17. y üzyılda Avrupa kıtasında başlayan “Aydınlanma Hareketi” ile baş döndürücü pozitif bir ivme yakalayan fen bilimlerindeki gelişmeler 21. yüzyılda da devam etmektedir. Bilimsel bilginin endüstriye yöneltilmesi ile oluşturulan teknolojik gelişmeler, toplumun refah seviyesini yükseltirken yeni gelişmelere de kapı açarak pozitif bir geri besleme sağlamıştır. Nitekim, mektup, telgraf, telefon gibi bireysel iletişim araçlarından gazete, dergi, radyo, televizyon gibi kitlesel iletişim araçlarına geçiş süreci, bilginin geniş kitlelere iletilmesinin sağlanmasında önemli bir çığır açmıştır. Bu halkanın son zinciri olarak, internet iletişimi, bilgiye ulaşmayı çok kolay hâle getirmiştir. Bastığınız tuşlarla canınızın istediği her “kim, ne, neden, nerede, nasıl” sorusuna cevap alabilmektesiniz. Ancak ulaşılan bu bilgi gerçekten size mi aittir? Ya da daha da önemlisi ulaştığınız bu bilgi ne kadar bilimsel bilgidir?
1968 yılında TRT tarafından başlatılan ve önceleri belirli gün ve saatlerde yapılan televizyon yayını, 1974 yılında yedi güne çıkarıldı. Her evde bulunmayan bu siyah- beyaz kutu törenle açılır ve kapatılırdı. Yayın bitince ekranda “televizyonunuzu kapatmayı unutmayın” uyarısı yazardı. Bugün ise ülkemizde, hafta yedi gün, gün yirmi dört saat renkli yayın yapan herhâlde yüze yakın televizyon kanalı bulunmaktadır. Son zamanlarda, televizyon kanallarının çoğunda, özellikle hanımlara yönelik sabah kuşağında, günün magazin konusuna ek olarak mutlaka bir sağlık konusunun ele alındığını ve programın müdavi uzman hekimlerinin programa bağlanan izleyicilerin bu konuda yönelttikleri sorularını cevaplandırdıklarını görebilirsiniz.
Sağlık konusunda gerek yazılı gerekse görsel basının kitleleri bilgilendirmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ancak; bunun mutlaka şartları olması gerekir. Öncelikle verilen bilginin bilimsel bilgi olması gerekir. Bu bilimsel bilgi konunun uzmanı hekimler tarafından bilimsel etik içerisinde verilmelidir. Yapılan programın amacı “rating” yani “reklam” kaygısı taşımamalıdır.
Tıp, insanla birlikte var olan ve genel kabul gören görüşe göre, Hipokrat’la birlikte bilimsel nitelik kazanmış bir etkinlik alanıdır. Tıp, insanın sahip olduğu en büyük değer olan yaşama hakkı ve onun en önemli bileşeni olan sağlıkla ilgili bir etkinlik alanı olduğundan, bu etkinlik alanının uygulayıcısı olan hekim, öncelikle hastaya zarar vermemelidir. Bu nedenle hekime ait olan teorik bilgi ve pratik beceri mutlaka bilimsel nitelikte olmalıdır. Bilimsel bilgi rasyoneldir ve evrenseldir. Bilimsel bilgi spekülasyona neden olmaz. Bu nedenle kitle iletişim araçlarına çıkan bir tıp adamı bana göre öncelikle konuşacağı konu üzerinde titiz davranmalıdır. Tabii ki bir endokrinolog diyetle ilgili bilgi aktarabilir. Ama, adı bile ticari kaygı taşıyan, bilimsel etkinliği belirlenmemiş aktar karışımını zayıflatıcı olarak tanıtır ve bazı insanların umutlarının paraya tahviline bilerek ya da bilmeyerek katkıda bulunursa bu kabul edilemez. Ya da akademik unvanı olan bir psikiyatrist daha sabah mahmurluğunun atılmadığı magazin programında reenkarnasyonu tartışıyorsa, söylediği bilimsel bilgiler kendisini astrolog olarak tanıtan şahsın yüksek ses tonunda kayboluyorsa, sözünün ortasında bilmiş sunucunun “reklama gidiyoruz” uyarısı ile sözünü tamamlayamıyorsa bu bilimsel bilgi aktarımı değildir.
Yanlış anlaşılmasın bu konular tartışılmasın demiyorum. Bilimsel bilgi paylaşımı ve aktarımı bilim adamlarınca, bilimsel programlarda, bilimsel etik ilkeler çerçevesinde yapılmalıdır. Bilim insanı, olayı, magazin boyutunda ele alarak izleyici sayısını artırıp reklam geliri kapma kaygısı taşımayan, sorduğu sorularla bilim adamına ve bilimsel bilgiye saygısını ortaya koyarak kitlelerin tartışılan konuda en üst seviyede yararlanımını amaçlayan sunucuların yer aldığı, bilimsel bilgi aktarımının reklam gelirinden önemli olduğu, zaman sınırlamasının izleyicinin yararına yapıldığı ve sözünün ortadan kesilmediği programlara katılmalıdırlar. Bilim adamı, magazinel bir programın kadrolu elemanı olmamalıdır. Aksi hâlde üzülerek söylüyorum ki; hekimler sağlıkta bilgi kirliliğine katkıda bulunmaktan sorumlu olacaklardır.