55 yaşında çalışan biri olarak, evden çıktığımdan itibaren şehir olanaklarını kullanımda karşılaştığım sorunlar bana, bu ülkenin Avrupa Birliği (AB) standartlarını yakalayabilmesi için -deyim yerindeyse- daha kırk fırın ekmek yemesi gerektiğini düşündürüyor. Her sabah; çukurları atlayarak, zıplayarak, yaya geçidini takmayan ve yol benim, diyen sürücülerle köşe kapmacalar (pardon yol geçmeceler) oynayarak, engelliler ve yaşlılar için henüz konmaya başlayan ve çoğu kez kilitli ve çalışmayan, engelli ve yaşlıdan çok, tembel gençlerin binmeye çalıştığı asansörlere alaylı bir bakış fırlatıp, yıkıldı yıkılacak üst geçitleri tırmanarak, yolcu bekleme yerine tam yanaşmayan, arada bir metre boşlukla duran (yaşlının ya da engellinin nasıl bineceğini anlayamadığım) metrobüse uzun atlama ile binebilmenin yarattığı mutlulukla ve bir o kadar da düzene duyduğum öfke ile yoluma koyuluyorum
Sabaha rağmen gençlik uykulu, yorgun ve duyarsız, kısacası tükenmişlik içinde ki; ayaktaki yaşlıyı ya da engelliyi taktığı yok (biraz duyarlılar gözlerini kaçırırken, diğerleri "Madem yaşlısın ya da engellisin, ne işin var bu saatte ve bu yerde" der gibi, bakıyorlar).
Haklılar, gençlerin yüzde 14’ü işsiz, işi olanlar ise ya az para ile ya da her an işsiz kalma korkusu ile çalışıyorlar. Açılımlar aldı başını gidiyor. Ulusal ve uluslararası şova döndü kadının, çocuğun, yaşlının ve engellinin açılımından ne haber? Mangalda kül bırakmayan politikacılar günlük demeçlerle sorumluluklarını geçiştiriyorlar. Lafla sosyal devlet olmaz. Demeçler sosyal yaralarımızı iyileştirmiyor, aksine gecikmelerden dolayı azdırıyor.
Ne varsa gençlerde var. Türkiye\’nin farklı bölgelerindeki üniversitelerde eğitim görmekte olan engelli öğrenciler; geçtiğimiz günlerde düzenledikleri Engelli Öğrenciler Platformu’nda; karar mekanizmalarına dâhil edilme, ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik, izolasyonla mücadele ve entegrasyon, erişilebilirlik/ulaşılabilirlik ve engelsiz üniversite, bireysel farklılıklara saygı olarak 5 temel ilkeye dikkat çekiyorlar.
Gençler diyor ki:
"Tüm insan hak ve temel özgürlüklerinin diğerleri ile eşit bir şekilde kullanılması veya bunlardan yararlanılması imkânını ortadan kaldıran veya bunu engelleyen her türlü ayrımın, dışlamanın veya kısıtlamanın engelliğe dayalı olarak yapılması ayrımcılıktır.
Fiziksel çevreyle ilgili dünyada kabul görmüş evrensel erişilebilirlik standartları bulunmaktadır. Hükümetler bu standartları makul uyumlaştırma çerçevesinde çevre ve binalarda uygulamakla yükümlüdür. Fiziksel engelli gideceği yer üst katta olduğu için ve asansör veya rampa olmadığı için bir yere gidemiyor ya da işini göremiyorsa, bu hem eşitlik hakkını çiğneyen hem de ayrımcılık kapsamına giren bir durumdur:
Binalarda fiziksel engellilerin girebileceği genişlikte yapılmış ve düğmeleri belirli bir yüksekliği geçmeyen asansörler olmalıdır. Var olan ve yeni yapılan asansörlerin düğmeleri Braille alfabesiyle de gösterilmelidir. Ayrıca, her asansörde gelen katın hangisi olduğunu söyleyen sesli uyarı (otobüslerde de hem görsel hem de sesli uyarı ile duraklar bildiren) sistemleri bulunmalıdır. Her binada mutlaka engelli tuvaletleri de bulunmalıdır. Bu tuvaletlerdeki lavabolar ve aynalar da erişilebilir yüksekliklerde olmalıdır. Ellerini kullanmakta güçlük çekenler için musluklar sensörlü olmalı, sabunluklar rahatlıkla tek elle kullanılabilmelidir.
