Her ne kadar bu makaleme “Sözüm Cerrahlara!” ad olmuşsa da, yine de tüm hekim meslektaşlarımın bu yazıyı dikkate alarak okumaları ve ona göre hareket etmeleri gerektiği inancındayım. Zira, suyun akışı, meslektaşlarımızı ve aklıselim sahibi insanları hayrete düşüren bazı düzenlemeler ve uygulamalar böyle devam ederse (ki öyle görünüyor!), bir müddet sonra onur kırıcı ve aşağılayıcı bu husus muhtemelen diğer doktorları da kapsayacak şekilde süreceğe benzemektedir.
Uzun bir süreden beri, beyin, omurilik ve sinir cerrahlarını (nöroşirürji uzmanlarını) çok yakından ilgilendiren, “Disk Hernisi Denetimi” kapsamında bir kontrol, denetim, inceleme ve sorgulama işlemi yürütülmektedir. Bir anlamda, bel fıtıklarında yapılan teşhis, tıbbi tedavi ve cerrahi girişimleri, gerek endikasyonları ve gerekse ameliyatları, yetkin olan veya olmayan birilerine sorgulatmakta, gereksiz ve uygunsuz olduklarına kanaat getirdikleri girişim ve yöntemleri reddetmekle birlikte, “Bir Nöroşirürji Kliniğini İdare Eder” ibaresinin yer aldığı ve altında Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Sosyal ve Yardım veya Sağlık Bakanlığının da imzası olan “Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahı Diploması”na sahip meslektaşlarımızı incitmekte, bazen de daha ağır inceleme ve tahkikatlara maruz bırakmaktadır.
Her meslek grubu içerisinde hatalı, hatta kasıtlı ve art niyetli kişilerin olabileceği düşüncesinden hareketle, “iğne-çuvaldız” münasebeti çerçevesinde, beyin cerrahı meslektaşlarımın dikkatini çekmek istiyorum.
Hiçbir nöroşirürjiyenin kötü niyetle endikasyon ve cerrahi müdahalede bulunamayacağını umut ve temenni ederek, çok daha dikkatli davranmalarını, hastalarını kendilerinin en yakını olarak görmelerini ve tedavi planlarını ona göre yapmalarını öneriyorum. Zira gidişat, hiç de iç açıcı gözükmemektedir.
Nitekim, bunun sadece bel fıtıklarına münhasır kalmayacağı, diğer girişimler için de uygulamaya konulacağının kokularını almaktayım. En basitinden, endikasyon ve kullanılacak spinal stabilizasyon sistemlerinin ve diğer nöroşirürjikal malzemelerin seçimi hususunda, bilerek ya da bilmeyerek, çeşitli mülahazalarla bazı meslektaşlarımızın ilmi-tıbbi kriterler dışına çıkarak hareket etmeleri, gerekliliği tartışılır ve su götürür alet ve edevatın tıbbi ve cerrahi girişim esnasında sarf edilmesi veya uygulanması, akıllarda karışıklığa sebebiyet vermektedir.
Bunun doğal sonucu olarak da, sadece beyin cerrahisinde değil, ameliyat malzemesi ve protez kullanımının söz konusu olduğu diğer cerrahi branşlarda ve sarf malzemelerinin yoğun olarak kullanıldığı kliniklerde de, maalesef “Bel Fıtıkları Denetimi!”ne benzer, rahatsız edici ve onur kırıcı uygulamalara maruz kalmak kaçınılmaz olacaktır.
Hatta hâlen çok ciddi boyutlarda olmasa da, biraz daha ileri giderek, bu tür denetim, inceleme ve soruşturmaların, tüm tıbbi branşları kapsayacağı, istenen tahlilden teşhis yöntemine, hastanede yatış süresinden kullanılan ilacın cinsine ve dozuna kadar uzanabileceğini ve hiç düşmanları yokmuş gibi, meslektaşlarımızın bundan da zarar görecekleri endişesini taşıyorum.
Bir bakarsın, beyin cerrahı kalp cerrahında, kalp cerrahı ürologda, jinekolog kardiyologda, oftalmolog ortopedistte kusur bulmak ile görevlendirilmiş… Doktor olmayanların görevlendirilmediğine şükredersin!
Bütün bu düşüncelerle, içlerindeki kini kusmak adına, pusuda fırsat kollayan hasis ve kıskanç kişilere de fırsat vermemek için bütün meslektaşlarımın çok daha dikkatli ve çok daha duyarlı olmalarını, tıbbi ve ilmi kriterlerden ayrılmamalarını temenni ederek, bir yeni rubaimizi paylaşalım.
KİM BU HİCRAN?
Nabzında binbir isyan, zikrin, cezben aheste,
Gergef gergef işlenmiş, udundan hüzzam beste,
Nakkaş maharetiyle, mısralarda müzeyyen,
Kim bu Hicran, müstetir, dilinde her nefeste?