Sağlık çalışanlarının, yemek yardımıyla ilgili yasal haklarını nasıl kullanacakları konusu, ilgili mevzuatın açık olmaması ve bürokrasinin katı yorumları nedeniyle çözümsüz bir hale gelmiştir. Bugün, hastanelerimizde birbirinden farklı uygulamalar söz konusudur.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 212’nci maddesi, “Devlet memurlarının yiyecek yardımından hangi hallerde ve ne şekilde faydalanacakları ile bu yardımın uygulanmasına ilişkin esasların Maliye Bakanlığı ile Devlet Personel Başkanlığının birlikte hazırlayacakları bir yönetmelikle tespit edileceğini” belirtmektedir. Buna istinaden hazırlanan Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliği’nin 3’üncü maddesinde; “Haftalık çalışma süresi 40 saati aşmayan yerlerde yiyecek yardımının öğle yemeği olarak verileceği; günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan memurlara, görevlerinin diğer yemek saatlerinde de devam etmesi şartıyla üç öğüne kadar yemek verilebileceği” hükmü yer almaktadır. Yine, Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği’nin 89’uncu maddesinde “Hastanelerde; kadrolarında bulunan tüm personel ile yönetmelikler gereği hastanede staj yapan öğrencilere ve hizmet içi eğitime gelen sağlık ve yardımcı sağlık personeline öğle yemeği; bunlardan kurumda yatanlarla, bu Yönetmelik’in ilgili maddelerindeki hükümlere göre sürekli olarak kurumda kalanlar ve nöbetçilere, üç öğün yemek; ve vardiya uygulanan kurumlarda vardiyaya kalan personele çalışma sürelerine isabet eden öğünlerde yemek verilir” denmektedir.
Diyelim ki, bir üniversite hastanesi başhekimisiniz. Bedeli döner sermaye bütçesinden karşılanmak üzere, ihale yoluyla bir özel şirketten yemek hizmeti satın alıyorsunuz. Yukarıda sözünü ettiğim hukuki mevzuat gereği, kurumunuz personeline 3 öğün yemek sağlamak zorundasınız. Yatarak tedavi gören hastalarınız ile refakatçilerine ve kurumunuzda çalıştırdığınız işçilere, bu yemeği ücretsiz olarak vermenize rağmen; 657 sayılı Yasa kapsamındaki memurlarınıza, ücretsiz yemek veremiyorsunuz. Onlar, yemek ücretinin en az yarısını ödeyerek, bu yemekten yararlanabiliyorlar. Çünkü, Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliği’nin 4’üncü maddesinde “yemek giderlerinin en fazla yarısının, kurum bütçelerine konulacak ödeneklerle karşılanacağı ve kalan kısmının yemek yiyenlerden alınacağı” hükmü yer alıyor.
“Madem öyle, kurum bütçesine yiyecek yardımı karşılığı olarak konulan ödeneği, yemek giderlerini karşıladığımız döner sermaye bütçesine aktaralım” diyorsunuz. Ne var ki, bürokratlar bunun olamayacağını, devletin parasının, döner sermayeye aktarılamayacağını söylüyor. Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün bu sorunla ilgili olarak yayınladığı 11.03.2008 tarihli yazısında “….Kurum bütçelerine yiyecek yardımı karşılığı olarak konulan ve 4’üncü maddede belirtilen ödeneğin, memurlara yemek vermek üzere kurulan yemek servisi, yardım sandığı, dernek veya bu mahiyetteki kuruluşa ödeneceği…” “…. hastane, pansiyonlu okul ve işçi ile birlikte çalışan iş yerlerindeki memurların ise, birim büyüklüğü ve personel sayısına bakılmaksızın hasta, öğrenci ve işçiler için mevcut yemek servisinden faydalanabilmelerine imkan tanındığı ve bu nedenle sözü edilen personel için ayrı bir yemek servisi kurulmasına gerek bulunmadığı anlaşılmakta…” ifadesi var diyorsunuz. Fakat, bürokratlar size şöyle cevap veriyorlar; burada döner sermaye işletmesinin adı geçmiyor. ‘Döner sermaye’, söz konusu yazıda geçen ‘bu mahiyetteki bir kuruluş’ değildir.”
“Öyleyse, yemek bedelinin kalan yarısını döner sermaye bütçesinden karşılayalım” diyorsunuz, bu da olmuyor. Çünkü 657 sayılı Kanun’un 146’ncı maddesinin ikinci fıkrasında, “Memurlara kanun, tüzük ve yönetmeliklerin ve amirlerin tayin ettiği görevler karşılığında bu Kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemeyeceği ve hiçbir yarar sağlanamayacağı” hükmü önünüze çıkıyor.
