Sayın Okuyucularım,
Cebeci Hastanesi Tıp Fakültemizde sağlık çalışanlarımıza yapılan şiddet ile ilgili görüntüleri izleyince korktum, kaygılandım. İşyeri hekimi olunca bu konuda değerlendirme yapma ihtiyacı hissettim.
Öncelikle çalışanlarımıza geçmiş olsun. Yapanları da kınıyorum. Yapanların, bu durumu kendilerine ve ailelerine açıklamada sürekli sorun yaşayacaklarının da farkındayım. Hukuki değerlendirme elbette yapılacaktır. Bununla birlikte ilgililerin kendilerinden, ailelerinden ve toplumumuzdan özür dilemeleri gereğini hissediyorum. Bu konuyu düşünmelerini diliyorum. Bu yönde adım atacaklarına, davranış geliştireceklerine de inanmaktayım.
Hasta yakınlarımızın korku ve endişeleri hem tedavide geç kalınacağı, hem hastanın özürlü olması halinde dayanamayacakları kaygıları bulunmaktadır. Bu konuda tereddüt yaşamaları olağandır. Bu sırada belirsizlikleri artmaktadır. Dolayısı ile konuştukları kişilerde korku ve kaygılarını artırmaktadır. Şiddet yolu ile çözüm bulduğuna inananlarımız bulunmaktadır. Bu kişilerin başka çözüm yolları olduğu halde tek çözümün şiddet olduğunu kanıksamaları sorun ağını büyütmektedir. Eşyaya zarar verirler. İnsana zarar verirler. İnsana verilen zarar insan haklarının ihlalidir. Dolayısı ile kendi haklarını da ihlal etmektedirler. Hizmet alamıyorlar. Sonuçta ceza almaktalar. Verdikleri maddi ve manevi zararı gidermeleri gerekmekte. Tedavileri aksamakta. Diğer hasta ve yakınlarının korkuları artmakta. İdari ve mesleki sorumlulukları da eklenince yaptıklarının zararını hem kendileri, hem toplum çekmektedir.
Bu sorunun yetkili olmayanlarla çözülmesinin güç olduğunun da farkındayız. Sorun çözümünde beraber yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın olduğunu bilmenizi isteriz. İşbirliği ile çözüm oluşturabiliriz. Şunu unutmamamız gerekir ki, hastanelerimizde yapılan tedavi demek hastanın en yüksek yaşama şansı demektir. Bu tedavi ve takibi dışarıda bulamayız. Evladımız, annemiz, babamız da yapamaz.
O halde sağlık çalışanı ile birlikte süreç geliştirelim.
Ne dersiniz?
Saygı ve sevgi ile…
1 yorum
“Kaygılar ve artan belirsizlikler” yaşayan bir hasta yakınına, “uygun zamanlama” ile sakinleştirme ve ikna etme hizmeti neden tam olarak verilmez bu ülkede?
Bu görev kimindir?
Sağlık hizmeti verenlerin mi güvenlikçinin mi?
Bence, bu konu çok önemlidir ve görev sağlık hizmeti sunanlara aittir.
Bir sorusu için, anlamlı bir yanıt veremeyen muhatap bulamayan hasta yakınları tedirginliği zirveye çıkınca (olmaması gerekirken) akıl tutulması yaşayıp, davranış bozulmasına kayıyor ve şiddete başvurabiliyor, ne yazık ki.
Öfke kontrolünde de toplum olarak ciddi sorunlarımız var.
Bu bağlamda,
Bence triaj/danışma noktası vb gibi uygun bir ortamda ve tam bir zamanlamayla hasta yakınına yetkin bir muhatap sunulmalı ve kişinin “bakış açısı” değiştirilmelidir, olması gerekene yönlendirilmeli ve sakinleştirilmelidir.
Aksi halde, hizmet ne kadar özel bir ortamda sunulursa sunulsun, bu gibi gerginlikler zaman zaman yaşanabilir olacaktır.
Ve tabi hiç bir şiddet zinciri, hastanın tedavi önceliğini etkileyemez/etkilememelidir.
Saygılarımla,