Sağlık Bakanlığı tarafından çoktandır uygulanmakta olan vatandaşa sağlık hizmeti sunmadaki uygulama modeli, 2008 yılında yeni bir aşama kaydetmektedir. Genel hatlarıyla taraftarı olduğum bu anlayışın olumlu ya da olumsuz yanlarının tartışmasına girmeden sadece uygulamadaki olumsuzluklar ve ortaya çıkabilecek önemli hatalara işaret etmekle yetineceğim. Zira bu köşenin görevi, “dikkatlerden kaçmış” olabilecek hususları ilgili ve sorumlulara hatırlatarak “dikkate alınması” hususunu hatırlatmaktır. Onun için biz de olaya sadece bu boyutta yaklaşacağız.
Yeni uygulamaya göre, bundan böyle kamu hastaneleri laboratuvar (biyokimya, mikrobiyoloji, genetik vb.) ve radyolojik tetkik ihtiyaçlarını ihale yolu ile özel sektörden karşılayabilecektir. Aslında hastanelerdeki bu hizmet alımı yöntemi daha önceleri de uygulanıyordu, fakat bunu illerde SSK, Emekli Sandığı (ES) ve Bağ-Kur (BK) gibi sosyal güvenlik kuruluşları o ildeki bölge müdürlükleri kanalıyla il genelinde yapmaktaydı. Şimdi ise ihtiyacı olan her kamu hastanesi ayrı ayrı hizmet alımı ihalesi açmak durumundadır. Fazla ayrıntıya girmeden bana göre bu uygulamadaki bazı sakıncalı hususları maddeler halinde sıralamak istiyorum:
1) Daha önce SSK, ES ve BK tarafından il genelinde yapılan ihalelerin, bunların yerine geçen ve doğru bir kararla sağlık hizmetlerinin tek çatı altında toplanmasını sağlayan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından yine il genelinde yapılması, tek tek hastaneler bazında yapılmasından çok daha verimli olurdu. Bu suretle hem iş gücü israfı önlenir hem de maddi kaybın önüne geçilmiş olurdu. Hizmete ihtiyacı olan hastanelerin, il genelinde ihaleyi kazanan özel kuruluş ya da kuruluşlar ile hizmetin nasıl optimal düzeyde sağlanacağı kolayca organize edilebilecek bir husustur. Belki böyle bir uygulamada sadece tek bir tetkik için hastanenin yüklenici firmayı çağırabileceği itirazı olabilir, fakat bunun da çözümü istenirse kolayca bulunur. Sonuç olarak, doğru olanın SGK vasıtasıyla il genelinde tek ihalenin yapılması ve gerekiyorsa birden çok firmaya bunun verilmesidir.
2) Hastaneler tarafından tek tek yapılan ihaleler teknik olarak da birçok hatayı beraberinde getirmektedir. Örneğin, sitogenetik analizlere ilişkin Maliye Bakanlığı tebliğindeki analiz ayırımına göre ihaleye çıkıldığı için, çok garip durumlar ortaya çıkabilecektir: Bir karyotip analizinin yapılabilmesi için gerekli olan aşamalardan hücre kültürü bir yüklenicide, HRB bir yüklenicide, analiz de başka yüklenicide kalabilir ya da prenatal tanıda FISH analizi ve kromozom analizi farklı farklı yüklenicilerde kalabilir. Böyle bir durum hem teknik olarak hem de bilimsel olarak bir sürü sorunu beraberinde getirir. Yapılacak olan iş, bu konuda uzmanlaşmış kişi ya da kişilerle görüşülerek “paket” analiz alımı yapılmasıdır. Nitekim 2008 yılında hizmet alımı için ihaleye çıkan hastanelerden birisi böyle bir ihale yapmaktadır.
3) Yapılacak ihalelerin bazı kişi ya da kurumları işaret ettiğine dair dedikodular yaygın olarak yapılmaktadır. İhale şartnamelerinde sıralanan bazı şartlar bu endişeleri besler niteliktedir. Umarım bu söylentilerin aslı astarı yoktur.
4) İhalelerde yapılan indirimler eğer söylendiği kadar aşağılara çekilmişse, verilen sonuçlardan hasta ve sorumlular olarak kaygı duyulması paranoya olmayacaktır. Onun için devletin en azından alt ve üst ücret limitlerini belirlemesinde yarar vardır. Zira alınacak olan bir sağlık hizmetidir ve kantitesinin yanında kalitesine azami özen gösterilmesi gerekir.
5) Yeni ruhsat alan ya da yeni kurulan özel laboratuvarların ihaleye girmesindeki engeller yeni bir düzenleme ile mutlaka ortadan kaldırılmalıdır. Zira hem daha rekabetçi bir ortam oluşacak hem de daha iyiyi seçme olanağı ortaya çıkacaktır.
Sonuç olarak, bu ihale sistemi biraz daha ehlileştirilmeye ve daha bir özenle hazırlanmaya ihtiyaç göstermektedir. Zira yapılacak hataların özellikle patoloji ve genetik gibi branşlarda telafi imkanı bulunmamaktadır. İlgililerin ve sorumluların konuyu biraz daha özenle ele alacaklarını umuyorum.
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.