Klinik uygulama kılavuzları, spesifik bir sağlık konusunda tanı konulması, olguların yönetimi ve tedavinin kriterleri ile verilecek kararları yönlendirmek için hazırlanan dokümanlardır. Tıbbi bakımı standardize etmek, bakım kalitesini artırmak, hasta ve çalışanlar için riskleri azaltmak ve bedel-etkin yaklaşımları sağlamak temel amaçlardır. Kılavuzlar konu ile ilgili tüm paydaşların katkısı alınarak hazırlanır ve ortaya çıkan ürün hastaların yararına olur.
Sağlık Bakanlığı tarafından 2012 yılında yayımlanan “Yanık Yaralanmaları Tedavi Algoritması”, tipik olarak bir klinik uygulama kılavuzudur. Bu kılavuzda, yanık ile ilgili tanımlama ve sınıflandırmalar yapılmış ve bilimsel veriler çerçevesinde yapılacak girişim ve tedaviler derlenmiştir. Yanık tedavisinin şiddetine göre hangi sağlık biriminde tedavinin yapılması gerektiği tanımlanmıştır. Yanığın şiddetine göre orta ve büyük olarak sınıflandırılan yanıkların bir yanık ünitesi veya merkezinden tedavi edilmesi önerilmektedir.
Teorik olarak doğru olan bu yaklaşım, ülkemizin mevcut sağlık altyapısı göz önüne alındığında acaba ne kadar geçerli?
Örnek vermek gerekirse: Göz, kulak, yüz, el, ayak ve genital bölgenin yanıkları “özellikli bölge yanıkları” olarak isimlendirilmiş ve deneyimli bir yanık ünitesi veya merkezinde tedavi edilmesinin gerekli olduğu belirtilmiştir. Bu durumda, bu grup hastaların acil serviste ilk müdahalelerinin yapılıp bir yanık ünitesi veya merkezine yatırılması gerekmektedir.
Ancak, algoritmanın ekli dosyasına baktığımızda, 76 milyon nüfuslu ülkemizde yanık ünitesi sayısının 22, yanık merkezi sayısının ise sadece sekiz olduğunu görmekteyiz. Toplam sayısı 30 olan bu yanık birimleri sadece 21 ilde bulunmaktadır. Hele ki hastanın bir yanık merkezine yatırılma ihtiyacı varsa, tek çare hastayı merkezlerin bulunduğu altı ilden birine, yani yüzlerce kilometre uzağa sevk etmek olacaktır.
Sevk edilmesi planlanan hasta için yapılan ilk uygulama, mevcut yanık merkezlerinde boş yatak olup olmadığını araştırmaktır. İlk bakımları acil servislerde yapılan hastalar yer aranırken acil servislerde bekletilmektedir. Hiçbir yanık ünitesi veya merkezinde yer bulunamazsa, kılavuz öyle belirtmiş mantığı ile hastalar ilgili branşların servisine yatırılamamaktadır. Sanki acil serviste bekletmek hasta için daha yararlıdır ya da o servislerde bakım verilememektedir.
Bu gözle bakıldığında, mevcut algoritma ülkemizdeki mevcut günlük klinik pratik için uygun değildir. Hasta yararına olması gerekirken, hasta ve yakınlarını belki de hiç gitmedikleri bir ile göndermek yolu ile ek sosyal sıkıntılar, daha da önemlisi ek mali yükler yaratmaktadır.
“Deneyimli bir yanık ünitesi veya merkezinde tedavi gerekliliği vardır.” şeklindeki tanımlama da doğru değildir. Bir yanık birimi altyapı olarak daha hazırlıklı olabilir, sürekli olarak yanık hastası bakımı verildiği için çalışanlar deneyimli olabilir ama bu hastaların bakımlarını yapabilecek deneyimli hekimleri birçok kurumda bulmak da mümkündür. Sadece 30 adet yanık ünitesi ve merkezine sıkıştırılan tedavi devamlılığı ile çıkartılan bilimsel kılavuzun verimli olması sağlanamaz.
Kılavuz bu eksiklikleri ile gözden geçirilirken, yanık hastalarının ilk başvurularının yapıldığı ve sorunun belki de en çok yaşandığı acil servisler adına görüş belirtecek acil tıp uzmanları da komisyona alınmalı ve acil tıp ile ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri sorulmalıdır.
İvedilikle, her ilde uygun hastaneler belirlenip en azından bir yanık ünitesi düzeyindeki birimler yapılandırılmalı ve sorumlu hekimler belirlenmelidir. Hastalar daha fazla mağdur edilmeden bu önemli soruna el atılmalıdır.