Sen kalk İsrail’den, uçağına tonlarca bombaları yükle, Lübnan’ın kalbinde Hizbullah liderini vur, hem de yerin metrelerce derinliğindeki sığınaklarında. Başkent Tahran’da Hamas liderlerini öldür, çağrı cihazlarını patlat. ‘İnlerine gireceğiz, fare deliğine bile kaçsalar bulur yok ederiz’ dedikleri böyle bir şey olmalı.
İsrail-Hamas çatışmaları başlayalı bir yılı geçti. Binlerce masum Filistinli ve İsrail’den kaçırılan Yahudiler öldüler. Evler, binalar, okullar, hatta hastaneler bile harabeye dönmüş durumdayken, şimdi de Komşu ülke Lübnan’da Hizbullah olayı patlak verdi. Güney Lübnan’dan atılan birkaç füze ve roketten sonra, İsrail jetleri, orayı da bombalamaya başladı. Sonrasında İsrail Güney Lübnan’a kara harekatı başlattı.
Hizbullah’ın yaptıklarına, tarafsız gözle bakıldığında, sanki ‘Yahudi arkadaşlar, eliniz boşta kalmasın, gelin bizi de bombalayın’ diyorlar. Attıkları roket ve füzeler, modası geçmiş eski teknolojiler. İsrail savunması, onların çoğunu daha havadayken imha ediyor, kalan birkaçı da oraya buraya, insansız bölgelere düşüyorlar. Fırsat bu fırsat diyerek, İsrail bu kez Lübnan’ı da vuruyor. Envanterlerinde son model ve çok etkili silahlar mevcut. Bomba, roket, füze, tank, uçak, her türlü malzeme ve cephaneyi önceden ‘gün gelir, kullanırız’ diye. stoklamışlar. Şimdi, ellerine fırsat düşünce, istedikleri gibi kullanıyorlar. Amerikalılar İsrail’e, bize vermedikleri son model F 35 uçaklarından da vermiş. Habire, orayı burayı, belirledikleri hedefleri bombalıyorlar. Saldırı öncesinde Güney Lübnan halkını, ‘ bombalayacağımız yerleri terk edin’ diye sözüm ona uyarıyorlar.
Bu işlerin, günü geldiğinde böyle olacağını tahmin etmek için, bilmem kahin olmaya gerek var mı. Orta Doğu’da senaryolar daha 19. Asırdan itibaren yazılmaya başlanmış. Bölgede petrol de bulununca, senaryoların sayısı da artmış. Çok sayıda, araştırmacı ajan, yıllarca bölgenin her yerinde cirit atmış. Rusya’da 1917 bolşevik ihtilali ile belgeler ortalığa saçılmasa, Osmanlı’nın bu ajanlardan ve topraklarını parçalayan Sykes-Picot anlaşmasından haberi bile olmamış. Osmanlının sürdürdüğü, ne biçim siyaset ve dış işleriyse. Osmanlı sultanları, saraylarındaki haremlerinde, onlarca kadınla, günlerini gün etmeye devam edip durmuşlar. Sanayi devrimi çoktan kaçırılmış.
Petrolün çok kıymetli bir stratejik ürün olduğu ortaya çıkıp, petrol bölgelerinde bir jandarma devletin kurulması gündeme, gelince başta İngilizler olmak üzere, savaşlardan galip çıkmış büyük devletler, yahudilere Filistin topraklarında 1948 de İsrail Devleti’ni kurdurmuşlar. Vadedilmiş topraklar dedikleri Filistin’e olan yahudi göçleri çok önceden başlayarak, zengin yahudiler Araplardan arazi satın almaya bile başlamışlar.
Osmanlı topraklarındaki Süveş kanalını İngiliz’ler, hangi ulusal amaçları için ve neden açtırmışlardı, öncelikle onun bilinmesi lazım.
Arkadaşlar, hiç kuşkunuz olmasın, bundan sonra, sıradaki uzak hedef, İran ve onun nükleer tesisleri olacaktır. İsrail, aslında hedeflerine yönelik bir devlet. Yıllardır olası savaşlar için hazırlık yapıyorlar. Gerektiğinde, uzak hedefleri olan İran’ da bile çekinmeden eylem yapabiliyorlar. Arkalarında büyük güç ABD var.
