Konuya kaldığım yerden devam ediyorum.
- Dünya süslerinden olan mal ve çocuk konusunu kullanır.
Kehf-46: Ey insanlar! Şunu iyice bilin ki, servet ve çocuklar, Dünya yaşamının geçici ziynetleridir. Rabbinin yanında daha hayırlı ve olumlu birer çaba olarak kalıcı bir etki bırakacak olan, Allah ile yapılan anlaşmaya sadakat ve salih amellerinizdir).
- Haksız olduğu halde, insana haklıymış duygusunu empoze ederek başkasına saldırtır.
İsra-27: Zira gereksiz yere saçıp savuranlar/israf edenler şeytanların dostlarıdır/kardeşidirler ve şeytan da Rabbine karşı nankörlük etmiş ve küfre sapmış olandır.
- Verilen sözde durmaktan ve yetimin hakkını gözetmekten uzaklaştırır.
İsra-34: Yetimlerin malını, yasal ergenlik çağına ulaşıncaya kadar, kendi yararlarına olacak şekilde koruyun ve değerlendirin. Sözleşmelerinizi/vaat ettiklerinizi yerine getirin. Çünkü, sözleşmeler konusunda kişi sorumlu tutulacaktır.
Bakara-275: Ya Muhammed! Sanaribayı/tefeciliği/muhtaç olan başkasına çok fazla karşılıkla ve borç olarak verileni/başkasını üzen haksız kazancı soruyorlar. Bu işi yapanlar, şeytanın kandırıp yoldan çıkardığı kişi gibi daima şaşkındırlar. Onların bu şaşkın halleri, “tefecilik kazancı, alışveriş kazancı gibidir” deyip kendilerini kandırmalarından dolayıdır. Hâlbuki Allah alış-verişi helâl, ribayı/tefecilik kazancını ise, haram/yasak etmiştir.
Bakara-104: Ey iman edenler! Peygamber de dahil, idarecilerinize “raina/bizi koyun/davar gibi güt/bizi dinleme ve görüşümüze başvurmadan istediğin gibi idare et” demeyin, “unzurna/bizim görüşümüze başvur/bizi dinle ve ondan sonra karar ver” deyin. Şunu da bilin ki, bu emrimizi benimsemeyip inkâr edenlere elem verici bir azap söz konusudur.
Ayette yer alan ve azap cezalı kesin hüküm olan bu mesaj, halkın seçtiği yöneticinin halkın görüşü ve sesine önem vererek kararlar almasını, ancak bundan sonra uygulamaya geçmesi gerektiğini ve hükmetmeye yönelmemesini yani demokratik idareyi vurgulamaktadır.
Bakara-169: Şeytan, olumsuz nefsleriniz olan kötülüğü, çirkinliği ve aşırılığı seçmenizi bekler ve seçiminiz üzerine, hemen fısıltılarına başlayıp hakkında kesin bilginiz olmadığı yakıştırmalarla Allah hakkında konuşmanızı ve Allah’ın adına hükümler koymanızı önerir durur ve sizi kandırmaya çalışır.
Hac-3: Anlattığımız bu gerçeklerimize rağmen, yine de insanlardan bazıları var ki, hiçbir bilgisi olmadığı Allah hakkında şüphe duyuyor ve varlığı hakkında durmadan tartışıyorlar ve zaten hasta olan her şeytanın peşinden gidiyor ve ona kanıp duruyorlar.
Enfal-48: İşte bu sırada şeytan da kendisini dost edinmiş/şeytanlaşmış birisi aracılığı ile onların bu kibirli düşüncelerini destekleyici olmak üzere; “Siz çok güçlüsünüz ve kimse sizi yenemez, ayrıca ben de sizin yanınızdayım” şeklinde onları ikna edici fısıltılarına da başlamıştı.
Kur’an, Şeytan’ın vaat ve davet-çağırma prensibi ile yukarıdaki taktikleri uyguladığını bildirmektedir.