Hiç gereği olmayıp, zaten hastanede bir yemek çıkmasına rağmen; tek sorun çözülsün diye İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığınıza şu teklifte bulunuyorsunuz: “Size hastanemizde ikinci bir yemekhane ve ikinci bir yemek dağıtım alanı oluşturalım. Kurum bütçesinden üniversitenizin diğer memurları için ihale ile satın aldığınız yemek hizmetinden, hastanedeki memurlarımıza da yarı bedelini tahsil ederek yemek verin” diyorsunuz. “Olur, ama biz sadece öğle yemeği verebiliriz, gece ve sabah yemek servisimiz yok” diyorlar.
Devlet Memurları Yiyecek Yardımı Yönetmeliği’nin 3’üncü maddesinde; “günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan memurlara, görevlerinin diğer yemek saatlerinde de devam etmesi şartıyla üç öğüne kadar yemek verilebileceğine” dair hüküm ile Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği’nin 89’uncu maddesinde “Hastanelerde yatanlarla, bu Yönetmelik’in ilgili maddelerindeki hükümlere göre sürekli olarak kurumda kalanlar ve nöbetçilere, üç öğün yemek; ve vardiya uygulanan kurumlarda vardiyaya kalan personele çalışma sürelerine isabet eden öğünlerde yemek verilir amir hükmü varken; hastane personelini kendisine tanınan bu sosyal haktan nasıl mahrum bırakabiliriz” Gece nöbetçi kalan memurumuzun yemek ihtiyacını nasıl görmezden geliriz” diyorsunuz. Kimse size bir çözüm göstermiyor.
Bahsi geçen Yasa ve Yönetmelik’in tanıdığı bu sosyal hakkı görmezden gelseniz bile, hemşirenize, hasta bakıcınıza, laborantınıza, röntgen teknisyeninize; “Yemek saatlerinde restoranlara, kantinlere gidin, karınızı doyurun” deme şansınız yok, çünkü, sağlık hizmetinin kesintisiz verilmesi gerekiyor. Yemek molası vermeniz, personelinizin işini, hastalarını, servisi bırakıp dışarıya yemeğe gitmesine göz yummanız mümkün değil. Böyle bir durumda acilde, ameliyathanede, yoğun bakımda, serviste ortaya çıkabilecek komplikasyonları düşünmek bile ürkütücü.
“Başınızın çaresine bakın, evinizden sefer tasıyla yemek getirin” de diyemezsiniz. Çünkü bu durumda hastane hijyenini koruyamaz; sinek, böcek ve diğer haşeratla mücadelede başa çıkamazsınız. Peki siz olsanız ne yaparsınız” Devlet, insanı çözümsüzlüğe mahkum eder mi? Bürokrasi, sorumluların elini kolunu bağlamak için mi vardır?
Bürokratik engeller, farklı uygulamalar, hastane yönetimleriyle sağlık çalışanlarını karşı karşıya getirmektedir. Sorunun nereden kaynaklandığını ve neden çözülemediğini bilemeyen çalışanlar, karşılarındaki kurum yöneticilerini suçlamaktadırlar. Zaten özveriyle ve çok yoğun çalışmakta olan sağlık çalışanları, daha düne kadar kendilerine ücretsiz olarak verilmekte olan yemek hizmetinin ellerinden alınmasıyla mağdur edilmişlerdir.
Sorunun çözümü çok kolay ve açıktır. Bütçede yiyecek yardımı için ayrılan ödeneği, kurumun döner sermayesine aktarmak. Hastanede, zaten bir yemek servisi varken; devlet, memuru için bütçeye özel ödenek koymuşken; bu ödeneği, amacına uygun olarak, memurun yemek giderlerinin kendilerinden tahsil edilemeyen yarısını karşılamak üzere döner sermayeye aktarmanın neresi yanlış? Burada bir suistimal, zarar ya da herhangi bir kişiye haksız kazanç, çıkar sağlamak söz konusu mu?
Aslında en doğrusu, hizmetin özelliğini dikkate alarak, sağlık çalışanlarını, sabah 8, akşam 17 masa başında mesai yapan, öğle tatili olan bir memurla aynı kategoriye koymamak ve ücretsiz yemek vermektir.