“Sağlıkta Dünüşüm Projesi”, “tam gün çalışma yasası”, “Sosyal Güvenlik Yasası”, “bütçe uygulama talimatı”, onun yerine “Sağlık Uygulama Tebliği” derken sağlıkla ilgili uygulamalarda inanılmaz değişikliklerin olduğu bir dönem yaşıyoruz. Her şeyi birbirine karıştırmaya başladık. Ben de bu karmaşanın içinden öneriler getirmeye çalışacağım. Böylece sorunları çözmemek için neler yapmamız gerektiği netleşecektir.
Evet, sağlık sorunları nasıl çözülmez için önerilerim:
1-Halk sağlığı projelerini bir kenara bırakır ve tedavi edici sağlık hizmetlerine öncelik verirsiniz.
2-Yeşil kart yerine Genel Sağlık Sigortası’ndan ücretsiz yararlanacak bir kesim yaratır ve bunları gerçek sahiplerine değil politik taraftarlarınıza verirsiniz.
3-Tüm sağlık uygulamalarını özelleştirirsiniz. En iyisi de özelleştirmeyi büyük özel sağlık kurumlarıyla yaparsınız.
4-Kurumların basamaklarını göz önüne almazsınız. Üniversite hastanelerinin kuyruklarını basit hastalıklar için işgal ettirir, böylece onları meşgul edersiniz. Herkesin her basamaktaki kuruma rahatça gitmesini sağlar, böylece daha fazla oy alırsınız.
5-Hekim eksiği olduğunu söyler, her yıl 5 bin yeni tıp fakültesi mezunu üretir ve bunlara iş vermezsiniz. Verseniz de mecburi hizmet adıyla altyapısı olmayan yerlerde çalıştırırsınız.
6-Ayrıca uzman hekimleri hiç altyapısı olmayan yerlere atarsınız. Böylece o ilçe veya il merkezindeki halk devlet hastanelerinde o dalda bir uzman hekimleri olduğu için övüneceklerdir. Ancak diyelim ki oraya atadığnız beyin cerrahının temel setlerinin olmaması, ameliyat mikroskopu, ameliyathanede fluoroskopi, hastanede bilgisayarlı tomografi ve yoğun bakım ünitesinin olmaması hatta anesteziyoloji uzmanının olmaması sizi ilgilendirmez. Bunlar ayrıntıdır. Bunları kendi olanakları ile temin etmelidir.
7-Biliyorsunuz üniversite hastaneleri daha iyi sağlık hizmeti vermektedir. En iyisi -iyi sağlık hizmeti vermek için- bol miktarda üniversite hastanesi yaratmaktır. O nedenle bence 50 tane daha tıp fakültesi ve üniversite hastanesi yaratılmalıdır. Her ilimizde, hatta ilçelerimizde üniversite hastaneleri olmalıdır. Gerçi tıp fakültelerinde eğitim için temel bilimler gibi bir şeye daha ihtiyaç vardır. Ama olsun. Onları bir yerlerden temin edebilirsiniz. Ya da oraya alınan öğrencileri 3-4 yıllığına büyük şehir tıp fakültelerine gönderebilirsiniz.
Ha, bir de anatomi derslerinde kadavra ihtiyacı var, halk ta tıp fakültesini sever, ama kadavra vermeyi asla sevmez. Halk bir de gelen üniversite öğrencilerini pek sevmez, onlardan ev tutarlarsa yüksek kiralar ister. Ama olsun, yine de her ilimizde hatta ilçelerimizde tıp faküteleri ve hastaneleri olmalıdır.
8-Devlet planlama teşkilatından gelecek önerileri hiç dinlemezsiniz. Onlar ülkenin hekim açığını falan bilmezler. Hangi dalda kaç uzmana ihtiyaçları olduğunu asla bilmezler. 5 yıllık, 10 yıllık, 20 yıllık sağlık planlamaları saçma şeylerdir.
9-Devlet hastanesi ve üniversite hastanelerinin önemli para kaynaklarını kurutur, devlet ödeneklerini vermezsiniz. Eğer ödeme yapsanız da aylar, hatta yıllar sonra öder, bazen de –yıl sonunda- alacaklarını silersiniz. Böylece onları azla yetinmeye alıştırırsınız.
10-Devlet hastanelerinin altyapılarını bütçe kısıtlaması ile özellikle eksik bırakırsınız ki oralar gelişmesinler ve özel sağlık kurumları ile rekabet edemesinler.
11-Bir an önce tam gün yasasını çıkarırsınız. Türkiye’nin en önemli sağlık sorunu da budur. Böylece tüm hekimler sadece devletin onlara layık gördüğü –ve tartışılamayan- ücretlerle çalışmaya alışırlar. Zaten zamanında fazlasıyla hekim ürettiğiniz için bu konuda sıkıntı çekmezsiniz. Ayrıca hekimler –yoksa memurlar mıydı?- zaten işini bilirler, bıçak parası vb ile idare ederler. Hastalar da istedikleri her hekime böylece kolayca ulaşırlar.
12-Hekim örgütlerinden hiçbir öneri almazsınız. Sağlık çalışanlarını dinlemeden yasaları yapar ve onların önüne koyarsınız. Zaten doktorlar ve hemşireler sağlık sorunlarını bilmezler, onlara danışmaya gerek yoktur.
Benim önerilerim şimdilik bunlar. Bunlara başkalarını eklemek isteyen yok mu?