Yapılanları paraya tahvil etmek, paranın icadından beri, yeryüzünde yaşayan tüm insanların ortak amacı olmuştur. Üretimde, bilim ve sağlıkta, ihracattan ithalata, sanattan spora, hemen her işte ortak amaç para elde etmektir. Bazı işlerde kazancın göreceli olarak bol olmasına karşılık bazılarında her nedense yapılanlara oranla daha az para kazanılır.
Sağlık sektöründe de durum diğer sektörlerden farklı değil. Tanıdan tedaviye, yapılanların getirisi olmaktadır. Ülkemizde ister resmi, ister özel olsun hastaneler ve diğer sağlık kurumları gelirlerini, hastalarına ürettikleri sağlık hizmetlerinden elde ediyorlar.
Ülkemizdeki sağlık hizmetlerinin parasal nitelendirmelerini Maliye Bakanlığı yapmaktadır!!! Bilindiği gibi, Maliye Bakanlığı ‘2005 Yılı Sağlık Bütçe Uygulama Talimatı’nda ortalama %20-25 arasında bir azaltmaya gitmiştir.
Yıllardan beri, resmi hastanelerinin, maaşlar dışında hiçbir giderini karşılamayan devletin, böyle bir tasarrufa gitmesinin izahını biz sağlıkçılar yapamıyoruz. Bu durumda yöneticiler bütçelerini yaparken, tıbbi cihaz, sarf malzemeleri, elektrik, su, telefon ve ısıtma giderlerinden nasıl tasarruf yapacaklarını kara kara düşünüyorlar. Tasarruf için neler yapılmalı?
Örneğin, bundan böyle yöneticiler, haftanın 2 günü kaloriferleri kapatabilirler, ameliyat lambalarından iki ampul gevşetebilirler, öğle yemeklerini iptal edebilirler, akşamları belirli saatten sonra suları kesebilirler, otoklav sürelerini ve derecelerini düşürebilirler, yoğun bakımlarda verilen oksijeni %20 azaltabilirler, çift yönlü grafileri tek yönlüye düşürebilirler, iki hastaya bir enjektör kullanabilirler, bir kullanımlık malzemeleri, çok kullanımlı hale getirebilirler, 3-5 hastanın idrarını birlikte tahlil edebilirler, pahalı cerrahi malzeme yerine, örneğin nalburlardan inşaat çivisi, yüncülerden örgü ipliği alabilirler.
Elektrik, su, telefon ve doğal gaz faturalarını ‘arkadaş bu yıl Maliye Bakanlığı gelirlerimizi %25 kıstı bu yüzden bizde %25 eksik ödeyeceğiz’ diyemeyeceğimize göre, bundan böyle, yapılacak iş, giderek diğer farklı kalemlerden tasarruf yapmak olacaktır.
Başka neler yapılabilir? Doktor, hemşire, sağlık memuru, laborant, güvenlik görevlisi kadrolarında kısıtlamaya gidilebilir. Bundan böyle, her 15 dakikada bir yapılan yoğun bakım hemşire vizitleri saatte 1’e çıkabilir. Hastanelerde yeterli güvenlik varken bile çocuk kaçırılıyor, cihaz ve aletlerimiz çalınıyor. Güvenlik görevlileri azaltıldığında olacakları, yakında gazetelerin baş sayfalarında ve TV ekranlarında görürüz.
Tüm bunlar yapılabilir mi bilemeyiz. Ancak, yapılırsa neler olur onu düşünmek bile istemezsiniz.
IMF’deki amcalar, “sağlık harcamalarına kısıtlamaya gidilsin” diye emretmişler. “Emir başım gözüm üstüne” denilmiş. Onlar emretmiş, hükümetin Maliye Bakanlığı da indirim yapacağı yeri bir çırpıda buluvermiş. Ne akıllı insanlar.
Sağlık Bakanlığı’mız yetkililerinin bunda rolü var mı, onlara soran oldu mu? İtiraz ettiler de, dinleyen olmadı mı? Yoksa, onlarda mı böyle olsun istediler? Birileri, bu alaturka ve komedi işleri, biz sağlıkçılara bir güzel anlatıp izah etse çok iyi olacak. Zira, bizim aklımız pek almadı.