(Osmanlı’da İlk Beyaz Gelinlik)
Naime Sultan. Abdülhamid’in tahta çıkışından hemen sonra doğan kızıydı. Babası, bu nedenle kendine uğur getirdiğine inanır ve onu ayrı severdi. Naime düğününde, Saray geleneği olan, prenseslerin kırmızı elbise giymelerinin aksine, Avrupai olması için beyaz gelin kıyafeti giydiği için geleneğe aykırı olduğu gerekçesiyle hanedan üyelerince şiddetle eleştirildi. Osmanlı’da bu ilk defa oluyordu.
Yaptığı bu ilk evliliğinde işler yolunda gitmedi. Kocası, yine başka bir padişahın kızıyla Naime Sultan’ı aldattı. Hatta söylentilere göre ikisi bir olup Naime’yi öldürtmeye karar vermişlerdi. Olanları öğrenince Abdülhamid gereğini yaptı, evliliği sona erdirdi, rütbelerini söküp herifi sürgüne gönderdi.
Daha sonra ikinci bir evlilik yaptı. Kocası öldükten sonra maddi sıkıntı içine düştü. Prenses olarak başlayan yaşam çizgisi 1945’de, Arnavutluk, Tiran’da yoksulluk içinde bir sürgün hayatı yaşarken muhtemelen bir İtalyan/Alman bombardımanıyla son buldu.
Yanisi;
1. Kızıl Sultan mı, Ulu Hakan mı olduğu hala tartışılan (ben tartışmıyorum) ve kullandığı yönetsel yöntemleri hala konuşulan Sultan Abdülhamid’in, kızı için üzülen bir baba olduğu ise tartışmasızdır.
2. Benzer bir hikaye, kızı için kaygılanan başka bir baba olan Karl Marx için de söz konusudur. Akademisyen-doktor-yazar Taylan Kara “Düşüncenin Arka gürültüsü, Mırıldanmalar” kitabında bundan bahseder. K. Marx, kızının sevgilisine yazdığı mektupta, onu “kızıyla sık görüşmemesi, onu uzaktan sevmesi, şairane bir romantizme girmemesi ve doğru dürüst bir iş bulması” konusunda uyararak “Bu mektup ikimizin arasında sır olarak kalırsa çok memnun olurum” diyerek cümlelerini bitirir. Yazar Taylan Kara ise bu mektubu yayınladığı bölümün sonunda “İnsanların “insan yanı”ndan bize ne?… Tek tek “kusursuz insan” aramaktansa “sağlam insanlık durumları” aramak gerekir.” demektedir.
3. Salt iyi veya salt kötü insan yoktur ama “sağlam insanlık durumları” bizi bir araya getirmelidir.
4. Olaylar/durumları, zamanlarının bağlamını hesaba katmadan değerlendirmek düşünceyi geliştirmez.
5. Bir hikayenin nasıl başladığı, nasıl biteceğini öngörmez. Dileyelim ki tüm hikayeler iyi bitsin.
6. Tiran’a yol düşerse, Naime Sultan’ın mezarını ziyaret gerektir (ya da ziyaret için yol düşürmek).
Kısaca anladığım budur.
2 yorum
Babaların kızları konusundaki kaygılarını ifade eden iki gerçek sunum güzeldi.
Özellikle Yazar Taylan Kara’ya ait “Kusursuz insan aramaktansa, sağlam insanlık durumlar aramak gerekir” deyişini çok önemli buldum. Teşekkür ederim.
Değerlendirmeniz için ben teşekkür ederim. Taylan Kara, çok yakından takip ettiğim yazar, filozof bir meslektaşımızdır. Selamlar, saygılar.