Milli Savunma Bakanlığının Şehitlik Yönergesi şehit olma halini düzenliyor. Yönerge’ye göre; fiilen ateş altında ölenler, savaşta yaralanıp tedavi sırasında ölenler, iç güvenlik görevlerinde veya terör ve anarşi ile mücadelede ölenler şehit sayılmaktadırlar.
Esasında şehitlik, Kur’an’da yer alan bir kavram. Başka bir dinde veya vahiy kitabında böyle bir kavram yok. Kur’an’a göre şehitlik kavramının kullanılması, “Allah yolunda olma”, “Allah rızasını amaçlama” sırasında gerçekleşen ölüme bağlanmaktadır. Ancak, “Allah yolunda olmak” ifadesi asırlardır sadece bu dar ve kanaate dayanan anlam içine sıkıştırılmış, maalesef kişiler de sanki Allah yolunda mücadele ediyor ve dine hizmet ediyormuş gibi yönlendirilerek suçsuz insanları öldürmeye, katliamlar yapmaya şartlandırılmıştır. Bu şartlandırmada “Cihat etmek” deyimi istismar edilmiştir. Halbuki Hz. Muhammed, dini yaymasını engellemek için kendisine saldıranlara karşı savunma savaşları yapmak zorunda bırakılmış ve hiçbir saldırı savaşı yapmamıştır. Kur’an’ın çağırdığı gerçek cihat, bu savunma savaşlarına katılma yanında, diğer esas cihadı da nefisleri köreltme veya aşırı uygulama demek olan nefislerin aşırılıkları ile mücadele ve Allah’ın Kur’an’da emrettiği evrensel, ezeli ve ebedi özellikli muhkem mesajlarını (müteşabihleri değil) yerine getirmek üzere gayret içinde olmak şeklinde tanımlamaktadır.
Allah yolunda olmak demek, yukarıda da belirtmiş olduğum gibi Kur’an’daki muhkem mesajları yerine getirmeye gayret içinde olmak ve bunları birer ibadet şekli ve yaşamın birer hedefi olarak belirlemektir. Kur’an’a bir bütün olarak baktığımızda, ilk muhkem emrin Allah’ın dışında başka bir ilaha ibadet etmemek veya insan olarak yapacağımız herhangi bir aktivitede ilk amaç olarak Allah’ın rızasını değil de, başka bir hedefi amaçlayarak (sadece para kazanma, makam elde etme, beğeni kazanma, başkasından menfaat sağlama vs.) şirk koşmamak olduğunu görürüz. İkinci emir ise Allah’ın yaratmış olduğu insan, hayvan, bitki, su, yeryüzü ve gökyüzüne zarar vermemek ve bunlara daima katkı (maddi yardım, manevi destek vs.) sağlamaya çalışmak ve birşeyler (yaşamı kolaylaştırıcı, bilgiyi arttırıcı vs.) üretmektir.
Konuya dini perspektiften bakılacağını ve eleştiri olacağını bildiğimden, vermek zorunda kaldığım bu giriş bilgilerinden sonra, şehitlik mertebesinin sadece asker, köy korucusu dâhil emniyet görevlisi mensupları için yalnızca savaş durumlarında veya mesleki görevleri sırasında oluşacak ölümle sınırlanmasının çok yanlış ve oldukça eksik bir uygulama olduğunu görmekteyiz.
Çünkü başta doktorlar olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının temel görevleri insan sağlığını, yani insanın bozulmuş olan yaşam kalitesini düzeltmek, Allah’ın en değerli varlığına katkı sağlamaktır. Bu temel görev ise Allah yolunda olmanın en önemli basamaklarından biridir. Ve hepimiz biliyoruz ki hekim, hasta tarafından Allah’tan sonraki şifa verici güç olarak görülmektedir.
Dolayısıyla başta doktorlar olmak üzere tüm sağlık çalışanlarından, Şehitlik Yönergesi’nde olduğu gibi;
· Yurt içi veya yurt dışı görevi sırasında uğrayacağı bir saldırı nedeniyle ölenler,
· Yurt içi veya yurt dışı görevi nedeniyle hastalık kapma veya görev sırasında veya görevine giderken veya görevinden ayrılırken geçireceği bir iş kazası nedeniyle ölenler,
· Yurt içi veya yurt dışında resmi görevli iken, görev nedeniyle bulunduğu bir tesisin afetlere maruz kalması sonucu ölenler,
· Sağlık görevinden ayrılmış olanlardan (emeklilik, istifa vb.) daha önce sağlık mensubu olmaları gerekçesiyle terör eylemlerine muhatap olarak ölenler,
· Yurt içi veya yurt dışında resmi görevli iken, mesleği, ırkı veya milliyeti nedeniyle tedhiş veya suikast ile ölenler ve
· Tıp, diş hekimliği, veteriner fakülteleri ve sağlık okullarında okumakta iken, öğrenimleri sırasında eğitim gördükleri bir sağlık kuruluşunda görevde iken, bu görevleri nedeniyle veya görev yolunda ölen öğrenciler de şehit sayılmalıdır.
