeniden hatırlatılmalıdır. Hekimlerin bir diğer sorunu ise pratisyen hekimlikten uzman ve yandal uzmanlığına kadar uzanan süreçte her aşamada zorunlu hizmete tabi olmaları, evli olanların zorunlu hizmet sürecinde ailelerinden ayrı kalmaları onları üzmekte ve çalışma isteklerini düşürmektedir.
Doktorların önemli gördükleri diğer önemli bir problem ise bir günlük mesai süresinde pek çok hastayı muayene etmeleri ve her hastaya 5 dakikalık zaman ayırabilmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Hekimlerimiz 5 dakikalık bir zaman diliminde hastayı yeterince gözlemleyemediklerinden ve takip edememekten şikâyetçiler. Sağlık alanında gelişmiş ülkelerde bir hastayı muayene etme süresinin 20 dakika olduğunu hatırlatalım. Biz de 5 dakika ile sınırlandırmanın hasta sayısının fazla, hekim sayısının azlığını göstermektedir. Avrupa ülkelerinden Almanya’da 100 bin kişiye 425 doktor, İtalya’da 399, Fransa’da 337, biz de 187 doktor düşmektedir. Doktorlarımız hastaya yeterince zaman ayrılmamasının hem hastaya hem de devletin bütçesine önemli oranda yük getirdiğinden müştekiler. Öyle ki kısa süre muayeneden tatmin olmayan hastaların, doktor doktor, hastane hastane dolaşarak yeniden muayene yeniden tahliller yaptırmak zorunda kaldıklarını, neticede zaman ve emek israfına neden olduğunu belirtmektedirler.
Hekimlerin korktukları diğer önemli bir husus ise, hatalı uygulama (malpraktis) nedeni ile haklarında dava açıldığında, ödeme güçlerinin olmadığı parasal cezalar almalarıdır. Kastın ve ihmalin olmadığı bir durumda hekimin ödeyemeyeceği bir cezaya maruz kalması, hekimleri kendi buldukları pratik çözüm arayışlarına itecektir ki, bu da devletin ve hastanın bütçesine ayrı bir yük getirebilecektir. Örneğin hekimin, hukuki bir sorumlulukla muhatap olmamak için zorunlu olmadığı halde hastadan tomografi ya da başka tahliller istemesi gibi.
Yine önemli bir problem de, acil servisinde hepimizin tanık olduğu çok sayıda hasta yakınının alana girmeleri ve sağlık çalışanları ile hekimleri gereksiz meşgul etmeleridir. Bir diğer problemin ise, hastane yönetiminin sorumlulukları ile hekimlerin sorumluluklarının birbirine karıştırılması nedeniyle ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Öyle ki hastanın kullandığı sedyenin temizliğini hekimden beklemesi, yardımcı sağlık çalışanlarının eksikliklerinden yine karşısında bulduğu doktorları sorumlu tutmalarıdır.
Sağlıklı bir toplumsal yapıya sahip olabilmemiz için akılcı ve bilgece bir yaklaşımla, sağlık çalışanları ve doktorlarımızın sorunlarına çözümler bulmalıyız. Başta Sağlık Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı karşılıklı iletişime geçerek, sağlık çalışanları ve doktorlar ile hasta ilişkileri hakkında eğitici programlar hazırlamalıdırlar. Unutmayalım ki, insanlardan kaynaklanan her sorunun çözümü vardır. Yeter ki gerçeği yansıtmayan dedikoduların peşine düşmeyelim. İlkokuldan başlayarak yüksekokula kadar yeni kuşaklara hasta doktor ilişkileri hakkında bilgiler verilmeli, her mesleğin önemli olduğu sağlık çalışanları ve hekimlik mesleğinin de önemli olduğu ve saygı gerektirdiğini öğretmeliyiz. Televizyon dizilerinde, reklamlarda, kamu spotlarında hasta doktor ilişkisini ele alan programlar yapılmalıdır. Çok istekli olmasalar da pek çok doktorun, yukarıda sıralanan sorunlar nedeniyle başka ülkelere gitmek için girişimlerde bulunmaları ülkemiz için önemli bir kayıptır. 2022 yılında yurt dışında çalışmak için başvuruda bulunan doktor sayısının 3 binleri bulduğu ifade edilmektedir.
Çok geç olmadan sağlımızın güvencesi olan sağlık çalışanları ve hekimlerimize sahip çıkalım. Gerçeği temsil etmeyen dedikodu nitelikli spekülasyonlara fırsat tanımayalım.
1 yorum
Sevgili hocam, çok önemli bir toplumsal soruna parmak basmissiniz. Hakikaten bu konu bir yara oldu. Doktor olmak ve hasta olmak. İkiside dert. İki taraftanda konuyu iyi okumak çok önemli. Şiddet uygulayan hasta yakınları ve hastalarda inanc eksikliği mevcut kanımca. Doktor tarafına bakınca doktorda hastasına özveriyle sicakligiyla yakın olursa derdini iyi dinlerse vs. sorun olmayacak. Konu uzun. Güzel akıcı bir dil kullanmissiniz. Dilinize emeğinize sağlık. 2022 yılı mezun ilitam öğrenciniz.