Ülkemizde mali müşavirlik, avukatlık, veterinerlik, hekimlik gibi bazı mesleklerin reklam yapması yasak. Biz hekimlerden devam edelim;
1928 tarih ve 1219 sayılı yasa, bir hekim kendini tanıtmak için isim, mesleki unvan ve adres dışında bir bilgi kullanamaz diyor. Peki öyle oluyor mu, tabii ki hayır. Hekimler reklam tanımına girebilecek birçok paylaşımda bulunuyorlar. Sosyal medya imkanları da bunu kolaylaştırıyor. Bu durum yıllardır böyle, öyle ki reklam yasaklarının fiilen takip ve yaptırıma tabi olmaması adeta içselleştirilmiş bir serbesti ortaya çıkarmış durumda. Neticede, ipin ucu ve işin tadı kaçtı denilebilecek paylaşımlar yapıldığı bir gerçek. Bu konuda ön alması gereken TTB, gündemini sağlık ve hekimlik dışı konular ile doldurduğu için, bu boşluğun oluşmasında sorumluluğu olduğunu bir not olarak düşerek devam edelim.
Sağlık Bakanlığı bu böyle gitmez diyerek bir yönetmelik yayınladı. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bakanlık yeni bir reklam yasağı getirmiyor, var olan yasağı tanımlamaya çalışıyor. Yönetmelik, hekimlerin, yukarıda da ifade etmeye çalıştığım alışageldikleri serbestiyi alt üst ettiği için onların muhalefeti ile karşılanıyor. Türk KBB BBC Derneği Başkanı sıfatımız nedeniyle meslektaşlarım bana ulaşarak, hem kendi bakış açılarından bilgilendirme yapıyorlar, hem de bizi göreve davet ediyorlar. Yönetmeliği okuyorum, avukatımız ile mütalaa ediyorum ve birçok noktada yönetmeliğin kastı aştığını, yasa ve anayasal haklar bakımından çelişkiler içerdiğini görebiliyorum. Şöyle ki;
Tanıtım ve bilgilendirme konusunda, farklı birçok mevzuatta çeşitli düzenlemeler zaten mevcut;
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun m. 24,
Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi m. 8, 9, 39,
Sağlık Meslek Mensupları ile Sağlık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının İş ve Görev Tanımlarına Dair Yönetmelik m. 5,
Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik m. 29, 30,
Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği m. 7, 26, 32,
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun m. 61 vb.)
Bu düzenlemelerdeki uygulamalardan kaynaklanan eksiklikleri ve çeşitli davalarda oluşan itilafları tanımlamak yerine, yeniden yönetmelik yazınca; yazan, okuyan ve muhtemel davalara bakacak olan hakim gibi tarafların yönerge maddelerini farklı anlama durumları ortaya çıkabilir.
Yönetmelikte; kasıt ile ceza ve cezalandırma süreci arasında hakkaniyete uygun ve mantıklı bir ölçü yok;
Örneğin Ticaret Bakanlığı bünyesinde yer alan Reklam Kurulu’nun, tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerine aykırılık gerekçesiyle 2023 senesi için uyguladığı asgari idari para cezası tutarı 347.128 TL. Bir ay içinde ödenmesi gereken bu tutarın, her sağlık kuruluşunun ve sağlık meslek mensubunun imkanları içinde olan bir rakam olmadığı açık. Bu miktar, bir kusurun tekrarını önlemekten ziyade kişinin moral ve motivasyon bakımından mesleğini yapamaz hale gelmesi gibi bir durum ortaya çıkarabilecektir. Kaldı ki ceza bununla da sınırlı kalmamakta, hekim, Ticaret Bakanlığı’na ve hekimin bağlı bulunduğu kuruma, yaptırımda bulunulmak üzere bildirilecek. Aynı suçtan, üç çeşit cezayı, yönetmeliği çıkaranların bilerek ve isteyerek koyduklarını sanmıyorum. Demem o ki, yepyeni bir yönetmelik çıkarmak her zaman sorunludur.
Sağlık kurumları ve hekimi, denetim ve cezalandırma bakımından ayrım var;
Yönetmelik, reklam yasağına uymayan sağlık kurumları için iki kez uyarma düzenlemektedir. Bir yıl içinde üçüncü kez yönetmeliğe aykırı davranılır ise ilgili uzmanlık biriminin faaliyeti üç gün süreyle durdurulur demektedir. Ee o zaman hekimlerde iki kez uyarılsın, bakıldı ki uyarı ile olmuyor, üç gün faaliyetleri durdurulsun. Hekime ve sağlık kurumuna yönelik olarak bu farklı yaklaşım, ister istemez, bakanlığın muayenehane hekimlerine karşı özel bir kasıt ile hareket ettiği, onları hastane gibi sağlık kurumları ile sözleşme imzalamaya zorladığı gibi iddialara doğruluk payı çıkarıyor.
Serbest hekimler savunmasız;
Tanıtımın yönetmeliğe aykırı olup olmadığı üzerine yapılacak değerlendirme için kurulacak olan 7 kişilik komisyonda, yönetmelikten en çok etkilenecek olan serbest hekimleri temsilen bir üyenin bulunmayışı, bu kesimi hepten savunmasız bırakmakta.
Tanıtım kısıtları ülkemizin sağlık turizmi beklentileri ile örtüşmüyor;
Gözlemim odur ki, hekimler ve ülke bir açmaz içinde. Hekimler daha fazla insana ulaşarak daha fazla kazanmak istiyorlar, ülke de sağlık turizminden büyük beklenti içinde. Bu ikisinde de başarılı olmanın ortak yolu tanıtımdan geçiyor. Yurt dışından hatırı sayılır bir hasta, sosyal medya paylaşımlarından etkilenerek geliyor. Bu paylaşımlar, doğrudan ülke tanıtımı yapıyor ve gelir getirici nitelikte. Rakip ülkelerin de benzer çalışmalarının olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. Paylaşımların sadece yurt dışında görünür olması gibi bir seçenek olmadığına göre, bizim bindiğimiz dalı kesmekten ziyade budamaya ihtiyacımız var gibi. Mesela, her hekim, tanıtım için kullandığı mecraya en fazla bir adet, öncesi-sonrası görüntüsü koyabilir veya görsel paylaşımlar yönetmelik gereği kurulmuş olan 7 kişilik komisyon izni ile yapılabilir gibi.
Daha öncelikli sorunlarımız var;
Yeri gelmişken, sağlık eğitimi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan kimi üfürükçü, çıkıkçı, fıtık yerleştirmeci, hacamatcı, sülükçü vb şahıslar tanıtım yaptıkları için bu cezalara çarptırıyorlar mıdır diye sormadan edemiyorum.
Yönetmelik bu şekli ile uygulanır ise, idarenin denetim görevini yıllarca ihmal etmesinin faturası hekimlere çıkacaktır. Bu faturayı ödemek istemeyen hekimler yurt dışında hizmet vermenin yolunu seçeceklerdir. Duyumlarım hekimlerin Bulgaristan ve Makedonya gibi günü birlik ülkelerin yolunu tuttukları yönündedir.
Son söz;
Ben iyi ve doğru olana ulaşabileceğimiz konusunda umudumu koruyorum. Daha önceki uygulamalardan gördüğümüz üzere yönetmelikler dava süreçlerine bırakılmadan da yenilenerek eksiklikleri giderilebilir…