Dış çevrede merdiven olan noktalara mutlaka rampalar da yapılmalıdır; tüm rampalara uygun biçimde trabzanlar konulmalıdır. Araba geçmemesi için koyulan kapanlar, kenarlardan kaldırımlara sarkan ağaç dalları, çukurlar, kaldırımın ortasında yer alan çöp kutuları gibi (engelliler dâhil birçok kişinin yürüyüşüne engel olan) unsurlar ortadan kaldırılmalı veya makul erişilebilirlik alternatifleri belirlenmelidir. Kaldırımlar rampalandırılmalı ve tekerlekli sandalyenin rahatça hareket edebileceği kadar geniş olmalıdır. Tabela ve levhalar yürüyüş yolunu kapatacak yerlerde olmamalı, kişinin kafasını çarpabileceği noktalara koyulmamalıdır. Kavşak noktalarındaki trafik ışıklarının sesli hale getirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Kaldırımlar, fiziksel engellilerin geçişini engelleyecek yüksekliklerde olmamalıdır. Yerleşkelerde bir yerler kazıldıysa, üzerleri açık bırakılmamalı, böyle durumlarda koyulacak şeritlerle kişiler uyarılmalıdır.Yürüyüş yollarında ve kaldırımlarda Arnavut kaldırımı biçiminde bir malzeme seçilmemeli; mümkünse asfalt kullanılmalıdır.
Her otoparkta engelli otoparkı bulunmalıdır. Otobüs, minibüs, servis gibi araçlarda fiziksel engellilerin inip-binmelerini kolaylaştırıcı erişilebilirlik tedbirleri alınmalıdır.
Engelli öğrenciler için; dersliklere ulaşımda dersliğin yukarı katta oluşu ve asansörün olmaması gibi durumlarda, dersi fiziksel engelli biri alıyorsa, dönem başında dersliğin yeri değiştirilmelidir.
Amfi, derslik ve laboratuvarların kapılarındaki tabelalarda Braille alfabesi de olmalıdır. Laboratuvarlarda fiziksel engellilerin tekerlekli sandalyeleriyle rahatlıkla işlemlerini yapabilecekleri düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.
Kafeteryalarda, çeşitli binalarda ve noktalarda bulunan içine para atılarak birşeyler alınan çay, kahve, bisküvi makinelerinin düğmeleri Braille olarak da etiketlenmeli, böylece kişinin tek başına istediği ürünü alabilmesi veya fiyatını öğrenebilmesi sağlanmalıdır; düğmelerin fiziksel engelli bireylerin de kullanabilmesi için uygun yükseklikte olmasına da dikkate edilmelidir.
Kültürel ve sportif alanlarda da evrensel erişilebilirlik kurallarına uyulmalıdır.
Spor merkezlerinde engelli tuvaleti ve duşu mutlaka bulunmalıdır ve yüzme havuzu var ise fiziksel engelli öğrencinin de havuza girebilmesi ya da çeşitli spor aletlerini kullanabilmesi için gereken uyarlama yapılmalıdır.
Tiyatro ve sinema salonu gibi yerlerin girişinde, isteyen engellinin yerini bulması için personel yardımı olmalıdır. Kültürel noktalardaki duyuru, broşür gibi metinler isteyen engellilere farklı formatlarda sunulmalıdır. Gezi, tur, tatil organizasyonu gibi faaliyetlerden hiçbir biçimde engelli dışlanmamalıdır. Çeşitli erişilebilirlik sorunları varsa çözümlenmeye çalışılmalıdır.
Engelli kişilere karşı olan tutumları değiştirmenin en temel yollarından biri eğitimdir. İlgili kurumlar, küçük broşür ve el ilanları hazırlayarak değişik kesimleri bilgilendirebilir ve bilgilendirici eğitim seminerleri düzenleyebilirler."
Sonuç olarak; engellilerin karar mekanizmalarına dâhil edildiği, eşitliği sakatlayan ayrımcı uygulamaların olmadığı, izolasyona değil entegrasyona dayalı, erişilebilirlik standartlarının uygulandığı ve engellilerin birer birey olarak muamele gördüğü bir ortam sağlayarak sosyal yaralar iyileştirebilirsiniz.
Sorunları malzeme yapmadan çözümler üreterek sunmalarından dolayı gençleri kutluyorum. Şehir planlamacılarının ve eğitim kurumu yöneticilerinin bu önerileri dikkate almasını diliyorum.