Seçim 2023 bir daha gösterdi ki Türkiye seçmeni benzerine oy verir. Kendi söylemlerine ne kadar yakın söylem varsa ona meyleder. Kendi değerlerini kim daha ön plana çıkarırsa ona oy verir. Ekonomik göstergeler bile gerekirse ikinci planda kalır. İnananların inanmayanlar ile var olma mücadelesinde zaten ekonomi, adalet, eğitim, sağlık gibi konularda ki sıkıntıların mevzu bahsi dahi olamaz. Burada zeminde büyük bir siyasi başarı var. Mevcut yönetim var oluşunu halkın büyük kısmının var oluşu ile paralel çizgiye çekerek bu başarıyı sağlamıştır. Bu var oluş çizgisinde en büyük payı ise manevi değerlerin varlığına bağlayarak yıkılmaz bir kale oluşturmuştur. Çünkü halkımız için inanç, milli değerler, mezhep, ahlak ve milliyet gibi kritik konular yöneticilerin asli konuları olan ve yöneticilik becerileri gerektiren maddi konulardan kıyaslanamayacak kadar çok daha değerlidir. Seçimi kazanan mevcut yönetim bu manevi değerlerinde alt yapısını maddi değerlerle de çok güzel doldurup, halka çok güzel seçim propaganda araçları ile sundu. Yani seçimin üzerinde oturduğu manevi değerler de boş söylemlerle bırakılmadı. Söylenen her söylemin bir maddi temsili sunuldu. Muhalefetin bu manevi değerleri bitirmek için yapabileceği tüm kurgular halka çok güzel anlatıldı. Dış güçlerle işbirliği, terör örgütlerini destekleme, dini değerlere saldırı, milli olan her şeye karşı çıktıklarının anlatılması çok iyi yapıldı. Seçim 2023 adete Kurtuluş Savaşı Mücadelesine dönüştürüldü. Halk topyekun bir araya geldi. Peki kime karşı; kendi içindeki milli, dini ve ahlaki olmayanlara karşı bir mücadeleydi bu.
Muhalefet 2023 seçimlerini neden kaybetti? diye inceleyecek olursak; bir çok faktör karşımıza çıkıyor burada. Öncelikle halkın çoğunluğunu yine iyi etüt edemediler. Belediye başkanlığı seçimlerinde büyük şehirlerde izledikleri taktiğin tutacağını sandılar. Oysa büyük şehirlerde yine önde bitirdiler. Ama büyük şehirleri kazanmanın seçimi kazanmaya yetmeyeceği gibi basit bir hesabı yapamadılar. Sadece daha iyi bir yönetim anlayışı getirme söylemi de bu halkın damarlarında akan kanı hızlandırmak için yetecek bir söylem değildi. Manevi değerlerden sadece hesap soracağız söylemi ile gitmek tüm muhalefetlerin ortak söylemidir zaten. Bu halkın manevi değerlerine dokunacak bir lider olmaması seçimi kazanamamalarının birinci nedeni olabilir. Manevi değer yarıştırmasında iktidar partisinin liderini geçebilecek bir aday bulmaları da zor olabilirdi. Fakat %10 manevi değerlerden oy alabilecek bir lider bulsaydılar bu seçimi kazanabilirlerdi. Çünkü ne geçim sıkıntısı, ne diğer yaşanan yönetimsel problemler %45 den fazla oy aldırmıyor. Kürt seçmenin oyundan kaybedilecek %5 lik bir oyu göze alıp milliyetçi muhafazakar bir adayla seçime girseydiler hem mecliste hem de Cumhurbaşkanlığı seçiminde çok daha yüksek oranlara ulaşabilirlerdi. İktidar partisine ve iktidar partisine destek veren partilere manevi değerler uğruna kerhen bir çok oy verildi yada sandığa gidilmedi. Bu seçimi muhalefet kendi adaylarının kişisel hırsı yüzünden kaybetti. Kazanacak adayı değil, Cumhurbaşkanın sen korkaksın karşıma çıkamazsın deyip karşısına çıkarmayı başardığı en zayıf adayı çıkarttı.
Demokrasi halkın nasıl yaşamak istiyorsa onu seçtiği çoğunluğun karar organı haline geldiği bir yönetim biçimidir. Oysa gerçek demokrasilerde oy kullanan tüm vatandaşlar ülkesine sahip çıkıyor demektir. Oy kullanan tüm vatandaşların sesine kulak vermek ise seçilen tüm yöneticilerin vatandaşlarına borcudur. Ülkemizde partizan akıma bağlı yönetimlerin azaldığı, vatandaşına eşit muamele edildiği, adaletin her şeyden önde geldiği, geleceği aydınlık dolu yeni bir yüzyıl diliyorum. Seçim 2023 ülkemiz ve tüm halkımız için hayırlı olsun.