Bu soruya pratik hayatı örnekleyerek cevap vermeye çalışalım;
Öncelikle belirtmek lazım ki şiddetin önlenmesi hasta hekim iletişiminin sükûnetinden geçer. Bunun için tarafların öfkelenmesine sebep olan iletişim ortamının düzenlenmesi ve düzeltilmesi gerekir. Ortamı bir tarif edelim;
Hasta Hekim İletişim Ortamı Sorunlu
Mevcut hali ile hekime 10 dk ara ile hasta randevusu verilmektedir. Saatte 6 hasta, sekiz saatlik mesai de 48 hasta eder. Bu hali ile, bu iş yükü fazladır. Türk hekimleri aldıkları eğitimin bir sonucu olarak çok isabetli tanı koydukları ve tedavi düzenledikleri halde, hastanın hastalığı ile ilgili olarak doyurucu bir bilgilendirme yapmamakta, yapamamaktalar. Bu yetkinlik fakültelerde alınan eğitimin içinde yok. Verildiğini veya verileceğini farz edelim uygulama mümkün değil. Zira hekimin hasta muayene ederken bile aklı, gözü ve kulağı kapıda sıra bekleyen hastalardadır.
İş Yükü Ve Hasta Baskısı Fazla
İstediğiniz kadar kendinizi önünüzdeki işe ve hastaya konsantre etmeye çalışın, sıradan veya sırada yer bulamamış birinin kapıyı açıp girmesi an meselesidir. Bişey soracaktım ile başlayan sözün aslında muayene olma talebi olduğunu saniyeler içinde anlarsınız. Sırada bekleyen hastaları ve zamanı düşünüp imkansız olduğunu kırmadan nasıl anlatırım diye düşünmekten vaz geçeli çok olmuştur. Çünkü bir saat evvel, bir gün evvel, hemen her gün, birkaç defa yaşanan bir olaydır bu ve doğrudan hayır diyerek zaman kazanacağınızı zannedersiniz. Bu “hayır” hastanın yüzünde tokat etkisi yaptığından, karşılığı eninde sonunda fiziki tokat olarak hekime döner. O ana kadar tükenmemişse bile sağlık çalışanı o andan itibaren hızla tükenecektir.
Hekimin Önüne Bariyer Konulması Gerekir
Anladık di mi, öncelikle hastanın çat kapı girmesini engelleyen bir sistem kurulması gerekir. Acilen kapıların önüne randevu, muayene, zaman, imkan kavramları konusunda eğitim almış güvenlik görevlisi konulması gerekir. Önerim özellikle kriminal tipler, yani olay çıkarmayı kafasına koyarak hastaneye gelenler için önemli bir engel olacaktır. Acil olanı hallettikten sonra gelelim sorunun kaynağına.
Aile Hekimliği Desteklenerek Etkinliği Artırılmalı
Sağlıkta dönüşüm ile hekime kolay ulaşılabilir olması suistimale yol açan bir yol olmuştur. Burun tıkanıklığı nedeniyle aynı gün içinde üç doktor dolaşan hastalara şahit oluyoruz. Aile hekimliği kurumu, yeni istihdamlar ile desteklenerek daha aktif hale getirilmelidir. Hastanın muayene ve tanı geçmişine ulaşabilen aile hekimi, ikinci bir uzmana gitmenin gereksizliğini izah edebilmelidir. KBB alanından devam edecek olursak, tonsillit, farenjit, sinüzit, otit ve daha pek çok hastalık için uzman muayenesine gerek yoktur. Bu hastalar hastanelerde kuyruklar oluşturup, gerçekten uzman ve hastane imkanına ulaşması gereken hastaların önünü kapatmamalıdır.
