Seçimler bitti, 21 yıldır iktidarda olan zihniyet yanına kendisinden daha tutucu olanları da katarak yeniden iktidar oldu ve ülkeyi beş yıl daha yönetecek. Bir kadın, bir doktor, bir akademisyen olarak keşke bu seçimlerin ardından güzel şeyler yazabilseydim. Neydi benim için güzel şeyler: kadınların birey olarak insan haklarının gerektirdiği tüm haklara “sen kadınsın, evinde otur, en az üç çocuk doğur, kocana ve çocuklarına hizmet et, hayata dair başka bir şey düşünme, biz senin için en uygun gördüğümüz hayatı sana sağlarız, sokakta yalnız dolaşma ve daha niceleri” düşüncelerinin içselleştirilmediği bir ülkede yaşamak; doktor olarak hasta veya yakınlarının sözlü veya fiziki saldırısına uğramadan, hatta ölüm tehlikesi hissetmeden işimi yapmak, emeğimin karşılığını almak, iş yerinde üstlerim tarafından zorbalığa uğramamak, ülkemi terk etmeye zorlayacak koşullarla karşılaşmamak; akademisyen olarak özgür bir ortamda düşüncelerimi ifade edebilmek, bilimsel çalışmalarımı maddi menavi kaygı duymadan yapabilecağım gerçek akademik ortamda çalışabilmek, hak ettiğim akademik kademelere yükselebilmek, eğitim, deneyim ve bilgisi benden daha az olan birisinin altında çalışmamak.
Peki hangi gelişmeler yaşandı da ben seçim sonuçlarından memnun olamadım ve güzel şeyler yazamıyorum. Kadın olarak yaşamımın bu ülkede daha zor olacağını, devletimin bir kadın olarak kanunla bana sağlanmış olduğu birtakım koruyucu ve kollayıcı haklardan mahrum olacağımı, daha çok şiddet göreceğimi, hemcinslerimin ve benim hayatta kalabilmemin hiçbir garantisi olmadığını, gerektiğinde ikinci, üçüncü eş olarak beni sahiplenecek zihniyetin iktidar ortağı olduğu ve meclise girdiği için güzel şeyler yazamıyorum.
Anadolu’da bir yurttaş kameralara “eskiden doktorlar bizi azarlıyordu(!), şimdi öylemi ya biz doktorları dövebiliyoruz” şeklinde düşüncesini dile getirerek kendisine 21 yıllık iktidarda olan zihniyetin sağladığı en önemli kazanımı “doktor dövmek” olarak gördüğü için güzel şeyler yazamıyorum. Sağlıklı beslenme, sağlıklı konutta oturma, çiftçi ise ürünlerini değerinde satabilme, hayvanı var ise onun bakımını zorlanmadan yerine getirebilme, çocuklarını eğitebilme, devletten çalışmadan yardım almadan hayatını idame ettirecek bir gelire sahip olabilme yoksunluğu bu yurttaşı hiç ilgilendirmediği için güzel şeyler yazamıyorum. Pandemide insanüstü bir çaba ile ve canları pahasına çalışan, çalışma koşullarında hiçbir iyileşme yapılmadığı ve çalışma ortamında can güvenlikleri olmadığı için çareyi yurtdışına gitmekte bulan doktorlara “giderlerse gitsinler” i reva gören zihniyet, aynı sağlık bakanı ile göreve devam edeceği için güzel şeyler yazamıyorum.
Devlet üniversitelerinden çok sayıda akademisyeni en çok deneyim sahibi oldukları, en fazla akademik üretim yapacakları yaşlarında emekli olmaya zorlayan herkesçe malum olumsuz şartlar artarak devam edeceği için güzel şeyler yazamıyorum. Birçok üniversitede doktorasını veren çok sayıda akademik personel hala araştırma görevlisi kadrosunda çalıştığı; rektörlerin, dekanların, üniversitenin alışılagelmiş liyakat değerine önem verilmeden tepeden inme ataması yapıldığı için güzel şeyler yazamıyorum. Ticari hayatı canlandırsın diye akademik kadrosu ve donanımı olmadan her ile bir üniversite, her ilçeye bir yüksekokul yapıldığı için, üniversite ve yüksekokullarda gerekliliği öngörülmeden açılan birçok bölümün öğrenci başvurusu olmadığından kapanmak zorunda kalması devam edeceği için güzel şeyler yazamıyorum.
Başımıza ne geliyorsa okumuş yazmışlardan geliyor diyen zihniyetin iktidara devam edeceği, dünya sıralamasında eğitim kalitesinde en son sırada yer almak, hiçbir üniversitemizin dünyadaki ilk beş yüz içine giremeyeceği, beyin göçünün artarak devam edeceği için ben bu seçim sonuçlarından sonra güzel şeyler yazamıyorum.
Tarikatlarda minicik yavruların beyinleri cehennem korkusu ile doldurulacağı, tecavüz, taciz ne demek bilmeden körpe bedenlerine dokunulmaya devam edileceği, kız çocukları bebekleri ile oynama yaşında iken evlendirilmeye, sakallı dedelerin amcaların koynuna sokulmaya devam edecekleri için ben güzel şeyler yazamıyorum.
Her gün iş kazası ile gencecik bedenler toprağa verilmeye, madenlerde kızgın kömür sıcağında madenciler can vereceği, afetlerde binlerce insan kurtarılmayı beklerken emir verilmediği için devletin yardım eli kendilerine zamanında uzatılamadığından ölmeye devam edecekleri için ben güzel şeyler yazamıyorum.
Yanlış gördüğü, düşündüğü bir konu hakkında tweet attığı için, hak aramak için insanlar sokakta yürüyüş yaptığı için, gazeteciler haksız bir olayı, usulsüz bir ihaleyi yazdığı için, televizyonlar iktidarın yanlış uygulaması konusunda program yaptığı için gözaltına alınmaya, hapse atılmaya, para ve kapatılma cezaları verilmeye devam edeceği için ben güzel şeyler yazamıyorum.
Umarım önümüzdeki beş yıllık süreçte, sadece birkaçını yukarıda dile getirdiğim beni mutsuz ve umutsuz eden olumsuzluklar devam etmez, ben yanılmış olurum ve beş yıl sonraki seçim sonrası daha güzel şeyler yazabilirim.
3 yorum
Sayın hocam, son 21 yılı çok güzel özetlemişsiniz. Yazdıklarınıza aynen katılıyorum. Saygılarımla.
Sevgili Meslektaşım
Tüm kaygılarına katılıyorum. Hiçbirini hak etmiyoruz.
Ben ayrıca bu dönemde saydığın sorunlara yeniler eklenme olasılığı olduğunu da düşünüyorum.
Ne diyeyim? Sizin dediğiniz gibi inşallah yanılıyoruz.
Çok teşekkür ederim hocam benzer fikirleri paylaşmak çok güzel
güven veriyor