Yeni bir dönemde herkese merhaba diyerek başlamak istiyorum. Umarım meslektaşlarım iyi bir yaz geçirmişler ve biraz da dinlenebilmişlerdir. Siyasal gelişmeler paralelinde sağlık alanında önemli gelişmelerin arifesinde olduğumuzu düşünüyorum. Ancak bu konularda yazı yazmak için biraz zaman geçmesi gerekiyor. Ülkemizde çoğu sektörde ve tabii ki sağlık kesiminde de yaşanan sıkıntıların çözümlenebileceği günlerin gelmesini şimdiden diliyorum.
Hekimlerin sanatla yakından ilgilendikleri söylenir. Bunun detaylı bir araştırması yapılmış mı bilmiyorum ama en azından amprik gözlemlere dayanarak bu durumun doğru olduğu söylenebilir. Neden doktorlar sanatla daha çok ilgilenir? Mesleğin zorlukları nedeniyle oluşan yorgunluklardan uzaklaşmak için mi? Yoksa hekimler daha mı duygusaldırlar? Veya beyin fonksiyonları açısından hekim olmak ile sanatla uğraşmak arasında bir bağlantı mı vardır? Sorunun yanıtı beyin ile ilgilenen hekimler için önemli olabilir.
Yanıt ne olursa olsun, kişinin sanatla ilgilenmesinin hem kendisine hem de topluma yararlı olduğu kesindir. Sanatla uğraşanların topluma zarar vermeleri zordur. Benliğini sanatla tatmin eden bir kişi çeşitli olumsuz hırslardan daha kolay arınmasını bilir. Manadan salt maddiyata doğru hızlı ve kesin bir gidiş içinde olan insanlık, artık yakın gelecekteki yok oluşuna bile aldırmadan hırsla dünyayı katletmektedir. Bu tarz davranış modellerini ne yazık ki artık hekimler içinde de sıklıkla görmekteyiz. Bunlarla ilgili konuları daha önceki yazılarımda ele almaya çalışmıştım.
İnsan çoğunluğunun iyi olduğunu düşünüyorum. Ancak azınlıkta olan “kötü”ler yırtıcılıkları ile ön plana çıkıyorlar ve çevrelerini onarılamaz şekilde hırpalıyorlar. Aynı durum elbette sağlıkla ilgili her alanda da karşımıza çıkıyor. Bileşik kaplar kuramı ile tüm sektörlerde durum aynı oluyor. “İyi”ler birleşmedikçe “hüzün” ve “son” yakın görünüyor. Hüznü engellemenin önemli bir yolu da insanlığın sanatla çok yakın olmasını sağlamaktan geçiyor…