Tıpta istişarenin karşılığı, konsültasyon mu, danışma mı, yoksa konseyler midir? Öyle ya da böyle tartışıladursun, bu bilgi uygulamaları, hastanelerimizde, poliklinik ve kliniklerde devamlı olarak yapılır durur. Hastalık, illa da tek bir organ ya da sistemi etkiler diye bir bilgi, çoğunlukla doğru değildir. Bu nedenle hastalıklar, ilgili dallarda, iç hastalıkları, cerrahi, infeksiyon ve başka kliniklerde işlenerek, öğrencilere ve asistanlara anlatılır. Her klinik, tanı ve tedavileri kendi bakış açılarından anlatır. Önemli olan hastalarımız için, en doğru yolu bulmaksa, tüm çabalar daima bunun sağlanması içindir. Prof. Dr. Ülkü Sarıtaş, görüşlerini ‘Tıpta İstişare’ başlıklı yazısında, çok güzel anlatmış. Ben de konuyla ilgili, bazı deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Sabah vizitinde, hastanın durumuyla ilgili olarak, başka bir klinik ile konsültasyon yapılması kararı çıkınca kıdemsiz asistan, konsültasyon formunu doldurarak imzalar ve personelin eline tutuşturur. Görevli personel de, ilgili polikliniğe ya da kliniğe götürerek isteği iletirdi. İşler, bundan kırk-elli yıl önce böyleydi. Şimdi tamamen bilgisayar ortamında oluyor. Konsültasyon saat kaçta gönderildi, formda neler yazıldı vs. Gerektiğinde telefondan yararlanılıyor. Doktorlar telefon ellerinde, rehberdeki kliniklerden arkadaşlarını arar dururlar. Asistan odalarındaki telefonlara ulaşmaksa, beyhude ve uzunca bir zaman alır. Zira asistan ve uzmanların, gün içinde odalarına gidip oturacak zamanları pek olmaz. Yoğun işleri yüzünden, sabahtan akşama kadar, kliniğin her yerinde, ameliyathane, doğum salonları, poliklinik, laboratuvar ve işlem yapılan bölümlere dağılmış olarak çalışırlar.
Kliniklerin konsültan doktorları, önceden bellidir. İç hastalıkları, nefro, endokrin, gastro, kardiyoloji, genel cerrahi gibi ana branşlardan diğerlerine göre daha çok konsültasyon istenir. Konsültan hekim, sabah gelen formları toplandıktan sonra yola çıkar. Ankara Tıp Fakültesi’nin Cebeci yerleşkesinde klinikler, bahçe içinde ve birbirlerinden ayrı olduklarından, özellikle kışın, yağmurda, karda konsültasyona çıkmadan önce önlem almamız gerekirdi. Beyaz gömleğin üzerine, yakasında ‘Dr falanca’ şeklinde kırmızı ya da beyaz iplikle, isminiz yazılı uzunca siyah bir pelerin giyerek, kimine göre çok havalı, kimine göre de penguen şeklinde yola çıkarak, klinikleri tek tek dolaşırdık. Pelerinler, özellikle boyu uzun olan arkadaşlarda, oldukça havalı dururdu. Hele de giyen doktor ak saçlı ya da saçları dökülmüşse. Hastaneler kumaşları temin eder, hastane terzileri, doktor ve diğer sağlıkçılara, beyaz gömleğin yanında pelerin de dikerlerdi. Şimdilerde, artık pelerin giyen doktorlara rastlanılmıyor. Zaten hastane klinikleri de, çoğunlukla tek binada toplanmış halde.
Konsültan olarak başka kliniğe gidilince, önce hastanın doktoru bulunur ve ondan hastanın sıkı bir anamnezi (öyküsü) alınır. Yapılan tetkik ve tedavileri dikkatlice incelenir. İlaçların dozları, eksik olan tetkik ve tedaviler not alınır. Bilinci yerindeyse, hastayla da konuşularak, bilgi alınmaya çalışılır. Hasta yakınları dışarı çıkartılıp, muayenesi yapıldıktan sonra, yapılması gerekenler (tetkik, tedavi) yazıya dökülür. Pozisyon değiştirme, redüksiyon, abse açma, dikiş, debridman, pansuman, nazogastrik sonda takılması, mesane globunun boşaltılması, ikinci bir damar yolunun açılması vb. gibi, hasta yatağınayken yapılması gereken acil girişimler varsa, oracıkta yapılıverir. Gerektiğinde hasta, yoğun bakıma, ya da başka kliniğe nakledilirdi. Bu gibi işlemler yapılırken ve hastanın tedavi rejimi baştan sona değiştirilirken, hastanın doktorunu incitmemeye oldukça özen gösterilir.
Fakülteler ve eğitim hastanelerinde, genelde cuma günleri, haftalık vaka takdimleri ve konseylerimiz olur. istatistiki veriler incelenir. Son bir haftada, klinikte yatan, ameliyat olan ve poliklinikteki ilginç olan vakalar konseye çıkartılarak, üzerlerinde bilimsel tartışmalar yapılır. Vakaları, çoğunlukla bölümün kıdemli başasistanları sunar. Deneyimli olan asistanlar, gelebilecek kontra soruları karşılayabilmek için önceden hazırlık yaparlar. Kitap karıştırır, son literatürleri toplarlar. Konularıyla ilgili yayınlar, film, ultrason, radyolojik ve patolojik incelemeleri slayt haline getirip, konseye katılanlara sunarlar. Konseylere, hocaların dışında, uzman, asistan, intern ve stajyer öğrenciler de katılır. Özellikle, intern ve stajyer öğrencilerin, anlamadıkları her şeyi sormaları beklenir. Her konseyin bir yöneticisi ve konularına göre sunucu başasistanları olur.
