Kelime dağarcığının gelişmesi kitap okumaktan geçer. Ancak yeterli olduğu da söylenemez. Bilinmeyen kelimelerin sözlüklerden araştırılması onların hafızadaki ömrünü uzatır, belki kalıcı hale de getirir. Başarılı yazarların, meşhur bilginlerin roman okur gibi sözlük okudukları bilinen bir durumdur. Keza sözlük kullanma ya da okuma yabancı dil öğrenmenin olmazsa olmazıdır. Meşhur bir gazeteci bir köşe yazısında, Londra’da İngilizce öğrenirken bir kaç sözlüğü hatmettiğini yazmıştı.
Kimileri işi daha da ileri götürür ve Kur’an ezberler gibi sözlük ezberler. Taşrada sivil ilmiye sınıfının önde gelen alimlerinden merhum Güveloğlu Ali Bayram Hoca sözlük ezberleyenlerdendi. Medrese eğitimi sırasında kendisinin iki ciltlik Ahter-i Kebîr’i ezberlediğini, din eğitimi alanlara aynı yöntemi tavsiye ettiğini söylerdi.
İstanbul Özel St. George Avusturya Lisesi’ni bitiren bir yakınımın kalın Almanca sözlüğünü görmüş ve hayretler içinde kalmıştım. Sözlükte neredeyse altı çizilmemiş kelime kalmamıştı. O kadar ki, farklı renkli kalemlerle kelimeler tekrar tekrar çizilmişti. Yan ve üst boşluklara oklar çekilerek notlar alınmış, bütün sayfalar adeta arı kovanına dönmüştü. Sözlük o kadar kullanılmış ki, sarı meşin kılıf düşmüş, kitabın sicimle bağlı olduğu sırt bezi iskelet gibi ortaya çıkmış, tüm köşeler rulo gibi kıvrılmış ve simsiyah olmuştu.
Öğrencilere sözlük kullanmanın, daha da ileri giderek roman okur gibi sözlük okumanın gerekliliğinden bahsederken yukarıda sıraladığım üç örneğe mutlaka atıfta bulunurum.
Kimi sözlükler kelimelerin karşılıklarını verdikten sonra onları cümle içinde de kullanır. Böylece hem kelimenin sözlük anlamı hem de şiir, ata sözü ve deyimlerdeki kullanımı verilmiş olur. Söz gelimi “rîz” kelimesinin muhtemel bütün anlamlarını Kamûs-i Türkî’den, şiirdeki kullanımını Kamûs-i Osmanî’den, “rîz”’in aslıda bir emir olduğunu Lügat-i Cûdi’den, “eşk-rîz”’de olduğu gibi daima birleşik halde bulunduğunu Lügat-i Nacîden öğreniriz. Bu örneğe göre aranılan kelimenin farklı kullanım biçimlerini öğrenmenin yolunun muhtelif sözlüklere bakmaktan geçtiği açıktır. Bu çerçevede sözlükler, birbirinin tekrarı olmaktan çok, her birinin göz ardı ettiği eksiklikleri tamamlayan, dile yeni giren sözcüklerin yanı sıra eski kelimelere yüklenen yeni anlamları karşılayan birer araç oldukları ileri sürülebilir.
Öte yandan tarihe mal olmuş bir olayı, kitaplarda zor bulabileceğimiz bir bilgiyi sözlüklerden öğrenmek mümkün. Bu meyanda “teberrük” kelimesini Kamûs-i Türkî’den araştıran bir okuyucu, lügat anlamlarının yanında sözcüğün tarihi bir olayla olan ilgisine de vâkıf olur. Buna göre İstanbul’u ikinci defa muhasara eden Muaviye ordusunun neferlerinden Halid b. Ebî Eyyûb el-Ensarî’nin savaşa katılma sebebi orduya uğur, şans ve bereket getirmesini sağlamaya yönelikti. Yoksa 90 yaşını aşkın Halid’in askeri tecrübesinden, güç ve yeteneğinden istifade etmek adına değildi.
Özetle sosyal medya araçları sayesinde okumanın göreceli olarak azalmaya yüz tuttuğu, buna karşın dinleme yoluyla öğrenmenin revaçta olmaya başladığı bir dönemde, sözlük okumalarının Türkçeyi korumaya hizmet edeceği kuvvetle muhtemeldir.
1 yorum
Konular mükemmel olduğu gibi site teması da içeriğe müthiş uyum sağlamış. Tebrikler