Normal vatandaşlar olarak, bu senaryoların detaylarını çoğumuz bilemeyiz. Ancak görünen köy kılavuz istemiyor. ‘Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz’ derler. Değişmez kuraldır: Olayları Hamas ya da başka bir örgüt, hangisi olursa olsun, Araplar başlatır. Kazanan daima İsrail, kaybeden Araplar olur. Masum insanlar ölür, sağ kalanlar, evlerinden, yurtlarından, olur. Her savaş sonrasında, İsrail topraklarını ve etki alanını genişletir.
İsrail ajanları, Tahran’daki Hamas liderlerinin kaldığı binaları nasıl öğrenmişlerse, Beyrut’taki Hizbullah karagahını ve orada kalmakta olan liderlerini de, isim isim bilirler. Istihbarat, işte bu kadar önemli. Bu kirli oyunun senaryosunu yazanlar, yer ve zamana gore sahneye koyup, ilmek ilmek işliyorlar.
Şurası bir gerçek ki, dünya daima güçlüden yana olmuş ve olmaya da devam ediyor. Birleşmiş milletler Güvenlik Konseyi, NATO falan filan, geçiniz efendim. Aslında Araplarla Yahudiler birbirlerinin akrabaları değil mi? Akrabalarla daima iyi geçinmek de lazım. Gazze’de yaşayanların bir kısmı İsrail’de çalışmaktaydı. Günü birlik, çalışmak için, gidip geliyorlardı. Olan orada bir iş bulup çalışan Gazze’lilere oldu.
Amerikalılar, ‘başka ülkelerin vatandaş ve idarecilerinin, bizden korkmaları yeterlidir. Bir kere korktuktan sonra, bizden nefret etmelerinin önemi yoktur’ derler. Büyüklerimiz, ‘bükemediğin elli öpeceksin’ demişler. Bu sözler, boşuna söylenmemiştir.
Savaş senaryolarını kimler yazar, başrollerde, karakter rollerinde kimler oynar, bunları detaylarıyla bilmeden, figüran olarak uluorta sahneye çıkanlar, kısa sürede sahneden inerler. Suriye’de, iç savaş, Irak bölünmüş, Mısır’da, Mursi gitti, yerine Sisi geldi. İran yıllardır ambargo kıskacında, Lübnan ve Suriye, ülkelerinde terörist barındırmanın cezasını fazlasıyla ödüyorlar. Ürdün, Suudi Arabistan ve Mısır, bu senaryoyu önceden biliyoruz, bu yüzden biz oyunda yokuz diyorlar.
Başlıkta da yazdığım gibi, ‘senaryosunu tam olarak bilmediğin oyunda figüran olmamak lazım’. Zira her savaşta olanlar, öncelikle figüranlara oluyor. Orta Doğu’da, kanlı, sisli, puslu havalar ve zayıf yönetimler, büyük güçlerin daima işine gelir.
Ben yazımı bitirdim, Birkaç gün sonra İsrail, Güney Lübnan’a kara harekatını başlattı. Kışkırtılan İran, füzelerle İsrail’e saldırdı. Şimdi hedef ülke, nükleer güçle batıya kafa tutmaya çalışan İran. Ambargo yüzünden hava kuvvetleri yok gibi. İsrail’den gelecek düşman uçaklarını nasıl karşılayacaklar, hiç belli değil. Ne Hamas, ne Hizbullah, ne de İran, bu senaryoyu önceden iyi okumadıkları aşikar.. Senaryosu büyük güçlerce çok önceden yazılmış olan bu kirli savaş, maalesef kısıtlı da olsa genişleme eğiliminde.
Savaşta kaybedenler, daima masumlar oluyor. Kazananlar, büyük güçler, İsrail ve silah üreticileri. Yalnız, unutulmaması gereken bir söz daha var: Kanla gelen, kanla gider.
3 yorum
Güzel analiz tebrik ediyorum
OrtaDoğudaki olayların kolay anlaşılır çok güzel bir özeti…..Tebrik ediyorum. Dr.Fahri Güngör.
Ortadoğunun siyaset arenasında dönen türlü oyunlar : Tüm siyasilerin bilip de görmezlikten geldiği ,işlerine geldiği gibi davranış sergilemeleri. Çıkarcı kirli oyunlar. Lübnan’dan kaçıp ülkelerini terkeden Suriye’ye yürüyen insan seli ; bakalım Suriye’den sonra hangi ülkeye sığınacak sığınmacılar !… Selam ve saygılarımla Haldun Hocam, çok güzel bir analiz yapmışsınız, çok teşekkürler…