Hasta ve tedavileri konusundaki tartışmaların, bazen oldukça şiddetlenerek kişisel hale gelebildiği de olur. Bu tip toplantılara, asistanlarımız ‘kanlı toplantılar’ diyorlar. Bunca yıllık meslek yaşantımda, toplantı sonunda, çok rencide olan başasistanlardan maalesef biri mide kanaması geçirdi, bir başkası da kalp krizi geçirerek bypass ameliyatı olmak zorunda kaldı. Halen, mesleklerini başarılı şekilde sürdürüyorlar. Arkadaşlarımın kulakları çınlasın. Aslında bilimsel tartışıyoruz derken, olayları kişiselleştirmeyip, ileride meslektaşlarımız olacak olan asistan ve öğrencilerimizi daha mesleklerinin başlangıcında küstürmemeli ve onurlarını kırmamalıyız.
Konularına oldukça hakim ve bilgi sahibi olanlar, toplantılarda daha sakin, tıpkı meyveli ağaçlar gibi dalları yerlerde, alçak gönüllü oluyorlar. Bu yüzden tartışmalara, kişisel uygulama deneyim ve ‘ben yaptım oldu’ şeklindeki afaki yaklaşımlar yerine, daima en yeni literatür bilgileri eşliğinde katılmaya çalışılır. İşte bu bakımdan, tıpta istişare ve konsültasyon çok önemlidir. Tıbbi tanı ve tedaviyle ilgili bilgilerimiz, 3-5 yıl içinde yenilenip değişebiliyor. Yeni rejimler, yeni cihaz, yeni tanı, tedavi yöntemleri ve ilaçlar ortaya çıkıyor. ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu?’ diye sor. Şüphesiz bunları ancak akıl ve ilim sahipleri düşünür ve ibret alıp faydalanırlar’. (Kur’an, Zümer s. 9.a). Bilmeyenlere de, bilenlerin öğretmesi gereklidir. Bildiğini öğretmiyor, ya da öğretemiyorsa, bunun da vebali, bilenin üzerinedir.
İnsanlar, çok fazla bilgi sahibi olanlar da dahil olmak üzere, her şeyi ve her bilinmeyeni bilmek durumunda değildirler. Önemli olan, kendini ve bilmediğini bilmek, bilmediklerini, bilenlere danışarak istişare etmektir. Aklın yolu, bilenlere ve konunun uzmanlarına danışılarak bulunur. Bu arada, danıştıklarınız ve kılavuzlarınız da, çok önemlidir. Hani ne derler: kılavuzu karga olanın burnu boktan kurtulmazmış. Akıllı dostlarınız ve danışmanlarınız olması dileklerimle.
7 yorum
Konsültasyon bizim mesleğin olmazsa olmazıdır ben prensip olarak hastayı arkadaşımla birlikte değerlendiririm çokta keyifli ve öğretici olurda hele benden çok genç meslektaşlarımdan birşeyler kapmaya çalışırdım Yani bence konsültasyon bizim olmazsa olmazımızdır en şaşırdığım hatayı kabul etmemek ve inatlaşmak ve kavga ortamlarına sebep olmak bu iyibir doktorda olmaz .Eline sağlık Haldun
Tıp dünyasından değiliz ama prosedür hakkında bilgilenmiş olduk
Bilginin çiğ gibi büyüdüğü günümüzde her şeyi bilmek zor ancak kisi kendinize bilmesi ,bilmediğini danışması gerekir.”Ben bilirim,çok sakıncalı bir anlayıştır. Günümüzde tıbbi konsultasyonların tıbbi gereklilik yanında “mal praktis” korkusu ile “yasak savma”icinde haklı olarak yapıldığı kanısındayım.
İyi günler Haldun hocam, yine çok önemli bir konuyu paylaşmışsın, bütün bilim dallarında, sosyal ve toplumsal yaşamımızda bilgiyi paylaşmak, bilemediklerini araştırmak, sorgulamak ve bir sonuca yönelmek yaşamın olmazsa olmaz kuralıdır. Emeğini ve eline sağlık, sağlıklı günler dilerim.
Haldun Hocam
Çok önemli bir konuyu detaylı bir şekilde dile getirerek, özellikle genç meslektaslarımıza yol göstermişsiniz
Bu konuyu inşallah Fidanlar ve Çınarlar Elele toplantılarımızda da işlemenizin çok yararlı olacağına inanıyorun.
Teşekkür ve saygılarımla.
Uygulama alanlarından örnek vermekle bizleri eski günlere götürdünüz. Ben öğrenciliğim sırasında Prof.. Dr.. Ekrem Şerif Egeli, Prof. Dr. Cıhat Abalıoğlu, Prof. Dr. Müfide Küley hocalar ile ile öğrenciliğimde vizitelere çıkma şansına sahip oldum. O günleri yaşamak da güzeldi. Tüm hocalar tevazu sahibi ve paylaşımcıydı. Hemşireler şimdilerde olduğu gibi vizitelerde en arkada değil en önde yer alır ve hasta hakkında hocalara bilgi aktarırlardı. Teşekkür ve saygılarımla
Hocam, o kanlı toplantıları yaşayan eski bir asistanınız olarak, yönettiğiniz toplantılarda, eleştiri ve bilimsel tartışmanın dışına çıkan saldırıları hep önlediğiniz için çok müteşekkirim.