Günümüz iletişim çağı. İnternet, bilgisayar çoğumuzun elinden gün boyu düşmüyor. Bilgilerin çoğu kitaplar, dergiler, gazeteler, basılı materyal olarak ne varsa internet kanalıyla bilgisayarlara yüklenmiş durumda. Hastanelerde hasta dosyaları yerine doktorlar, hemşireler artık bilgisayarlara yazıyorlar. İstenilen tetkikler, sonuçları anında önünüzdeki ya da elinizdeki tabletten görünüyor. Bir tetkik randevusu almak için gidip sırada beklemenize bile gerek yok. Muayeneyi yapan doktorunuz, o randevuyu sizin adınıza alıveriyor. Tetkik öncesinde neleri yapmanız ya da neleri yapmamanız isteniyorsa sizin mail adresinize oradan bildiriyorlar. Ben duymamışım, yanlış anlamışım gibi mazeretlere sığınmak bundan böyle mümkün olmuyor.
Eskiden, konsültasyonlar ve alınacak randevular için görevlinin eline formlar tutuşturulur, onlar da kapı baca dolaşarak sizin adınıza işleri takip ederlerdi. Bizim asistanlığımız süresince önlük ceplerimizde, bir akıl defteri olurdu. Sıkıştığımızda hemen oraya bakardık. Daha sonra cep kitapları çıktı. Önlük ceplerimize onlar da girdiler. Devlet hastanelerindeki nöbetçi doktor odalarında, ilginç tıp kitapları olurdu. Nöbetlerde başımız sıkıştığında onlara başvururduk. Akrep yılan sokmalarında, zehirlenmelerde yapılacaklardan tutun da, üç aylık bebeğin ateşinin yükselmesinde, bir kalp krizinin yönetiminde yapılacakları, her türden acil olayları o kitaplarda bulabilirdiniz.
Şimdilerde sıkıştığınızda, aradığınız bilgiler elinizin altındaki tabletlerde bulunuyor. Doktorlar, hastalarının adını sorsanız hatırlamasalar da, oda numarası ya da tanısını söyleseniz hemen şıp diye hatırlıyorlar. Beğenseniz de, beğenmesiniz de, cepte steteskop, elde akıllı telefon ve tabletle dolaşan doktorlarımız var artık. Modern tıbbın gelişimi böyle.
Google amcaya sorar gibi ona da sorarsınız. Hasta 40 yaşında, kilosu, boyu, tüm semptomlarını yazarsınız hemen önünüze yapılacaklar listesi çıkar, tetkik sonuçlarına göre olası tanıları yine tabletten öğrenirsiniz.
Nelson, Cecil, Harrison, Schwartz, Speroff, on binlerce sayfalık kitaplar artık elinizde tuttuğunuz tabletinizde.
Genç meslektaşlarımızın işleri bir bakıma kolaylaşmış durumda. Özellikle acil karar verilmesi gereken durumlarda tabletler, çoğunlukla hayat da kurtarıcı oluyor.
Kitapları, periyodik dergileri takip etmek için kütüphanelere gitmenize bile gerek kalmadı. Abone olduysanız ya da kütüphaneniz abone olduysa, onlar da elinizin altındaki bilgisayarlarda. Hocası asistanına internetten direktif veriyor. Yanına çağırmasına bile gerek olmuyor. Asistanı verilen görevi yaptığını yine internetten bildiriyor. Her şey ortada. Kaytarmak, yalan söylemek, yapmadığını yapmış gibi göstermek bu devirde çok zor gibi.
Hastanelerin her köşesinde, hatta ameliyathanelerde bile kameralar var. Kim nerede, kiminle konuşuyor, kim kaytarıyor. Hastasına yeterli zamanı ayırmayan, kırıcı, hakaret edici veya uygunsuz davranan, hasta yakınından şiddet gören sağlıkçı, artık ne varsa anında ortaya çıkıyor.
Bunları, birer başlangıç olarak kabul edelim. Bekleyelim bakalım, ilerideki beş on yılda kim bilir neler çıkacak. Da Vinci robotunu çoklarımız kullanıyor bile. Bazılarımızın evinde, robot temizlikçiler çalışıyor. Robot hemşireler, robot doktorlar, robot sağlıkçılar, yakın gelecekte, neler çıkacak neler. Laboratuvar tetkikleri için autoanalyzer cihazları çıkalı, şunun şurasında kaç yıl oluyor? Üç günde çıkan tetkikler, bir, iki saatte önünüzde.
Aranızda şu bölüme olmaz, bu bölümde asla olmaz, olamaz diyenlerimiz mutlaka olacaktır. Olur arkadaşlar. Bir örnek vereyim. Patolojide, radyolojide olmaz derler. O da olur. hangisi patolojiktir, hangisi normaldir, tüm verileri önceden bilgisayara yüklerler. Siz daha henüz bakmadan, robot bilgisayar kısa sürede sahalarda dolaşır. Patolojik bulduklarını işaretleyip, not alarak önünüze koyuverir. Günde şu kadar vakaya bakabilen meslektaşımın performansı, robot sayesinde birden olağanüstü bir hız kazanıp artıverir. Belki şimdiden yapmışlardır.
İlgilenenlere Netflix’te ‘New Amsterdam’ dizisini izlemelerini öneririm. Ben bu yazımda çok hızlı gittim galiba. En iyisi biraz yavaşlamak. Hiç kuşkunuz olmasın ileride bütün bu gelişmeleri, bu cihazları, bu yazılımları, o çalışan gelişmiş ülkeler, her yeni üretimde olduğu gibi allayıp pullayıp, hem kendilerine hem de çalışmayan, üretmeyen ülkelere satarlar.
2 yorum
Ben bu gelişimleri çok sevinerek takip ediyorum tek fark biz hastalarla daha yakın ilişki kurardık hem hastamız hem dostumuz olurdu onlar ama ilerleme güzel.Bu arada New amsterdam ilk sezondan beri favori dizilerimden.
Gelişen teknoloji ile sağlıkta devrim yapılmış olsa da aslında beraberinde birçok problem ortaya çıkmıştır. En önemlisi hekim hasta arasındaki iletişimin etkilenmesidir. Aynı teknolojiden yararlanan hastalar şikayetlerini internet ortamında paylaşmakta, kendi teşhislerini koyarak hekime müracaat etmektedirler. Hekimi internetten öğrendiği bilgilere göre sorgulamakta, kafasındaki bilgiler ile cevaplar uyuşmadığında hekim hasta arasında güven duymama durumu oluşmaktadır. İnternetten normal doğumu veya sezaryen ameliyatını izleyen hastalar, zaten var olan doğum korkularını zirveye taşımaktadırlar. Teknoloji ile birlikte hastalar hekimin her sözünü sorgular hale gelmiştir. Tahlilin niçin istendiğini, kontrole niçin geleceğini, internetteki gebelik haftası ile ultrason ölçülerinin uyuşmadığını…. Sonuçta ilerleyen teknoloji hekimlerin işlerini kolaylaştırmış gibi görünsede pratikte sürekli itiraz eden ve hekimden beklentileri en üst seviyede olan bir hasta popülasyonunun oluşmasına yol açmıştır. Sürekli sağlıkçılara yönelik saldırıların ve şikayetlerin artmasının temel nedeni ilerleyen teknolojinin yanlış kullanılmasıdır.
Kaleminize sağlık hocam.
Saygılar sunarım…