Bir zamanlar hastalar istediği saatte hastaneye gelebiliyor, geldiği saatte poliklinikte muayene olabiliyor, ilaçları yazılıyor ve gidiyorlardı. Hekimler gelen hastaları geri çevirmiyor, tetkiklerini istiyor ve tedavilerini en kısa sürede yapmaya çalışıyordu. Diğer taraftan mesai dışında çalışma hakkını kullanmak isteyen hekimler muayenehanelerinde hasta bakıyordu. Hastanede önemli bir problemi olduğunu öğrenen hasta daha detaylı bakılmak ve tedavi sürecini hızlandırmak için muayenehaneye gitmeyi tercih ediyor ve hekiminden hastalığı ile ilgili bilgileri en detaylı hali ile alıyordu. Kısa bir süre de olsa muayenehane açma tecrübem olmuştu. Bu süre zarfında en önemli izlenimim muayenehaneye gelen hastanın hekimine sonsuz güveniydi. Bazen hastayla 2-3 saat konuşuyordum ve hasta giderken kafasındaki tüm sorulara cevap almış olarak, güzel bir tebessümle ayrılıyordu. Bütün sorularına cevap alan hastanın bakışlarından hekiminin kendisi için elinden geleni yapacağına sonsuz inandığını hissediyordum.
Muayenehanelerin kapatılarak sağlıkta performans sisteminin devreye sokulması ile sağlık hizmetinde ciddi sorunlar izlenmeye başladı. En basit tıbbi müdahalelerde dahi hastalar hekimleri sorgulamaya, kendisine yapılacak müdahalenin zaruri olup olmadığından emin olabilmek için hekim hekim dolaşmaya başladı. Hatta hastalar kendilerine yapılacak işlemin performans puanını dahi öğrenmek istediler. Ameliyat önerilen hastalar yapılacak cerrahinin gerekliliğini araştırmak için aynı gün içerisinde farklı hastanelerde farklı hekimlere muayene olmayı tercih etti. Sonuç; hasta ve hekim arasındaki güvenin zedelenmesi ve farklı hekimlerin farklı önerileri ile ortaya çıkan kafa karışıklığı…
Diğer taraftan performans sistemi hekimler içinde zorlu bir süreci beraberinde getirmiştir. Hekimler yapacakları tüm tıbbi işlemlerin puanını hesaplamaya başlamış, randevulu hastaların dışında daha fazla hasta bakmaya çalışarak performans puanını artırmaya çalışmıştır. Hatta ameliyat endikasyonları daha geniş tutularak medikal tedavi sonrası bekleme süreleri azalmış, hastalara ayrılan muayene süresinin kısalması ile birlikte hasta ile hekim arasındaki güven ve teslimiyet iyice bozulmaya devam etmiştir.
Randevu sistemi ile muayene ise ülkemiz için ciddi bir problemdir. Hastalarımızın çoğunluğu ilçelerden, köylerden ve bazıları ise il dışından gelmektedir. Randevu sisteminden önce hastaneye sabah erken gelip kayıt aldığımızda muayene olabileceğimizi öğrenmiştik. Randevu sistemi devreye girdikten sonra randevusuz gelen hastalar ciddi sorun olmaya başlamıştır. İki saat yol gelmiş hastanın muayene olamaması gereksiz tartışmaları beraberinde getirmiştir. Özellikle gebe hastaların randevusuz muayene olamaması önlenebilecek bazı problemlerin tespit edilememesine yol açmıştır. Diğer taraftan randevu ile gelen hastaların sürekli randevu saatlerinin geçtiğini hatırlatmak için poliklinik kapısını açmaları ve içerdeki hastanın muayenesini bölmeleri hekimlerin de ajitasyonuna sebep olmuştur. Olayın diğer bir boyutu ise 15 gün önceden randevu almış olan hastanın muayene için geldiğinde hekimini bulamaması ve muayene olamamasıdır. Hekimlerinde insan olduğu, hastalanıp rapor alabileceği hiç hesaba katılmamıştır. Bir günde iki hekimin rapor aldığı hesaplandığında ortalama yüz hasta mağdur olmakta, hatta hekimin 5 gün içerisindeki hiçbir randevusu iptal edilmemektedir. Böylece sağlık çalışanları ile hastalar arasındaki güven ortamı ve iletişim iyice bozulmakta, maalesef hiç görmek istemediğimiz sağlıkta şiddet vakalarının artışı engellenemez bir hal almaktadır.
Sonuç olarak, denedik ve gördük ki ne performans sistemi ne de randevu sistemi henüz ülkemizin şartları için uygun değildir. Atalarımızın “zararın neresinden dönülse kârdır” sözünü dinleyerek yanlış sistemlerin yürürlükten kaldırılmasının vakti gelmiştir. Hastaları ve hekimleri mağdur etmeyecek, çalışanın ve emek verenin hakkını gözetecek yeni sistemler geliştirilmelidir.
5 yorum
Katılıyorum.Bu tür sorunları çözmek için, sağlık politikalarının daha dikkatli bir şekilde incelenmesi ve hasta ve hekimi napdur etmeyecek yeni sistemler geliştirilmeli
Sayın Aksoy. Sözlerinizin tek kelimesine bile katılmamak mümkün değil. Ameliyat endikasyonlarının geniş tutulması bir yana, küçük ve orta ameliyatların sayısının inanılmaz boyutlarda artması, büyük ve riskli ameliyatlardan kaçış olarak ortaya çıkan negatif defansif tıp anlayışı, cerrahi eğitiminde eksikliklere de neden olacağı için ülkemiz tıbbının geleceğinde onulmaz yaralar açacaktır. Ayrıca hekimlerin hiçbir süzgeçten geçirilmeden Cimer’e şikayet edilmesi, yazılı ve görsel medyanın en basit komplikasyonlara bile atlayıp hekimi ifşa etmesi, tazminat davaları da çözülmesi gereken sorunlar olarak önümüzde durmaktadır. Saygılarımla
Sağlık sisteminde yapılan yeni düzenlemenin yarattığı sorunların bir kısmını yaşayan biri olarak çok güzel belirttiniz. Bu sistem sayesinde hasta ve hasta yakınları doktor ve sağlık çalışanları karşı karşıya gelmekte ve şiddet ve huzursuzluk yaşanmaktadır. Yeni düzenleme yapılırken ilgili tarafların tümü göz önüne alınmaz, sadece popülizm ile hareket edilirse sonuç bu olur. Bunun tek cümle ile izahı şöyle yapılabilir, ehliyetsiz kişilerce yönetilmekteyiz. Konunun uzun vadeli olumsuz sonuçları yeni yeni ortaya çıkmaktadır. Hekimlik tercih edilmeyen bir branş olarak ortada, cerrahi branşlara ilgi yok. Yönetimin başındaki hekimlikte bilginin, deneyimin ve başarılı uygulamaların farkında değil, giden gitsin diyorsa bizi daha kötü günlerin beklediği kesindir.
Özellikle emek yoğun branşlarda ve ilçelerde yürümeyecek bir sistem. Durum güzel özetlenmiş.
Yazı her gün daha da haklı çıkan bir yorum oluvermiş. Sistem daha da aksıyor, daha da çıkmazlarla dolup taşıyor. Ne hizmet alan ne de hizmet veren memnun.