DEFTERE KALEME GEREK KALMADI.
*BEN SENİ KALBİME YAZDIM EFENDİM.*
BU SEVEN YÜREĞİM SANA DOYMADI.
*SENİ ÖLÜMÜNE SEVDİK EFENDİM.*
SEVMEK SEVDİĞİNDE HUZUR BULMAKTIR.
*BİZ SENDE HUZUR BULDUK EFENDİM* .
DESENE NEYİ SEVERSEK ONDAN İMTİHAN OLACAĞIZ.
*Ya Rasulellah* :
Sensiz baharımda gülü neyleyim.
Senin ilkeni yazmayan kalemi neyleyim.
Seni gönül bahçesine dikmeyen eri neyleyim.
Sen kokmayan bahçemde gülü neyleyim.
Müslüman’ın adeta iki kulağında iki küpe takılıdır.
Yavuz misali köleler arasında bende Allah’ın kölesiyim dediği gibi.
Desene sevmek köle olmaktır.
Belki de Müslüman’ın boğazında bir tasma asılıdır.
*لَا اِلَهَ اِلَّا اللهْ مُحَمَّدُ الرَّسُولُ اللهْ*
Desene kapısında kitmir olmak şereflerin şerefidir.
Sevmek mi? Hz. Âdem Hz. Havva’ya sevdi ona meyletti.
Hz. İbrahim, Hz. İsmail’i sevdi ona meyletti.
Hz. Yakup Hz. Yusuf’u sevdi ona meyletti.
Ne yapsın Züleyha da oda Yusuf’u sevdi ona meyletti.
Gönlüne tasma vurulamazdı ki.
Eeee desene sevmek var, sevmek var.
Allah (cc) sevdiklerinden, meylettiklerinden onları imtihan etti.
Bizler de makam ve mevkilerle dünyaya meylettik, onu çok sevdik.
Allah (cc) de bizleri dünya nimetleriyle, sevdiklerimizle imtihan ediyor ve edecektir.
Desene herkes imtihan edilmektedir.
Bir imtihanda kazanan da olur kaybeden olur.
Cennet vardır cehennem de vardır.
Diken vardır, gül vardır.
Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe, dünya hayatında imtihan olmadıkça cennete giremezsiniz.
Şu fani dünyada bir salkımdan, bir tane üzüm yersin belki bin şamar yersin.
Bu imtihanda Hz. Yakup kırk sene sonra Yusuf’unun kokusunu aldı.
Sen İslam’ın kokusunu alabildin mi?
Yusuf’u kuyuya atanlar utandı.
Hz. Yusuf, kardeşi Bünyamin’e hasretle bakıyordu.
Öyle ki kendisine tuzak kuranların artık kralı olmuştu.
Hz. İbrahim’e lütfi ilahi koçunu göndermişti.
Hz. İsmail, teslimiyetin örneğini vermişti.
Züleyha kendini tan eden kadınların parmaklarını kestirmişti.
Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe cennete gidemezsiniz?
Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız?
Denene bugün kıyametimiz çoktan kopmuş, Kur’an’daki kefenle dolaşın insanlar gibiyiz.
Er kişi, hatun kişi niyetine!
Bizler bugün her cuma, her ramazan hayırlı cumalar, ramazanlar, bayramlar sloganlarıyla hep kendimizi avuttuk, avutuyoruz.
Kurtuluş İslam’dadır söylemini arabamızın arkasına, dükkânımızın köşesine astık.
Desene özde değil sözde Müslüman olduk.
Semboller, şekiller ve lafızlarda boğulduk.
Cenazelerin kalabalık olmasına itibar ettik.
Cuma günü vefat etmiş, bir de tebessüm etmişse, hocada güzel Kur’an okumuşsa değme gitsin dedik.
Peşinden de Yasinler ve Tebarekeler okunduğunda gideceği yere gitmiştir artık.
Desene 40. günü bir de mevlit yaparsak iş tamamlanmıştır artık.
KUR’AN: YA MEZAR BAŞLARINDA ÖLÜYE OKUNURSUN.
YA DA SATILSIN DİYE VİTRİNLERE KONURSUN.
BELLİ Kİ TEVHİDİN KUDRET VAKTİDİR.
İnsan için olmazsa olmaz temel ilke dürüstlüktür.
Bütün ibadetlerin asli gayesi bu dürüstlüğü temin içindir.
Namaz kılan, oruç tutan insan dürüst insandır.
Dürüstlük yoluna çıkarmayan ibadetler, başa beladır.
Rabbimiz, namaz sizi bütün fuhşiyat ve münkerattan alıkoyar buyurur.
Desene namaz ve oruç insanları kötülüklerden alıkoymuyorsa şeytana yaklaştırabilir.
Rabbimiz, yazıklar olsun o namaz kılana buyuruyor.
Yine efendimiz, kişilerin namazı, orucu sizi aldatmasın buyuruyor.
Öyle ki her meyvenin bir kabuğu bir de özü vardır.
Hayatta gece ve gündüz, şekil ve mana, beden ve ruh gibi ikişerlilik kanunu vardır.
Desene araç ve amaç kavramını birbirine karıştırdık.
Bugün araçlar, adeta amaç haline dönüşmüştür.
Semboller, şekiller ve lafızlar geleceğimizi belirlemiştir.
Şayet araç ve amaç iyi fark edilemezse, vahyi anlama ameliyesi olan araçlar kendini vahyin kaynağı gibi görmesine neden olabilir.
Vahiy kaynaklı nasların kâmil ve olgun akıl tarafından yorumlanması ve pratiğe hâkim kılınması, Kur’an’ın yaşanılan hayata müdahil kılınmasını gerekli kılmaktadır.
Bu alanda yapılacak yorumların önlenmesi Kur’an’dan uzaklaşmak veya hayatta boşluk bırakmak anlamına gelebilir.
Bu da Kur’an’ın hayata müdahalesinin değersiz kılınması anlamına gelmektedir ki hiçbir Müslüman bunu arzu etmez.
Damla düşmeyince arz ıslanır mı?
Rüzgâr esmeyince dal sallanır mı?
KUR’AN: KANI ÇEKİLEN BEDEN NASIL KANSIZ ÖLÜDÜR.
İSMİ HAYATTIR AMA HAYAT SENSİZ ÖLÜDÜR.
Saygılarımla