29 Mayıs Dünya Sindirim Sistemi Sağlığı Günü (World Digestive Health Day: WDHD 2023). Dünya Gastroenteroloji Organizasyonu ve Avrupa Gastroenteroloji Derneği bu yılın sloganını “ Sağlıklı sindirim sistemi sağlıklı bağırsaktan başlar” (Your Digestive Health: A Healthy Gut From the Start) şeklinde duyurarak sağlıklı bağırsağın önemini dünya çapında vurgulamış oldu. Sağlıklı bağırsak, ikinci beyin olarak adlandırılan bağırsakta ki yararlı mikroorganizmaların oluşturduğu “ bağırsak mikrobiyotası” ile olur. Esasında sağlıklı bağırsak mikrobiyotası sadece sağlıklı sindirim sistemi için değil vücudun tüm sistemlerinin sağlıklı olması için gereklidir. Yapılan bilimsel çalışmalarda, günümüzde obeziteden, yağlı karaciğere; başta kalın bağırsak kanseri olmak üzere birçok kansere; bağışıklık sisteminin yeterince işlev yapamamasına; kalp damar hastalıklarından Alzheimer ve demansa kadar birçok hastalığın oluşumuna bozulmuş bağırsak mikrobiyotasının katkıda bulunduğu gösterilmiştir.
Bağırsak mikrobiyotasının oluşumu doğumla birlikte başlar, yaşam boyu devam eder. Yeni doğan bebeği anne sütü ile beslemek sağlıklı mikrobiyota için en önemli unsurdur. En az ilk altı ay anne sütü ile beslenen bebeklerin beslenme eksikliği veya kötü beslenmeden (malnutrisyon), korundukları bağışıklık sistemlerinin daha güçlü olduğu ve bu nedenle enfeksiyonlara karşı daha dirençli oldukları bilinmektedir. Bebeklikten çocukluk ve ergenlik dönemine kadar sağlıklı beslenme uygulamalarının oluşturulması, hayatımız boyunca sağlıklı bir sindirim sisteminin sağlanması için çok önemlidir. Birçok çalışma, yaşamın ilk yıllarında doğru beslenmenin, obezite, diyabet, inflamatuar hastalıklar ve belirli kanser türleri gibi bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi de dahil olmak üzere, yaşamın ilerleyen dönemlerinde sağlık açısından önemli ölçüde olumlu bir etkiye sahip olabileceğini ortaya koymuştur. Günümüzde sindirim sistemi hastalıkları ve kanserler sakatlık ve erken ölümlere neden olmanın yanı sıra sağlık sistemi harcamaları ve üretim açısından toplumlarda önemli oranda ekonomik kayıplara da yol açmaktadır. Yalnızca 2019 yılında, Avrupa genelinde tahmini 72 milyon sindirim hastalığı vakası görülmüş olup, bu vakalarla ilişkili doğrudan maliyet 25,3 milyar Euro’dur. Toplumda maddi manevi önemli kayıplara yol açan bu hastalıkları ve yüklerini etkili bir şekilde önlemek yaşamın erken dönemlerinde başlar; bu olumsuz gidişi tersine çevirmek ve gelecek nesillerin sağlığını korumak için en başından itibaren alınabilecek önlemlere odaklanmak kritik önem taşımaktadır.
Bağırsak sağlığı ve sindirim hastalıklarının gelişiminin insan mikrobiyotası ile yakından ilişkili olduğunu yukarıda belirtmişik. Her ne kadar genetik değişkenlik insan mikrobiyotasının bileşimine önemli bir katkıda bulunursa da; beslenme şekli, ilaçlar ve stres gibi çevresel faktörler mikrobiyotayı büyük ölçüde etkiler, ve bu durumda yukarıda belirttiğimiz gibi bireylerin potansiyel olarak sindirim sistemi hastalıkları dahil birçok hastalığa yakalanma riskini artırır. Mikrobiyotayı etkileyen en önemli faktörlerden biri olan beslenme, yaşamın erken dönemlerinde, özellikle de ilk 1000 günde çok önem kazanmaktadır. Çok sayıda çalışma, iyi gelişmiş bir yetişkin mikrobiyotasının oluşturulmasında yalnızca anne sütüyle beslenmenin ve bebeklik döneminde çeşitli gıdalarla tanışma yaşının çok önemli bir rolü olduğunu göstermiştir.
