Aslında, daha önce de birçok kez, çeşitli özel sağlık kuruluşlarınca(!) telefonla aranarak, indirimli, promosyon ve hatta ücretsiz(!) sayılabilecek genel muayene ve tetkik-tahlil yaptırmam için davetler almıştım. Bu davetleri ciddiye almayarak, kimliğimi açıklayıp, teklişerini kibarca reddetmiştim.
Ancak, geçenlerde bir Şrmadan, güzel sesli ve nezaketli(!) bir hanımefendi beni cep telefonumdan aradı. Kim ve ne işle meşgul olduğumu öğrenme zahmetinde bulunmadan, Türkiye genelinde başlattıkları Sağlık Taraması Kampanyası(!) çerçevesinde, yüzde elli indirimli “check up” yaptırmamı öneriyordu. SGK’lı bir kişi olduğumu söyleyince de, bilaücret, meccani(!) tepeden tırnağa, tahlil, tetkik, BT, sintigraŞ, kanser taraması, tüm vücut MRG’si (ne demekse), her ne istersem, her türlü inceleme ve araştırmanın yapılacağını söylüyordu. Herhangi önemli bir şikâyetim olmadığını birkaç kez ısrarla ifade etmeme rağmen, beni ikna etmek için bunun ne kadar önemli olduğunu, hayat kurtarıcı bir melek edası ile adeta yalvarıyor ve beni bu sağlık taramasına razı etmeye çalışıyordu. Sonunda sabrım tükendi ve kendimi tanıtarak telefonu kapattım.
Şimdi, Allah aşkına, lütfen söyleyin. Hekim meslektaşlarımın yüzde kaçı, belli risk grupları hariç, hiçbir şikâyeti olmadan, periyodik olarak kendilerini, eşlerini, çocuklarını, anne ve babalarını genel sağlık taramasından, Şyakalı ve sosyete tabiri ile “check up”tan geçirmektedir! Kendimiz veya yakınlarımız için istemediğimiz tetkik, tahlil, tarama ve araştırma yöntemlerini başkaları için neden isteyebiliyoruz ya da istenmesine niçin alet olabiliyoruz? Para babalarının daha çok kazanabilmeleri için! Tıbbi kartelin sermayelerine sermayeler katabilmeleri için bu canhıraş gayret nedir? Herkesin olduğu gibi, hekim meslektaşlarımın da belli sahalarda belli oranlarda zaaşarı olabilir. Ama bu insani zaaşarı törpülememiz, terbiye etmemiz, ahlaki ve etik hudutlar içerisine sokmamız gerekmektedir.
En küçük şikâyet ve şüphe durumunda, hiçbir şeyi dikkate almadan, her türlü tetkik ve tahlilin yapılmasına aklı başında ve modern tıbbi ilimlerle mücehhez hiç kimsenin itirazı olamaz. İnsan ve sağlığı her türlü varlığın üstündedir ve ona yapılacak harcama hiçbir tasarrufu gerektirmez. Lakin hastadan gerektiği halde bir araştırma, tetkik ve tahlili istememek ne kadar tehlikeli ise bunların gereksiz olarak talep edilmesi de en az o kadar tehlikelidir.
“Check up” modasına uyup, sağlam ve sağlıklı insanları hasta sınıfına sokabilmek için yapılan sağlık taraması furyalarına destek vermemek, alet olmamak, getirdiği ekonomik yük bir yana, onurumuzu, şereŞmizi, haysiyetimizi korumamız için çok dikkatli olmamız gerekmektedir. “Kurt dumanlı havayı sever.” atasözünü unutmamak lazımdır. Bilerek ya da bilmeyerek, çeşitli uygulamalarla, düzenlemelerle, kanun, tüzük, yönetmelik ve genelgelerdeki açıkları çok iyi yakalayan ve menfaatleri doğrultusunda yorumlayarak kullanan ve “dumanlı hava” yaratan kişi, kurum ve kuruluşlara prim vermemeliyiz.
Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir incelemenin, başkasına da yapılmasını istememeliyiz. Haysiyet ve itibarımızın teminatı olan düşünce ve davranışlarımız, bizden sonraki mesleki kuşaklarımızın da meşalesi olacaktır.
Nisyan ile malul hafızamdaki rubaileri “check up”tan(!) geçirerek, sizler için onlardan, feryad-u Şgan eden birini seçtim. Birlikte okuyalım.
BESTELER VE SEN
Nefes Rast, gönlün Hicaz, saçların Anberfeşan.
Bakışların Mahurdur, gözlerin Şedaraban.
Söz Hüzzam, boy Nihavend, endam Sultan-i Yegah,
Kalbin Suz-i Dilara, gül yüzün Şevk-i Cihan.