Bilindiği gibi bir çok diş hekimliği fakültesinde halen yürütülmekte olan protetik tedavilerin laboratuvar aşamaları, fakültelerin kendi istihdam ve fiziki koşullarının yetersizliği nedeniyle özel laboratuarlara yaptırılmaktadır. Bu bedeller fatura karşılığı hastanın kendisi tarafından karşılanmakta ve hasta, kurumundan tedavi masraflarının bir bölümünü daha sonra geri alabilmektedir. Üniversitelerin sunduğu sağlık hizmetinin bilimsellik çatısı altında kaliteli olması hastalarımızın en doğal beklentisidir. Varlık nedeninin bir sonucu olarak fakülteler, bu laboratuvarları kaliteli sağlık hizmeti sunabilecek eleman, teknik donanımı ve hijyenik ortamın varlığına göre incelemekte ve seçmektedir.
Yeni Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) gereğince yapılmak istenen; bürokratik işlemlerin sadeleştirilmesi ve hasta haklarının korunması hedefi, tarafımızdan da anlamlı bulunmaktadır. Ancak, üniversitelerin işleyişi gereği olan bilimsellik ve güncelliğin yansıtılamayacağı bir koşul dayatılmıştır. Bu Tebliğ’in çıkış noktası "Herkese eşit koşullarda ücretsiz sağlık hizmeti sunabilmek" gibi iyimser bir düşünce olsa da, ilgili yasanın Ek-7’de önerilen ücretlendirmeleri göz önüne alındığında bu durum çalışılan mevcut laboratuvarların ücretlerini oldukça düşürerek kaliteli ve yeterli üretim yapılmasını olanaksız hale getirmektedir. Bu durumda mahkûm edildiğimiz materyalle ihale usulüne göre teknik donanımı ve hijyenik koşulları uygun olmayan laboratuvarlara yönelerek hizmet alımına gidilmesi ve "en düşük fiyatı veren kalitesi yetersiz laboratuvar"dan yardım alınması olacaktır. Tebliğ’i hazırlayanların, halkımızın sağlığı ve hekimlerimizin emeğini küçümsemeyi amaçlamadığını düşünüyoruz. Aksi halde sonuç, ağız sağlığı hizmetinin kalitesinin düşmesi olacaktır.
Bu koşullarda, kaliteli ve yeterli protetik tedavi için fakültelerimize, bu işlemlerin tamamını yapabilecek laboratuvarlar kurma gereği ortaya çıkmaktadır. Oysa şu anda fakültelerimizde bu konuda yeterli araç-gereç var olsa bile bunları üretecek tekniker bulunamamaktadır ki bu koşul, ancak yüksek ücret gerektiren istihdam sağlanabilirse gerçekleşebilir.
Yeni SUT’ta düzenlenen işlemlerin sadeleştirilmesinin doğru adımlar olduğunu görerek, bu koşullar altında kalitesiz ağız sağlığı hizmetine yol açmayacak çözüme yönelik beklentilerimiz iki başlık altında toplanabilir:
1- Fiyatlandırmada kaliteli protetik sağaltuma olanak sağlayacak önlem alınması; fakültelerimizde hastaya bedelsiz tedavi yapılabilmesi için tedavi seçeneklerinin ve fiyatlarının gelişen teknik ve materyaller yönünden güncellenmesi ve ekonomik koşullar da göz önüne alınarak hekimlere yeterli hareket alanı sağlanması,
2- Aynı fiyat politikası kalsa bile hastaların bilgilendirilmesi ve onaylaması koşuluyla farklı tedavi seçenekleri sunulmasına izin verilmesi (günümüzdeki gibi).
Sonuç olarak, SUT’ta tanımlanan şekilde protetik tedavi seçenekleri ve fiyatlarının kontrol altına alınması, kısa vadede resmi kurumlara ödenen bedel açısından beklenen tasarrufu sağlayacağı için olumlu düşünülebilir. Ancak kalitesiz protetik restorasyonların hastalardaki etkileri nedeniyle tekrarlanma riski, üniversitenin ilgi alanında piyasa ve toplumla bağlarının azalmasına ve bu iş kolunda istihdamın ve üretim bilgi seviyesinin düşmesine yol açacaktır ki, bu da az bir bedel olmayacaktır.