Muayene Zamanı Artırılmalı
Bu iki tedbiri takiben hekimlerin hasta başına muayene için ayrılan zaman dilimi 15 dk çıkarılmalıdır. Böylece saatte dört hasta, sekiz saatlik mesaide 32 yeni hasta bakılır ise hekim hasta iletişiminin sağlıklı olması için alt yapı sağlanmış olur. 32 yeni hasta diye üzerine basarak söylüyorum. Zira bu hastaların tetkik sonucu ile tekrar gelmeleri, kontrol için gelmeleri, protokol, hastane personeli ve yakınları derken bakılan hastanın 50’nin altında düşmeyeceği bir gerçek.
Nitekim mevcut uygulamada 10 dk bir hasta randevusu sistemi ile 48 hasta bakması gereken hekimin kayıtlara göre 100 hastaya baktığı anlaşılınca, bakanlık 5 dk ara ile 98 hastaya randevu vermeye kalkmıştı. Düşünsenize bakmanız gereken 98 hasta var ve tetkik gösterecek olan, kontrole gelen, protokol, personel ve yakını hastalar buhar olup gitmemiş, onlarda kapınızda bekliyor.
Faile Geçici Hak Mahrumiyeti Verilebilir
Şimdi gelelim kanuni tedbirlere; şiddet uygulayan kişilerin bir ay süre ile acil başvurular hariç, sağlık güvenceleri askıya alınabilir. Bu askı süresi şiddet uyguladığı kurum başvuruları için altı aya kadar uzatılabilir. Tekrarlaması halinde süreler katlanır. Bundan maksat cezalandırmak değildir, yapılanın doğru olmadığını fiilen göstermektir. Faillerin tutuklu yargılanması caydırıcı olabilir.
Şiddete Uğrayan Sağlıkçı İsterse Dinlenmelidir
Şiddete uğrayan sağlık çalışanı maaş, döner sermaye, nöbet vb tüm hakları korunur bir şekilde bir ay süre ile izin kullanabilmelidir. Bu şekilde eksilen sağlık ekibi belki idareciler ve bakanlık için uyarıcı olabilir. Şiddet gören sağlık birimi o gün kapısına asılacak bir açıklama yazısı ile acil durumlar dışında hizmete kapatılabilir. Sorunu toplum olarak hep birlikte oluşturduğumuzu düşünüyorum, sonuçlarına da hep birlikte katlanmamız gerekmez mi?
Kamu Failin Ve Suçun Takipçisi Olmalıdır
Sağlıkta şiddet kişiye değil kamu görevlisine yapılmıştır. Sağlık çalışanının şikayetçi olması, karakola gitmesi gerekmemelidir. Kamu hekim adına şikayetçi ve takipçi olmalıdır. Örneğin görebileceği tehdit nedeniyle sağlıkçı şikayetçi olmasa veya vazgeçse bile, kamu hukuken görevli ve sorumlu olmalıdır.
Sağlıkçıya ve Hizmet Alana Sağlık ve İletişim Dersleri Verilmelidir
Daha uzun vadeli tedbir, öğrencilere ve sahadaki hekimlere iletişim dersleri vermek olacaktır. Eğitimi sağlıkçılar ile sınırlı tutmak doğru olmaz. Orta öğrenim okullarına, randevu, tetkik, muayene, tedavi kavramlarını içeren eğitimlerin verilmesi gerekir.
Sonuç Olarak
Toplumların gelişimi, şiddetten ve şiddet eğiliminden, karşılıklı iletişim ve diyalog yönündedir. Türkiye’mizde kadına şiddet, sağlıkçıya şiddet, ötekine şiddet diye uzayıp giden bir mecrada gelişimi tersine döndürmüş bir halimiz var. Bu durumdan toplum olarak hep birlikte utanmalıyız. Bu utancı daha fazla yaşamadan gereğini yapma yoluna girmeliyiz.
1 yorum
Bugün Şanlıurfa’da, damar yolu açarken çocuğu ağlattığı için, bir hemşire şiddet görüyor. Şikayetçi olmak gittiği karakoldan dönerken yolda önü kesilip, arabadan indiriliyor ve yine şiddet görüyor. Karakola gitmemiz gerekmesin dedik, bunu duymak ve gereğini yapmak çok mu zor