12.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6354 sayılı Yasa’nın 7. maddesine gore, devlet ve vakıf üniversitelerinin kadrosunda bulunmayan profesör ve doçentler, gereksinim duyulan alanlarda teorik ve uygulamalı eğitim ve öğretim ile araştırma etkinliklerinde bulunmak ve bu etkinliklerin gerektirdiği işleri yapmak üzere, Sağlık Bakanlığının kararıyla eğitim ve araştırma hastanelerinde sözleşmeli eğitim görevlisi olarak çalıştırılabilecektir. Sözleşmeler, aylık çalışma süresi 80 saati geçmemek üzere bir yıla kadar yapılabilecektir. Sözleşmeli eğitim görevlilerine, yapacakları etkinliğin niteliğine göre yükseköğretim kurumlarında aynı unvandaki kadrolu öğretim üyeleri için unvanlar itibariyle belirlenen ek ders ücretinin on katına kadar saatlik sözleşme ücreti ödenebilecektir. Özellik arz eden etkinlikler için saatlik sözleşme ücreti, Sağlık Bakanlığının kararıyla bir katına kadar artırılabilecektir. Bu madde uyarınca sözleşmeli eğitim görevlisi çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar, bunlara yaptıkları görevlere bağlı olarak ödenecek saatlik sözleşme ücretlerinin tutarı ile diğer hususlar Maliye Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığınca ortaklaşa belirlenecektir.
Bu yasa sonrası uygulama ile ilgili belirlenecek usul ve esaslara yol göstermesi açısından aklıma takılan bazı soruları Medimagazin okuyucularıyla paylaşmak isterim;
1- Tam gün yasasıyla Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde çalışan tüm hekimlerin muayenehanelerinin kapatılmasından ve böylece muayenehane-kamu sağlık kuruluşu ilişkisinin sona erdirildiği yönündeki söylemlerden (Bu söylemlerin bir bölümünün hekimler için kırıcı ifadeler içerdiği de bilinmektedir) kısa sayılacak bir süre sonra neden özelde çalışan öğretim üyelerinden kamuda yarı zamanlı hizmet alma gereksinimi duyulmuştur? Örneğin; özel bir muayenehanede çalışan ve aynı zamanda kamuda yarı zamanlı ve sözleşmeli olarak istihdam edilen bir öğretim üyesi tarafından muayenehanede izlenen ve ameliyatına karar verilen bir hastanın bu ameliyatı ilgili öğretim üyesinin sözleşmeli çalıştığı kamu kuruluşunda ve bu öğretim üyesi tarafından bizzat yapıldığında özel ile kamu sağlık kuruluşu arasında bir ilişki yeniden doğmayacak mıdır?
2- Kamudaki sağlık kurumlarında eğitici görevlerinden bir ölçüde ayrılmaya zorlanan bu öğretim üyelerine kamuda neden yeniden gereksinim duyulmuştur? Öğretim üyelerinin bir kısmının kamu sağlık kuruluşlarından emeklilik ya da istifa yoluyla ayrılmaları ya da üniversitede çalışan öğretim üyelerinin KHK sonrası gelir getirici işlerde çalışamamaları nedeni ile özellikle bazı yüksek düzeyde uzmanlık ve beceri gerektiren hastalıkların tedavisinin kamu kurumlarında aksadığı yönündeki iddialar ya da gerçekler nedeni ile bu tip önlemler alınmış olabilir mi?
3- Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde çalışan çok değerli öğretim üyeleri acaba kendilerine göre son derece yüksek bir ders ücreti verilerek yapılan bu eğitim-öğretim, araştırma ve sağlık hizmeti amaçlı sözleşmeli dışarıdan görevlendirmeler konusunda bir kırgınlık yaşamayacaklar mıdır?
4- Bu sözleşmeli öğretim üyeleri tıpta uzmanlık öğrencilerine ayda en az kaç saat teorik ders anlatacaklar ve en az kaç saat uygulamalı eğitim yaptıracaklardır? Bu sözleşmeli öğretim üyelerinin ayda en az kaç saatlerini öğrencileri ile birlikte bilimsel araştırmaya ayırmaları beklenmektedir?
5- Bu görevlendirmeler tümüyle objektif bilimsel ölçütler doğrultusunda ve akademik liyakata önem verilerek mi yapılacaktır? Bu ölçütler konusunda kamuoyu bilgilendirilecek midir? Sözleşme ücretinin miktarını belirleyecek olan etkinliğin niteliği kimler tarafından hangi ölçütler kullanılarak belirlenecektir? Bu görevlendirmeler birer yıllık sürelerle en fazla kaç yıl uygulanabilecektir?
Bu uygulamanın Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerine, ilgili öğretim üyelerine, ilgili kurumlardaki tıpta uzmanlık öğrencilerine, evrensel bilime ve tabii ki kamudaki sağlık kuruluşlarından sağlık hizmeti alan vatandaşlara hayırlı olmasını dilerim.