Geçen hafta medyada yer alan haberlere göre, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’nde gözünden ameliyata alınan 3.5 yaşındaki çocuk hasta, anestezi hatasından öldü. “Hastaya azot ve oksijen yerine azot verildiği” iddia edildi. Aynı zamanda başhekim olan hastanedeki tek anestezi uzmanı “10 ameliyathane var. Her hastayla tek tek ilgilenemem. Çocuğa anestezi verildiğinde ben orada yoktum” ifadelerini kullandı. Baba, “Ameliyata temizlik işçisi girdiği yönünde duyumlar aldık. Sorumluları cezalandırılsın” dedi.
Tıbbi girişimlerle ilgili bu tür üzücü haberlere medyada sık rastlıyoruz. Öncelikle belirtmek gerekir ki, sağlık hizmetlerinde kusurlu bir davranış mazur görülemez. Çünkü, basit bir ihmal ve dikkatsizliğin bedeli çok ağır olabilir. Üstelik, çoğu zaman ortaya çıkan mağduriyetin telafisi de mümkün değildir. Ancak biz hekimler de, hata yapmayan insanlar değiliz. Hekimler de başkaları gibi unutabilirler, şaşırabilirler, karıştırabilirler. Üstelik hekimler çok yoğun bir iş yükü altındadırlar. Hastanelerde, poliklinik önlerinde hasta kuyruklarının; sabırsızlanan, aceleci hasta ve hasta yakınlarının baskısı altında kalan hekimin yanlışlık yapma potansiyeli, diğer meslek erbabına göre çok daha fazladır. Sağlık hizmetlerinin icrası sırasında ortaya çıkan hatalar, aslında sadece hekimlere ait değildir. Hemşire, ebe, sağlık teknisyeni, laborant ve eczacı olmak üzere hastaya ve tedavi sürecine müdahil olan herkes bir hataya sebep olabilir ve onların hatası da hekimin hatasıyla eşdeğer ciddiyette sorunlar oluşturur. Ancak, sağlık hizmetlerinin sunumunda hasta ve hasta yakınları için asıl muhatap hekim olmaktadır. Hizmetle ilgili olumlu veya olumsuz sonuçlar, genellikle hep hekime fatura edilir. Oysa, sağlık hizmetleri bir ekip işidir. Her kişi yapıp ettiklerinden birincil derecede sorumludur. Laborantın hastadan aldığı kanı, başka hastanın kanıyla karıştırarak sonuç vermesi durumunda, hekimin doğru karar vermesi mümkün müdür? Hemşirenin serviste hastanın reçetesini karıştırıp yanlış ilacı vermesi veya yanlış enjeksiyon uygulamasından hekim sorumlu tutulabilir mi? Bunlar, kendi alanlarında gerekli eğitimi almış, o işi doğru olarak yapabileceklerini diploma veya sertifika ile kanıtlamış ve yasalar önünde sorumluluk üstlenmeye ehil kişilerdir.
Hata oranını en aza indirmek için, kuşkusuz bir çok önlem alınabilir.. Bunların başında: eğitimli personel ile çalışmak gelmektedir. Yaptığı işin amacını, gerekçesini, yöntemini, muhtemel risklerini bilen, bu bilgiyi uygulamaya koyma becerisine sahip olduğunu diploma alarak kanıtlamış ve uygulama sırasında ortaya çıkabilecek, beklenmedik durumlarda neler yapabileceği konusunda hazırlıklı profesyonel bir eleman yerine, “çantadan yetişmiş” bir temizlik görevlisiyle çalışıyorsanız, her zaman başınız ağrıyabilir.
Sağlık alanında hata oluşumunu azaltmak için, sağlık kurumlarının fizik alt yapılarının, ekipman ve donanımlarının da kabul edilebilir standartlara getirilmesi gereklidir.
Demek istediğim şu ki, medyaya yansıyan bu tür üzücü olayların tek suçlusu, çoğu zaman ilk akla geldiği gibi olayda adı geçen hekim veya sağlık çalışanı değildir. Tıp hukukunda “malpraktis” adı verilen bu tür mesleki hatalar, kişisel kusurdan kaynaklanabileceği gibi hizmet kusuru da olabilir. Hizmet kusuru, hizmetin sunulmasıyla ilgili süreçlerde var olan eksiklik ve hatalardan kaynaklanan kusurlardır. Nitekim, yukarıdaki olayda adı geçen uzman hekimin savunması, bu kanıyı desteklemektedir.
Hekimler, yorulmayan, acıkmayan, susamayan, sinirlenmeyen; kendine, eşine, çocuklarına zaman ayırması gerekmeyen; dostlarıyla, arkadaşlarıyla birlikte olma ihtiyacı duymayan; tatil yapmayan, alış verişe, yürüyüşe çıkmayan; gece-gündüz, hafta içi-hafta sonu, mesaide-izinde demeden her çağrıya koşan; bir anda çok sayıda hastaya yetişen insan üstü varlıklar değillerdir.
Varsayalım ki, bir ildeki devlet hastanesinde tek anestezi uzmanısınız. Her gün, 10 adet ameliyathanede onlarca ameliyat yapılıyor. Hastaların bazısı hazırlıkta, bazıları ameliyathanede, diğer bazıları ise ayılma odasında sizin ilgi ve müdahalenizi bekliyor. Bunun dışında, hemen her gece veya hafta sonlarında da acil ameliyatlar çıkıyor. Hepsinden siz sorumlusunuz. Bunların kimi çocuk, kimi gebe, kimi kalp hastası, kimi epilepsili. Beklenmedik sorunlar, hazırlığa vakit bulunamadan apar topar anestezi verilenler de işin öbür tarafı. Hastanede yeteri sayıda eğitimli anestezi teknisyeni de yok. Ameliyathanede “çantadan yetişmiş” gördüğünü yapan, ama neyi niçin yaptığını ve beklenmedik bir durumda ne yapacağını bilemeyen personelle çalışmak zorundasınız. Tüm bu işleri yaparken, bir taraftan da ameliyathenedeki oksijen veya azot tüpünün basıncından, jeneratörün arızasından, kullanılan malzemenin sterilitesinden ve daha pek çok ayrıntıdan sorumlusunuz. Bazı geceler 1-2 saat uykuyla idare ediyorsunuz. Eşinizle, çocuklarınızla bir akşam yemeğini birlikte yemeyeli haftalar olmuş, aldığınız maaşla ay sonunu nasıl getireceğinizin, kredi kartı borçlarınızı nasıl ödeyeceğinizin hesabını yapıp duruyorsunuz.
Gelin bakalım, siz bu durumda sıfır hata ile çalışın. Bu beklenti insafla bağdaşır mı? Yaşanan bir acı olay karşısında, sizi bu koşullarda hizmet vermeğe mecbur kılan sistemin de suçu yok mudur? Tek suçlu hekim midir?