Bu makalemde, velinimetimiz, olmazsa olmazlarımız, tıbbî-cerrahî tecrübe kazanmamızın yegâne vesileleri, medyum-u şükranlarımız, bedenlerini ve organlarını ellerimize teslim eden, her şeye rağmen vefada kusur etmeyen(!) hastalarımıza seslenmek istiyorum. Onlara çok mühim tavsiyelerde ve hatırlatmalarda bulunmak arzusundayım.
Nitekim, son zamanlarda, bazı Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz, kanundan çekinmez, insanlıktan ve ahlaktan nasibini almamışlar tarafından, öyle yanıltıcı reklamlar yapılıyor ki, şeytana bile rahmet okutur, pabucu ters giydirir ve “Ya Rabb! Bunlar varken beni neden yarattın!” dedirtircesine, sahtekârlıklara ve tuzaklara rastlamaktayız.
Bazı Televizyon ekranlarında, gazete ve diğer medya organlarında, “tuzu kuru” kapitalist düşünce sahiplerine ödedikleri para karşılığında, tıp fakültelerinin yanından geçmeyi bile hak edememiş, çiçekçi, otçu, taşçı, toprakçı, üfürükçü sahtekâr şarlatanlarca, bangır bangır her türlü hastalığı, “Allah’ın adını da su-i istiğmâl ederek” tedavi ettiklerini ilân etmekte, ilaçlarının(!) satışını yapmakta ve saf temiz insanları da kandırmakta, haksız ve haram kazanç elde etmektedirler. Maalesef, yetkili ve sorumlu hiç bir Allah’ın kulu da bunlara müdahale etmemekte ve hatta bu surette teşvik sayılabilecek bir tavır da sürdürmekteler(!). Bu sahtekarlara inanan bazı saf hastalar da, bazen verilen tıbbi tedavi programlarını aksatmakta, kesmekte ve kaçınılmaz sona doğru bîhaber koşmaktadır. Kendilerine, müstahsillerine bile faydası olmayan bu ürünleri kullanmak, bazen çok vahim sonuçlara sebep olmaktadır.
Aklınızı başınıza alın, hekim olmayan hiç kimsenin şifa niyetine sattığı ne bir ilacı-ürünü(!) alın, ne kullanın, ne de tavsiye edin! Vebali de çok büyüktür.
Bir de şu, “ücretsiz Check-up”çılar var. Bazıları öyle dalevera öyle düzenbazlıklar sergiliyorlar ki, şeytanın aklına bile gelmez. Her türlü iletişim aracını kullanarak, haksız yöntemlerle, ahlaksız yalanlarla, insanlara ulaşıp, bedava tetkik, Check-up yaptıklarını söyleyip, inandırmakta ve hiç bir şikayeti olmayan kişileri dahi hastahane(!) ya da, merkezlerine(!) getirtip, tuzaklarına düşürmektedirler. Üç kuruşluk tahlili, sözüm ona ücretsiz yapıp, arkasından “şu, şu… tetkik ve tahlillerin de yapılması gerek, çok mühim ve acil…!” diyerek, korkutmakta ve hasta olmayıp da, hasta ettikleri garibanları, hatta aklı başında bazı entellektüel geçinenleri(!) de kandırmakta ve soymaktadırlar.
Siz, siz olun, aklınızı başınıza toplayın!. “Bedava peynirin, sadece fare kapanında olduğunu” unutmayın! Bu sahtekâr kişi ve kuruluşlara inanmayın, itibar etmeyin!
Öyle önemli bir şikayetiniz yoksa, doktora, hastaneye zırt-pırt müracaatla, gidip kafanızı karıştırmayın. Belli durumlar haricinde, “gelmişken bir kontrolden geçeyim” havasında, Check-up yaptırmayın. Sihhatli iseniz, Doktordan ve hastaneden uzak durun ki, hakiki hastaların tetkik, tahlil, tedavi ve ameliyatları aksamasın. Hekimler gönül rahatlığı İle mesleklerini icra etsinler. Acil departmanlarını, yıllardan beri var olan kıytırık şikayetlerinizle meşgul etmeyin. Gündüz randevu alarak, aklı başında erdemli insanlar gibi polikliniklere müracaat edin. Doktorunuzu etki altına alarak, yönlendirmeyin, su-i istimal etmeyin. Edebinizle hareket edin, saygılı davranın, kötü söz söylemeyin, aklınızdan dahi buğz ve küfür etmeyin, ve adam gibi muayene olun. Hekimler sizin babanızın uşağı ya da kölesi değildir. Onlar da insan, onlar da işlerini yapıyorlar. Şüphesiz biz doktorların da kusurları vardır. Zaten, “Ah Bu Doktorlar!” isimli kitabımı bunun İçin yazmadım mı. Ama yine de siz hoşgörülü olun. Zira tedavinizi bizler yapıyoruz. Sitress içindeyiz, bize düşmanlık sergileniyor, kıskanılıyoruz. Aile düzenimizi bozuyorlar. Yoksa insanlıktan nasibini almamış mahlukların, meslektaşlarımıza saldırmalarını, hakaretlerini, yaralamalarını hatta öldürmelerini kabullenmek ne mümkün! O mahluklar, cesaretleri varsa, aynı tavrı ve haraketleri, gitsin diğer devlet memurlarına, polislere, savcılara, hâkimlere sergilesinler bakalım! Doktor sahipsiz, doktor kimsesiz… Oku babam oku!
Hürmette kusur edilen hekimin ilacı, samimiyetsiz olur. Samimiyetsizce yazılan ilaç da, ne kadar doğru ilaç olursa olsun, samimi bir yürekle yazılan ilaç gibi şifa vermez.
Bu da kulağınıza küpe olsun!
Dumanı üstünde bir rubâîmizle bitirelim.
BAYRAM ETSİN GÖZLERİM
Gözlerim yollarda kalmış, hasretinle özlerim.
Bunca yalvardım sana, kâfî değil mi sözlerim,
Sevdi bir kez geçmiyor bak asla Hicran’dan bu can,
Sevgilim aç göğsünü gel, bayram etsin gözlerim.
Vezni; Fâilâtün, Fâilâtün, Fâilâtün, Fâilün