Güney Kore’de (Korea Advanced Institute of Science and Technology, Daejon) Chankyu Park ve arkadaşları fareler üzerinde yaptıkları bir seri denemeler sonunda seksüel tercihin, bu canlı türünde, bir gen tarafından dikte ettirildiğini ileri sürmüş ve bu ilginç bulgularını BMC Genetics (DOI:10.1186/1471-2156-11-62, 2010; 11:62, Jul 7, 2010) dergisinde yayımlamışlardır. Bu çalışma, her ne kadar fareler üzerinde yapılan ve sonuçları da şimdilik yalnızca o canlı grubunu ilgilendiren bir çalışma olsa da, yayımlanır yayımlanmaz yazılı ve görsel basın tarafından hemen haber yapılarak topluma insanla da ilişkilendirilmeye çalışılarak duyurulmuştur (Örneğin; New Scientist). Oysa araştırıcılar şu konuyu özellikle vurgulamaktadırlar ki; elde edilen bulgunun insanlara uygulanabileceğini söylemek imkânsız bir yaklaşım olacaktır, fakat yapılan çalışma memelilerdeki seksüel gelişmenin nasıl olduğu konusunda çok önemli bir köşe taşı olabilecek niteliktedir.
Güney Koreli bilim adamları tarafından keşfedilen bir gen, yani FucM geni dişi farelerin seksüel tercihlerini belirlemektedir ya da araştırıcıların ifadesiyle dikte ettirmektedir. Eğer bir farenin bulunan bu geni delesyona uğramış ya da eksilmişse, genetik bakımdan modifiye olmuş olan bu dişi fare erkek davranışlarına doğru yönelerek erkek farelerin idrarını koklamayı ve erkek farelerle çiftleşme girişimini durdurmaktadır.
FucM (“the mammalian mutarotase gene”) geni delesyona uğratılan fare embriyolarının seksüel gelişmelerinin nasıl olacağını inceleyen Güney Koreli araştırmacıların elde ettiği sonucu destekleyen bir başka araştırma da, daha önce 2006 yılında Julie Bakker (Belçika Liege Üniversitesi) tarafından gerçekleştirilmiştir. Buna karşılık seksüalitenin orijininin ne olduğunu araştıran Simon LeVay ise elde edilen bulgunun insandaki seksüel gelişim sürecine ışık tutamayacağını, zira farelerdeki ve insanlardaki AFP (alfa feto protein) sentezi ve etkilerinin birbirinden çok farklı niteliklere sahip olduğunu kesin bir dille vurgulamaktadır.
Fareler ya da insanlarla çalışan araştırmacıların özellikle belirtmeye çalıştıkları, Chankyu Park ve arkadaşları tarafından ortaya konan FucM geninin etkilerinin yalnızca farelere özgü bir bulgu olduğu hususu medya tarafından çok farklı ifadelerle insana da uygulanabileceği imasında bulunulmuştur. Bir taraftan FucM geninin “lezbiyen geni” olduğu şeklinde haberler yapılırken bir taraftan da “gay geni” nitelemesi ile sansasyon yaratılmaya çalışılmıştır. Park ve arkadaşlarının bulgusu “dişi farelerden FucM geni çıkarılırsa fareler lezbiyen oluyor” şeklindeki haberler de insanla ilişkilendirilme gayretinin bir göstergesi olmuştur.
Yorumlar hangi yönde olursa olsun, Park ve arkadaşlarının bulgusu memelilerdeki seksüel eğilimlerin niteliği konusunda önemli bir keşif niteliği taşıyan bir bulgudur. Bir başka önemli husus ise insan seksüel tercihini açıklama konusunda bir gösterge niteliği taşımasa da, bu konudaki çalışmalara yardımcı olmasıdır. Ayrıca, seksüel tercihin altında yatan nedenlerin moleküler genetik açıklamasının yapılabilmesi açısından bilim adamlarını memelilerdeki ve dolayısıyla insandaki gizli kalmış pek çok noktayı aydınlatmak üzere çalışmalar yapması gerektiği konusunu yönlendirmesi de bir başka önemli katkıdır.
Sonuç olarak, tüm canlıların ve dolayısıyla insanın tüm davranış ve biyolojik tercihi onun kalıtsal yapısının kontrolü altındadır. Bu kontrol mekanizmasında rolü olan elemanlar birer birer ortaya konmaktadır. İnsanoğlu bilinmeyenleri ortaya koymak için her zaman olduğu gibi şimdi de hummalı bir faaliyet içerisindedir.
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.