Avrupa Pediatrik Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Derneği (ESPGHAN) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), yaşamın ilk 6 ayında sadece anne sütü ile beslenmeyi ve hem anne hem de çocuk tarafından karşılıklı olarak istendiği sürece emzirmeye devam edilmesini önermektedir. Anne sütü, sağlıklı gelişim için gerekli olan biyoaktif peptitler, besinler, vitaminler ve minerallerin bir karışımını içerdiğinden, bebeklerde en uygun beslenme kaynağı olarak kabul edilir. Emzirmenin faydaları bebeklik döneminin çok ötesine uzanmaktadır; inflamatuar ve otoimmün hastalıkların, astımın, belirli kanser türlerinin, Tip 1 diyabetin ve şu anda dünyanın karşı karşıya olduğu en acil halk sağlığı problemlerinden biri olan obezitenin daha az görülmesi de dahil olmak üzere çeşitli uzun vadeli sağlık sonuçlarıyla ilişkilidir. Dünyanın düşük gelirli toplumlarında gelir dağılımı eşitsizliği ve sağlıklı gıdaya ulaşım güçlüğü nedeni ile özellikle bebek ve çocuklarda emzirmenin çocukları yetersiz beslenmeye karşı korumak için en uygun maliyetli müdahalelerden biri olduğu ve anne sütüyle beslenen bebeklerin bulaşıcı hastalıklardan korunup bunlara bağlı ölümlerin azaldığı bildirilmektedir. Ancak bu kanıtlara rağmen, günümüzde emzirme oranları hem yüksek hem de düşük gelirli ülkelerde Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tavsiyelerinin oldukça altında kalmaktadır. Bu durum, dünya genelinde başarılı bir anne-bebek emzirme ilişkisini destekleyen ve motive eden eğitim ve tanıtım stratejilerine acil ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Uzun vadeli hastalıkların önlenmesinde dikkate alınması gereken bir diğer husus da yer fıstığı, yumurta ve kabuklu deniz ürünleri gibi alerjen gıdaların erken yaşta verilmesidir. Son yıllarda, gıda alerjilerinin sıklığının arttığı ve batı ülkelerindeki bireylerin %10’unu etkileyen, önemli bir sağlık sorunu haline geldiği bilinmektedir. Ülkemiz de de hekim olarak her yaştan insanda alerjik problemlerle daha sık karşılaştığımızı söylemek mümkündür. Yakın tarihte yapılan bir çalışmada çoklu alerjen gıdaların erken yaşta verilmesinin, yaşamın ilerleyen dönemlerinde gıda alerjisi gelişme riskini azaltacağını göstermiştir. Bu nedenle bebeklerde emzirme yanında alerjen gıdalara da 4 aylık gibi erken bir dönemde başlanması önerilmektedir
Bebeklerde tamamlayıcı gıdalar (anne sütü veya bebek maması dışındaki katı ve sıvılar) 4 aydan sonra verilmeye başlanmalı, ancak çocuk 12 aylık olana kadar tam yağlı inek sütü ana içecek olarak kullanılmamalıdır. Araştırmalar, fazla miktarda inek sütü tüketen bebeklerde demir eksikliği ve demir eksikliği anemisi riskinin arttığını göstermektedir. Bu yüksek risk muhtemelen, inek sütündeki düşük demir içeriği ve demir emiliminin azalması yanında, demir açısından zengin diğer gıdaların diyetten çıkarılmasından kaynaklanmaktadır
Günümüzde teknoloji yanı sıra tıp alanında da baş döndürücü gelişmelere rağmen; sindirim sistemi hastalıkları ve kanserle mücadelede görülen yetersizlik, kanıta dayalı önleyici yöntemlerin daha fazla benimsenmesi gerektiğine işaret etmektedir. DSÖ tarafından Dünya Sindirim Sağlığı Günü için seçilen ve başlangıçtan itibaren sağlıklı bir bağırsağın korunmasının önemine odaklanan tema doğrultusunda, sağlık otoriteleri, sağlık profesyonelleri, sivil toplum kuruluşları çok geç olmadan sağlıklı mikrobiyotanın korunması konusunda harekete geçilmesini sağlamanın yollarını araştırmalıdır.
Hararetli bir seçim ortamının gölgesinde kalan Dünya Sindirim Sistemi Sağlığı Günü’nde ülkemizde bu konuda ilerleme kaydedilmesi için, sindirim sağlığının etkin bir şekilde ele alınmasını ve en başından itibaren değerlendirilmesini sağlamak üzere, tartışılan önleyici tedbirlere öncelik verilmeli ve ulusal sağlık otoriteleri bu konuyu gündemine almalıdır. Bu erken harekete geçiş, önümüzdeki on yıllar boyunca özelde sindirim sistemi sağlığı genelde bütüncül sağlık üzerinde somut faydalar sağlayacaktır.
Kaynaklar
- Ranaan Shamir World Digestive Health Day 2023 www.ueg.eu
- Today, we celebrate World Digestive Health Day worldgastroenterology.org
1 yorum
Cok buyuk bir emek vererek hazirlanan bu yazi nedeniyle degerli hocamiz Ulku hanimefedngiyi kutluyorum.Super bir anlatim -tam bilim insani yazisi oldugu icin cok etkilyeici bir yazi oldugunu dusunuyorum.Tebrik ediyorum selam ve saygilairmi sunuyorum