Biz Ülkemizde Şubat’lara özel anlamlar yüklemeyi seviyoruz. Ben de oldum olası Şubat’ları sevemiyorum. Bana hep soğuk geliyor. Kış mevsiminin bıkkınlık dönemine rastlamasından oluyor herhalde. Nedense bizler de bu dönemi, daha da soğuk ve sevimsiz hale getirmede maharet sahibiyiz.
‘Ne alakası var bu giriş paragrafı ile tıbbın?’, denebilir. O zaman ben de sorayım: 1 Şubat’ta tıp fakültelerinde neler olacak bilen var mı? Hekimlerden bilen var mı? İdarecilerden bilen var mı? Diğer sağlık personelinden bilen var mı? Geçen gün hekim arkadaşların ellerinde matbu dilekçeler gördüm. Yeni yasal değişikliklerle ilgili dilekçeler. Dilekçeler yazılmış fakat hangi dilekçe ile başvurulacağı konusunda kafalar karışık. Bazıları hukukçulara tanışılarak yazılmış, bazıları meslek örgütü/uzmanlık dernekleri ile konuşularak hazırlanmış. Soruları özetleyeyim:
“Şubat öncesi başvuruda bulunmazsam kısmi statü hakkımı kaybeder miyim?”
“Şubat öncesi başvuruda bulunursam yeni kanunla gelen özlük haklarından yararlanabilir miyim?”
“Başvurumun idarece kabul edilmemesi ihtimali var mı?”
“Yeni başvuruda muayenehane fiziki mekanının nasıl olması istenecek”.
“Torba yasanın içine bu konuda ek madde eklenecek mi?”
Tüm bu soruların arasında bana göre favori yorum geldi: “1 Şubatta kısmi statü mü yoksa tam gün mü geliyor?”.
İşte kafalar bu kadar karışık bir şekilde sevimsiz -en azından benim sevemediğim- şubata yaklaşıyoruz. Olumlu taraftan bakarak yine de bazı adımların ivedilikle atılarak iyi bir noktaya gelebileceğimiz inancını taşıyorum. Öncelikli olarak, bütün süreçleri tamamlanmış bir yasal değişikliğin lehinde ya da aleyhinde savunma ya da yerme alışkanlığını bir yana bırakıp başarılı olması yönünde çıkartılması gereken ek mevzuat/yönetmelik ne varsa iyi niyetle ve yapıcı katkılarla çıkartılması sağlanmalıdır. Belirsizlikler net olarak giderilmelidir. Eğitim-öğretime olası olumsuz yansımalarını önleme konusunda sorumluluklarımız olduğu bilinciyle azami gayret içinde olmalıyız. Mevlana’nın ifade ettiği şu öz söz bize uyarı olsun: “Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına, ne mazeretin devası , ne de ilacın şifası deva getirmiş”.