Bu asrın başında insanlık, Covid-19 pandemisi ile sarsıldı. Bilim, teknoloji ve felsefede ezberler bozuldu. Din, dil, ırk, zengin, fakir gözetmeksizin tüm dünya vatandaşını tehdit eden bu virüs; aynı gemide olduğumuzu, birlik ve beraberlik içinde bilim ve teknoloji ışığında mücadele etmemiz gerektiği gerçeğini katlanarak artan ölümlerle bize acı bir şekilde öğretmeye devam ediyor.
İnsanlığın varoluşunu tehdit eden Covid-19 pandemisi, hastalıktan korunmada temizliğin ve el yıkamanın ne kadar önemli olduğunu yediden yetmişe herkese hatırlattı, öğretti.
Temiz olmayı; biyolojik, psikolojik ve sosyal anlamda bütüncül bir bakış açısıyla ele almak gerekir. Bu yazımda biyo-fiziksel temizlik ya da hijyenden söz edeceğim. Gelecek yazılarımda, psikolojik ve sosyal temiz olma yada hijyenden söz edeceğim.
Sağlık ve temizlik kavramı, tıpta ve hemşirelikte “hijyen” olarak kullanılır ve tanımlanır. Yunan ve Roma mitolojisinde Hygieia(Ὑγιεία), Tıp Tanrısı Asklepios’un kızıdır. Sağlık ve temizlik tanrıçasıdır. Babasının iyileştirme temalı mitolojik görevini Hygieia, koruma temalı olarak gerçekleştirmektedir (Sağlık tanrıçası Hygieia, Roma Dönemi, İzmir Arkeoloji Müzesinde görebilirsiniz)(www.Wikipedia).
Sağlıklı oluşta bedensel temiz oluş önemlidir. Deri kadar hücre, doku, organ ve sistemlerin sağlıklı işleyişinde kirden, patojenlerden, toksinlerden arınmış, nörohormonal aktivasyonu, elektrolit-sıvı alım ve atımı denge içinde olan, bütünlüğünü korumuş bir bedenden söz ederiz.
Eller, yaşamımızı yönetmede en önemli uzvumuzdur. Aynı zamanda mikroorganizmaların ağız, burun derimizden vücudumuza girmesi hastalık oluşturmasında en önemli taşıyıcıdır. Dolayısıyla el temizliği vücut temizliğinde en önde gelir.
Temizliğin en temel iki aracı vardır: Su ve sabun. Hayatın kaynağı ve bilinen bütün hayat formlarının vazgeçilmez öğesi olan su, yerkürenin yapısı ve canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir.
Sabun, alkali maddeler ile yağlarda bulunan asitlerin kimyasal reaksiyonu sonucu ortaya çıkan bir tuz bileşiğidir. Sabunun kişisel temizlik için kullanımı M.S. 200 yıllarında başlar. Fakirlik, pislik ve yobazlığın tavan yaptığı karanlık Ortaçağ’da kişisel temizliğe yönelik sabun kullanımı unutulur ve hastalıklar, salgınlar, ölümler Avrupa’yı sarar. 8.yy’da İtalya ve İspanya’da, 13.yy’da da Fransa ve İngiltere’de sabun tekrar kullanılmaya başlanır. Türkler 11.yy’a kadar sabun yerine sulardaki sodayı, çöven bitkisini ve kül gibi maddeleri kullanmıştır. 18.yy başlarında Antakya’da taş kazanlarda sabun yapıldığı bilinmektedir (https://theconversation.com/the-dirty-history-of-soap-136434).
Halk sağlığı çalışmalarında enfeksiyonları önleme ve Covid-19 pandemi krizinde virüsün yayılmasını önlemede el hijyeni ve el yıkama eğitimleri öncelikli tedbirler olmuştur. Sağlık profesyonellerinden “Ellerinizi sık sık ve en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkayın.” uyarıları her fırsatta yapılmıştır. Su ve (kalıp) sabunu kullanarak yapılan friksiyonlu (enerjik) el yıkamada sabunda bulunan sürfaktanlar, mikropları deriden arındırır. Su ise sabun kullanımının ardından kalan mikropları uzaklaştırıp derinin temizlenmesini sağlar
Sağlık kurumlarındaki enfeksiyon kontrol merkezlerinde sağlık personeli, hasta, hasta refakatçileri ve ziyaretçiler tarafından, eller yoluyla hastane enfeksiyonu etkenlerinin çapraz bulaşmasını engellemek için el temizliği ve eldiven kullanım önemsenir. Covid-19 pandemi krizinde, sağlık kurumlarında enfeksiyon kontrol önlemleri güncellenerek yayınlanmıştır.
Normalleşmeye geçişin yapılmaya çalışıldığı, dolayısıyla kreşlerin, lokantaların, kahvehanelerin, otellerin açılmaya başlandığı şu günlerde, hijyen tedbirleri ile ilgili birçok düzenleme ilgililerce sık sık duyurulmaktadır.
Hijyen tedbirlerini yerine getirecek çalışanlara, özellikle el hijyeni, maske kullanmanın ve çevre hijyeninin ne denli önemli olduğunu ve “mış gibi ” yapılmaması gerektiğini iki çalışma sonuçları ile vurgulayacak olursak; yapılan bir çalışmada ellerde 100-1.000 adet/cm², burun ifrazatında 10 milyon adet /gram, tükürükte 100 milyon adet/gram ve dışkıda ise 1 milyar adet/gram mikro organizmaya rastlanmıştır. Yapılan bir diğer çalışmada ise; insanların %32’sinin tuvalet sonrası ellerini yıkamadığı, ayaküstü yemek yenilen yerlerde insanların %47’sinin ellerini yıkamadığı, ellerini yıkayanların %58’sinin sadece su kullandığı, ellerini su-sabunla yıkayanların ortalama el yıkama sürelerinin ise 10.7 sn olduğu belirlenmiştir (www.ipsos.com). Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu tarafından sunulan Covid-19 bulaşı ve ölüm istatistikleri, toplumda ellerin sabunla sık sık yıkanması alışkanlığını geliştirdiği gözlemlenmektedir.
Sözün özü; suya sabuna neden dokunmamız gerektiği bilgi ve bilinciyle, kötü hijyen alışkanlıklarımızda davranış değişikliğine giderek, bu ve buna benzer illetle başa çıkmada önemli bir adım atmış olacağız.