Sağlık sorunlarını çözmek için gereksiz zaman harcamaya, bilimsel ve etik görüşler peşinde koşmaya gerek yok. Bir torbanın içine sıkıştırılacak olan iki maddeyle tüm sorunlar ortadan kaldırılabilir(?):
“Madde 1: Bu yasa uyarınca tüm sağlık sorunları çözülmüştür ve sağlık sorunları ve sağlık kurumları ortadan kalkmıştır.
Madde 2: Bu yasa yayımlandığı tarihte yürürlüğe girer.”
Bitti.
Toplumda ve basında hemen hiç tartışılmayan bir habercik yayımlandı yaz aylarında. “Sağlamları seçme ve bakma” hakkı tüm kâr amaçlı şirket ve benzerlerinin en doğal hakkı. Özel hastaneler kamu kurumu değiller. Ancak kamu üniversite hastanelerinin devasa sıkıntıları, devlet hastanelerinin sınırlılıkları göz önüne alındığında, “Gerçek hastalara kim bakacak?” sorusunun zor hem de bu şartlarda çok zor yanıtını bulmaya da gerek kalmaz böylece.
Bilginin ve bilgiye ulaşım yollarının son derece kıt ve güç olduğu dönemlerde dahi filozofların, düşünürlerin, bilim adamlarının akıl yoluyla, sınırlı araştırma ve deneylerle saptadıkları gerçekleri bile görmemezlikten geliriz, gelişen bilimi, deneyimleri, tarihi, bilgi paylaşımını, iletişimi yok sayarız ya da yok sayılmasını ya da en azından çarpıtılmasını, gizlenmesini sağlamaya çalışırız. Ancak değişmeyen gerçek: İnsan; yaşıyor, kendini, dünyayı ve evreni öğreniyor. Eski tip felsefe, yani akıl yoluyla doğrulara ve gerçeğe ulaşma çabası, bilimsel temellere dayalı, denenebilen, materyal ve metotları, istatistik ve değerlendirme yöntemleri, sınırlılıkları en hassas biçimde belirlenebilen yöntemlere evrilmekte. Karanlık ve cehalet akıl ve bilim karşısında kaybetmek zorunda. Dünyanın ve yaşamın geleceği ve varlığı tamamen buna bağlıdır… Dünyada bunun farkında olanlar ve bunun için çaba harcayanlar gerçekten çoğaldı. Biraz gören gözlerle bakabilsek…
Çevremizdeki bebeklere bir bakalım. Hepsi aynı şekilde gülüyor, hepsi aynı biçimde ağlıyor. Sınırsız, yalansız. İnsanın duruluğunu ve güzelliğini yansıtıyorlar. Savaşın ve ölümlerin sıklıkla konuşulduğu günümüzde aşağıda birtakım rakamlar sıraladım. Bunlar yaşanmış ve yaşanmakta olan gerçeklerin rakamları ve herkesin üzerine giydikleri ya da giydirildikleri giysilerden sıyrılarak, bebek gözlerle ve İNSAN özüyle bakması ve beyniyle ve yüreğiyle değerlendirmesi gerekiyor.
Sevgili ülkemiz bu listenin neresinde yer alacak? Ya da hâlihazırda üst sıralarda mı yer alıyor?
Irak: “The World Healt Organization (WHO) s Family Health Survey” raporuna göre savaşın ilk üç yılında 150 bin SİVİL öldü. “The Iraq Body Count Project” kayıtlarına göre 2003-2011 yılları arasında 115 bini sivil toplam 162 bin 333 İNSAN öldü. Brown Üniversitesi raporuna göre 190 binden fazlaİNSAN öldü. İndirekt ölümler de eklendiğinde “The Lancet” çalışmasına göre 654 bin 965, “Opinion Research Business” çalışmasına göre 1.000.000 (bir milyon) dan fazla İNSAN savaş nedeniyle öldü. Ve ölümler hızla devam ediyor.
Afganistan: Sovyet işgali sırasında 1.3 milyon, 1988-2001 sivil savaşında 400.00, Amerika saldırısı sonrası farklı kaynaklara göre 20-50 bin SİVİL çatışmalar nedeniyle öldü. Ölümler devam ediyor.
Suriye: Birleşmiş Milletler’in açıklamalarına göre savaş nedeniyle 92-100 bin ( en az 6 bin 561’i ÇOCUK) İNSAN öldü. “Syrian Observatory for Human Rights” raporlarına göre Mart 2011-Haziran 2013 tarihleri arasında 100 bin 191 İNSAN öldü. Hâlâ da ölmeye devam ediyor.
Mısır: “Arab Network for Human Right” raporuna göre Husni Mubarek’in devrilmesi sırasında 841 İNSAN öldü. Halen yeni gelişmelerle ölümler devam ediyor.
Libya: Libya sivil savaşında çeşitli raporlardan derlenen IB Times raporuna göre 100 bin İNSAN öldü.
ABD sivil savaşında 628 bin İNSAN, Brezilya’da 800 bin kızılderili İNSAN, 1886-1908 yılları arası Belçika’nın da kısmen müdahil olduğu Kongo İç Savaşı’nda 8 milyon, 1. Dünya Savaşı’nda 20 milyon, 2. Dünya Savaşı’nda 55 milyon, İspanya İç Savaşı ve Franco Dönemi’nde 465 bin, Vietnam Savaşı’nda 3 milyon, 1954-1962 Cezayir İç Savaşı’nda 537 bin, Uganda İdi Amin Dönemi’nde 300 bin, daha sonra 1979-1986’da 300.00 , Nigeria-Biafra Sivil Savaşı’nda 800 bin, Angola Sivil Savaşı’nda 500 bin, Mozambik Sivil Savaşı’nda 900 bin, Endonezya-Doğu Timor Sivil Savaşı’nda 600 bin, Irak-İran Savaşı’nda 700 bin, Sudan Sivil Savaşı’nda 2 milyon, Congo Sivil Savaşı’nda 800 bin, Sierra Leone Sivil Savaşı’nda 200 bin, Çeçenya Sivil Savaşı’nda 200 bin, Yugoslavya Savaşı’nda 260 bin, Rwanda Sivil Savaşı’nda 900 bin, Congo-Zaire-Uganda-Zimbabwe-Angola Bölge Savaşı’nda 3,8 milyon, Ethiopia Sivil Savaşı’nda 1 milyon, Brundi Sivil Savaşları’nda 500 bin, Cezayir Sivil Savaşı’nda 150 bin, Pakistan İç Savaşı’nda 38 bin, Sudan-Darfur çatışmalarında 300 bin, Somali İç Savaşları’nda 750 bin ve daha pek çok ülkede sayfalar dolusu İNSAN, Türkiye çatışmalarında (???) sayıda İNSAN öldü.