İbrahim-22: İnkârcıların hesapları görülüp Cehennem kararı verildikten sonra, olumsuz nefslerini destekleyerek onları kandırmış olan şeytan onlara, “Şüphesiz Allah, size hesap gününün olacağı sözünü vermişti. Ben de size söz vermiştim ama benim sözüm sahteydi. Zaten benim sizin üzerinize gerçekte herhangi bir gücüm de yoktu. Ben sizi istemiş olduğunuz sapıklığınızda/olumsuz nefslerinize uygun niyetlerinizde destekledim, onu size hoş gösterdim, siz de kabul ettiniz. Bu yüzden beni suçlamayın, siz kendinizi suçlayın. Bu aşamadan sonra artık ne ben sizi kurtarabilirim ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Beni Allah’a şirk koşmakla zaten siz küfre sapmıştınız” diyerek işin gerçeğini açıklayacaktır. Ey insanlar! Şüpheniz olmasın ki, nankörleri/zalimleri çok şiddetli bir azap beklemektedir.
Yine şeytan bu taktikleri sadece biz normal insanlara değil, peygamberlere de uygulamış, fakat Allah hemen müdahale ederek bunu düzelttiğini ve zaman zaman kozmik idarecilere (Melekutu A’la’ya) de uygulamak istediğini, fakat buna müsaade edilmeyip gerekli müdahalelerin yapılmakta olduğunu açıklamaktadır.
Hac-52: Ey Peygamber! Senden önce gönderdiğimiz hiçbir resul ve nebi yoktur ki, bir şeyi gönüllerinden geçirdikleri zaman/düşündükleri zaman, şeytan onların olumsuz nefsleriyle ilgili düşüncelerini benimsemeleri için vesvese vermiş olmasın. Fakat Allah, resul veya nebinin olumlu nefslerini itidal/orta düzeyde kullanma yeteneklerini kuvvetlendirmiş ve şeytanın soktuğu vesvesesini etkisiz kılmış ve sonra olumsuz nefslerden temizlenmiş olan bilinçlerine ayetlerini yerleştirmiştir. Şüpheniz olmasın ki Allah, her şeyi bilen ve her şeye hâkim olandır.
Saffat-7: Ve onu asileşmiş/hastalanmış olan şeytanlardan, müdahalelerinden koruduk ve koruyoruz.
8: Bu yüzden şeytanlar ne kadar uğraşsalar da Kur’an’ı bildiren Meleil A’la’ya/ilahî yüce görevlilere yanaşıp onları dinleyemez ve belirlenmiş olan düzene bir zarar da veremezler.
Yine Kur’an’da şeytan gibi insanların da benzer taktikler uygulayarak birbirlerine zarar verebileceklerine değinilmiştir.
Nas-1-4: Ya Muhammed! “Ben, insanın içindeki sinsi ve olumsuz vesveselerin/düşüncelerin/nefslerin ve bunları kullanıp destekleyen/fısıldayarak kandırmaya uğraşan şeytan ve şeytan gibi olan kişilerin şerrinden/zararından, insanların sahibi/yöneticisi ve tek ilahı olan Rabbe sığınırım”
Dolayısıyla Allah yolunun gerçek yardımcıları ile Allah ile aldatan şeytanlaşmış sahtekârları birbirinden ayırmak çok önemli olmaktadır.
Allah, bir insanın şeytan dürtüsünü hissettiği anda bundan kurtulmak için hemen Kendisini anmasını önermektedir.
Araf-200: Eğer şeytan Sende uyanacak olumsuz bir düşünceye vesvese vermeye başlarsa hemen Allah’a sığın/”euzubillahi mineşşeytanır reciym” de. Çünkü Allah her şeyi işitendir ve her şeyi bilendir.
Şeytan’dan uzak durabilme başarısında olacağımız güzel günlere inşallah!
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL” ve “ÖZDE DİNDA, SÖZDE DİNDAR”