Normalde milletvekillerinin Meclis’te yanıtlanması istemiyle verdikleri soru önergeleri hiç ilgimi çekmez. Ancak, geçtiğimiz hafta CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, TBMM Başkanlığına, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi vermiş. Bu işler nasıl olur, soru önergeleri nasıl cevaplanır hiç anlamamam, ama muhtemelen Bakan danışmanları güzel bir cevap hazırlar soran milletvekili de sorduğuyla kalır.
Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, eski bir STK ve TTB aktivisti olarak güzel sorular yöneltmiş Sayın Bakana. Eminim kendisine defalarca sorulmuş, kendisinin de defalarca yanıtladığı sorulardır. Sayın Milletvekili, Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de Türk Tabipleri Birliği Kanunu’nun 1. maddesinin değiştirilerek “tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak” ibaresinin yürürlükten kaldırıldığından yola çıkarak şunları sormuş:
1) “Hekim meslek örgütünün ‘Tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesi’ yönünde çalışma yapmasının sakıncaları nelerdir?
2) Kamu kurumu niteliğinde olan bu meslek örgütünün ‘Tabipliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesi’ yönünde bugüne kadar yaptığı çalışmalar kamu veya herhangi bir kişiye zarar vermiş midir?
3) Tabiplik, kamu ve kişi yararına uygulanmayacaksa ne için uygulanacaktır?
4) Yaptığınız bu değişikliğin, Türk Tabipleri Birliğinin Bakanlığınızın yaptığı yanlış uygulamalara karşı başlattığı hukuksal mücadele ile bir ilgisi var mıdır?
5) Türk Tabipleri Birliğini tamamen kapatmayı düşünüyor musunuz?”
Bu beş sorudan ilk dördü değil, ama sonuncusu için bir şeyler yazmak istiyor, ama nasıl bir vesile bulsam diyordum. Prof. Dr. Atıcı bana bu fırsatı vermiş oldu. Sayın Milletvekili “Türk Tabipleri Birliğini tamamen kapatmayı düşünüyor musunuz?” diye sormuş. Bu sorunun cevabını Sayın Bakan zaten vermiş ben de bu köşeye yansıtmıştım (“Kapatırım”; “Kapat da Görelim”: Sağlık Bakanı ve Türk Tabipleri Birliği) http://www.medimagazin.com.tr/authors/sahin-aksoy/tr-kapatirim-kapat-da-gorelim-saglik-bakani-ve-turk-tabipleri-birligi-72-60-2404.html. Artık bu soruyu Sayın Bakana ve Bakanlığa sorma zamanı geçmiştir. Madem kendilerinin, başta TTB olmak üzere sendikalar, dernekler vs. hiçbir STK’nın önerisine kulak asmadığı, değer vermediği ve yok saydığı iddia ediliyor, ki bu doğrudur. Artık sivil toplumun kendi gücünü kullanıp bir şeyler yapması gerekir. Mesela artık Bakanlığın hiçbir toplantısına gidilmeyebilir. Bakanın şahsına, makamına ve devlete hakaret olmaksızın, eylemler yapılabilir. İşin yasal yönünü bilmem, ama genel kurullar iptal edilebilir.
Özellikle TTB bunun üstünde çalışmalı. İşin sonunda TTB’nin lağv edilmesi veya Bakanlık tarafından yaptırım uygulanması olacaksa, bütün Odalarıyla yekvücut olup bunu göğüslemeli. Bu da olmuyorsa, Odalar göstermelik seçimler yapıp Merkezde bir uzlaşma konseyi kurmalı, böylece TTB ideolojilerin değil, hekimlerin olduğunu göstermiş olur.
Başta TTB olmak üzere sağlık alanındaki STK’ların “Zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi kalmamıştır!” Bunun gereğini de yapmalıdır…
İnanılması güç bir tesadüf:18 Aralık Pazar günü Sağlık Bakanı ve Çalışma Bakanı muhtelif açılış ve incelemeler için Urfa’da. Sabah 09:00, kahvaltımı yapmış yazımın 1. paragrafını yazmışım. Üç aydır telefonum kapalı olduğu için eşimin telefonu çaldı. Arayan Sağlık Bakanının korumasıydı ve Bakan Beyin 15 dakika sonra 15 dakikalık bir ziyaret için bize geleceğini söylüyordu. Evde bir telaş, üç haftadır tıraş olmamışım, evin hanımının ortalığı toplama çabası. Gerçekten 15 dakika sonra geldi ve 15 dakika kaldı. Nezaket ziyaretinde ne konuşulursa onu konuştuk. Bu yazıdan bahsettim. Yazılarımdan haberdar olduğu anlaşılıyordu. Bakan gitti yazıma kaldığım yerden devam ettim, hiç değiştirmeden.
Bu ziyarete özel bir anlam yüklenmemesini diliyorum. Ameliyattan sonra TTB, Ankara ve İstanbul Tabip Odası Yönetiminden değerli meslektaşlarım da ziyarete gelmişti. Bu vesileyle kendilerinin şahsında bütün üyelerine teşekkür ediyorum…