Şehit sayılan bu sağlık çalışanlarının tabutları Türk Bayrağı’na sarılmaya hak kazanmalı ve her ilde oluşturulacak “Sağlıkçılar Şehitliği” nde defnedilmeli.
Ayrıca, yukarıda sayılan nedenlerden dolayı mesleğini yapamayacak derecede sakat kalanlar “malul sağlık gazisi” unvanını almalı.
En kısa zamanda Sağlık Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Türk Tabipleri Birliği, Türk Dişhekimleri Birliği, Veteriner Hekimleri Birliği ve sağlık çalışanlarının sendikaları el birliğiyle bu konuyu gündeme getirerek “Sağlık Şehitleri ve Sağlıkçı Malul Gaziler”ismi altında bir yönerge hazırlamalıdırlar. Bu yönergede hem şehitlerin birinci derece yakınları hem de malul kalacaklar için şu haklara mutlaka açıkça yer verilmelidir:
Şehit sağlıkçıların varis konumundaki yakınları için verilecek haklar (dul eş, çocuklar, bakmakla yükümlü ve muhtaç durumda kalacak anne-baba-kardeş):
* Acil cenaze masrafı,
* Belirlenecek miktarda şehitlik tazminatı,
* Kirada oturuyorlarsa kira yardımı,
* Ferdi veya toplu konut kredisinde avantajlar ve öncelik,
*Dul ve yetimlerine yapılan gayrimenkul hibeleri veraset ve intikal vergisinden, devir işlemleri harçlarından ve döner sermaye ücretlerinden ve bu işlemler nedeniyle düzenlenecek kâğıtlar için tahakkuk edecek damga vergisinden müstesna tutulmalı,
* Hizmet süresi 30 yıldan az olan şehit personelin varislerine 30 yıl üzerinden, hizmet süresi 30 yıldan fazla olanlara ise fiili ve itibari hizmet süreleri toplamı üzerinden Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce maaş bağlanmalı ve emekli ikramiyesi ödenmeli,
* Çocuklarına Kredi ve Yurtlar Kurumundan öğrenci kredisi bağlanmalı ve ihtiyaçları varsa, öncelik verilerek yurtlardan yararlandırılmalı,
* Öğrenci varislere sağlikla ilgili fakülte ve yüksek okullara girişte ek puan avantajı sağlanmalı, kayıt ve katkı paylarında indirim yapılmalı ve parasız yatılı okullara kabullerinde öncelik verilmeli ve özel okul veya dershanelerden indirimli yararlanmaları sağlanmalı,
* Varislerine Halk Bankasının iş yeri açma kredisi sağlanmalı,
* Varislerinden ihtiyacı olan birine kamu veya özel sektörde iş sağlanmalı,
* Şehadet belgesi ile tabuta sarılan Türk Bayrağı en yakın varisine verilmeli,
* Varislerin hastanelerden ücretsiz yararlanmaları sağlanmalı,
* Varislerin resmi veya özel şehir içi toplu taşıma araçlarından ücretsiz, şehirlerarası özel otobüs şirketleri, devlet veya özel demiryolları ve devlet veya özel hava yollarından indirimli yararlanmaları sağlanmalı,
* Müzelere girişleri ücretsiz olmalıdır.
Sağlıkçı malul gazilere verilecek haklar:
* 2330 sayılı Kanun’un nakdi tazminat ve aylık bağlanması hakkındaki 3-6. maddelerinde düzenlenen haklardan yararlandırılmalı,
* Malul olanların kendileri, eşleri, ana ve babaları ile bakmakla yükümlü olunan çocukları, yurt içinde devlet demiryollarında, denizyolları şehir hatlarında ve belediye toplu taşıma araçları ile belediye tarafından kurulan şirketler veya özel firmalar aracılığıyla yaptırılan toplu taşıma işinde kullanılan araçlarda ücretsiz seyahat etmeli, müzelere girişleri ücretsiz olmalıdır.
Gerçekleşmesini şart olarak düşündüğüm bu şehitlik ve malullük konusunun ayrıca, öğretmenler ve adalet mensupları için de olmasının uygun olacağını belirtmek isterim.