Gün geçmiyor ki, kısa yoldan şöhret sahibi olmak isteyen birileri sansasyonel bir buluşla(!) ortaya çıkmasın. Polemik, bir meslektaşımızın “Ben anne sütü dışında çocuklara süt içirilmesini doğru bulmuyorum, çünkü süt en allerjik gıdadır. Çocukta başta astım olmak üzere pek çok allerjik ve kronik hastalığa sebep olabilir” demesiyle başladı. Yıllarını beslenme ve metabolizma eğitimine vermiş hocalar, haberi okuduklarında gözlerine inanamadılar. Doğumdan ölüme, yaşamın her döneminde temel besin kaynağı olan süt konusunda yeterli bilgileri olmasa bile kimilerinin çıkıp da medyada “ahkam kesmesi” gıda ve beslenme uzmanlarını kızdırdı.
Bu haberin daha mürekkebi kurumadan, başka bir hocamız “Kutu sütler ölü sütler” sloganıyla bayrağı devraldı ve “Kutu sütlerin bozulmadan uzun süre dayanabilmesi için geçirdiği işlemler sütü süt olmaktan çıkartıyor. Adeta faydasız ölü süt haline getiriyor” deyiverdi (1). Hocamız bununla da yetinmeyerek, “Anne-babalara, çocuklarına açık, güvenilir bir mandıra sütü bulup içirmelerini” öneriyor. Yani, hata üstüne hata yapıyor.
Peki sütle ilgili gerçekler nelerdir? Önce polemiği başlatan allerji sorununa değinelim. Çocukluk çağında görülebilen süt allerjisi çok nadir görülen bir durumdur ve rahatlıkla önlem alınabilir. Yanlış olan, bunu ciddi bir halk sağlığı sorunu gibi medyaya servis etmektir. Çünkü bu haberleri okuyan pek çok kişi sütten vazgeçebilmektedir. Halbuki biliyoruz ki, süt temel protein kaynağı olmasının yanı sıra, günlük kalsiyum, potasyum, fosfor, A, D ve B12 vitaminleri ile niasin gereksiniminin önemli bir kısmını karşılamaktadır. Bu kadar değerli ve kolayca ulaşılabilen bir besin maddesini kötüleyici beyanlar halk sağlığını da ciddi ölçüde tehdit etmektedir.
Gelelim “kutu sütü” ve “açık, güvenilir mandıra sütü” konusuna. Güvenilir dediğimiz bu açık sütün gerçekten güvenilir olduğunu nasıl anlayacağız? Mandıracının yüzüne bakarak mı? Sütün pek çok patojen mikroorganizma (Salmonella, tüberküloz, Listeria, Brucella vb.) ihtiva edebileceği bilinen bir gerçektir. Pastörize veya UHT sütten daha uygun bir başka içme sütü bulunmamaktadır. Bu yöntemler uygulandığında süt besin değerini kaybetmemekte ve “ölü süt” olmamaktadır. Kaynatılmış süt bu ürünlere alternatif olamaz.
Kanıta dayalı tıp ışığında olmayıp da tamamen bazı gözlemlere dayanan sansasyonel haberlerle belki bir süre gündemde kalabilirsiniz. Ama kalıcı bir şöhrete ulaşmak istiyorsanız, mesela sütün bugüne kadar hiç bilinmeyen bir yararını keşfedin. Belki Nobel’e bile aday olabilirsiniz.
(1) 22/2/2012 Mine Şenocaklı…Vatan Gazetesi