Bundan tam üç yıl önce, 21 Mayıs 2012 tarihli Medimagazin’deki köşemde “Uzmanlığa Saygı” başlığı altında bir yazı kaleme almıştım ve bir taraftan bizim Dernek yöneticilerini ilgisiz davranmakla suçlarken, bir taraftan da Sağlık Bakanlığını göreve çağırmıştım. Okuyanlar belki hatırlayacaktır; eğer Sağlık Bakanlığı uzmanlık alanlarına sahip çıkıp sınırlarını tam olarak ortaya koymazsa sonucun kocaman bir kaos olacağını ve bu anarşinin enkazı altından kimsenin kalkamayacağını vurgulamıştım. Ama maalesef görüyorum ki, Sağlık Bakanlığı bu konuda duyarsız ve ilgisiz davranmayı tercih etmektedir.
Bu yargıya nereden vardığımı soracak olursanız; nihayet ellerinden gelen çabayı gösteren, fakat gidişatın iyi olmadığını biz üyelere duyurma inceliğini gösteren ve kendisine teşekkür edeceğim bir Dernek yönetim kurulu üyesi ve bir önceki başkan olan arkadaşımızın Sağlık Bakanlığındaki izlenimlerini aktardığı e-posta mesajından edindiğim intiba ile bu yargıya vardığımı ifade edeceğim.
Arkadaşım mesajında aynen şöyle diyor: “Sağlık Bakanlığı, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Tıbbi Laboratuvarlar Hizmetleri Daire Başkanlığı tarafından davet edildiğimiz, 14.05.2014 tarihinde Hangi moleküler testleri hangi uzmanlık dalları hangi algoritmalara göre nasıl yapmalı şeklinde daha öncekilerin benzeri şeklinde bir toplantı yapıldı.Toplantıya Daire Başkanı Uz. Dr. Ferzane Mercan Hanımefendi başkanlık yaptı ve SB’nin resmi davetleri üzerine Ben, Serdar Ceylaner ve Ahmet Yeşilyurt olarak üç kişi katıldık.Diğer 3 uzmanlık alanından da üçer temsilci katıldı (Patoloji, Mikrobiyoloji ve Biyokimya olarak). Tıbbi Genetik Dernek yönetimi dışındaki dernekler öncekilere benzer şekilde herhangi bir eğitim ya da sertifikasyon olmadan bazı testleri (bence büyük bir kısmını) yapmaları ve raporlamaları gerektiğini savunmaya çalıştılar. Biz de gerek yurt dışı gerekse yurt içinden örneklerle ve uygulamalarla çok yanlış bir yola gidilmeye çalışıldığını anlatmaya çalıştık. Bakanlık ise herhangi bir sertifikasyonu TUK’a soracağını ama zor olduğu düşüncesinde olduğunu ifade etti.”
Arkasından da, çığlık atar gibi bizlerden yardım isteyen ve o toplantıda Derneğimizi temsil eden bu arkadaşlarıma çok teşekkür ederken, bilim ve tüm dünyadaki uygulamalarla birlikte bizlerin de yanlarında olduğumuzu ifade etmek isterim. Artık bu çağda uzmanlıkların da alt birimlerinin uzmanlıkları çıktı ve Aristo devri geride kaldı. Örnek vermemi isterseniz, tibbi genetik uzmanlığının da dört alt uzmanlığı var ve bunlardan herhangi birini alan yalnızca o uzmanlığı yapabilmektedir.
Sözü edilen toplantıdaki diğer temsilcilerin ortaya sürdükleri ehliyetsiz uzmanlık yapma heveslerinin bilgisizlikten değil, ortamdaki kaostan yararlanma isteğinden kaynaklandığını sanıyorum. O dernek temsilcilerinin şunu ya da bunu istemeleri bir anlamda yadırganmayabilir, fakat Sağlık Bakanlığının konuya duyarsız kalması kabul edilebilir bir yaklaşım değildir.
Bu davranışlar sanki Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerini hatırlatıyor; önce isyanlarla yeni ülkeler kuruluyor, sonra da herkes bir parça toprak ya da imtiyaz koparma peşine düşüyor.
O zaman bu ülke sahipsiz değildi, şimdi de değil. Herkes haddini bilsin ve oturduğu yerde otursun. Aksi olursa, Sağlık Bakanlığı tüm uzmanlıkların birbiri içine girdiğini görecek ve o zaman işin içinden hiç çıkamayacaktır. Sağlık Bakanlığı iyi bir iş yapmak istiyorsa “board” ya da “yeterlik” uygulamasını getirsin ve sorunu çözsün. Kim hangi yeterliliği aldıysa onu uygulasın. On tane yeterlik aldıysa on dalda analiz de yapsın, rapor da imzalasın.
Bir sözüm de; üyelerimizden belirli yerlerde olanların da taşın altına elini koymalarının zamanı geldiği ve geçmekte olduğunu hatırlatmak şeklinde olacaktır.
Yeni bir konuda yeniden buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.