İnsan duygusal bir varlıktır. Duygularıyla hareket eder. Birisiyle ya da birileriyle problem yaşadığında ya kendini suçlar ya karşı tarafı suçlar. Karşı tarafla ve onun bağlı bulunduğu değerlere tepki olarak kafasında bir yargı oluşturur ve ona benzeyenlere hep aynı muameleyi yapmaya başlar. Yani davranışlarını belirleyen duyguları olur. Duygusal davranmak hata yaptırır. Görmemiz gerekeni göremeyiz. Kendimizi bir arabaya benzetirsek bilgimiz ve irademiz arabanın direksiyonu, aklımız ve mantığımız arabanın freni, duygularımız ise arabanın gaza basan tarafıdır. Duygularımız gaz pedalını sonuna kadar köklediğinde aklımızın, bilgimizin ve irademizin bizi doğru yolda tutacak gücü yoktur. Bu nedenle önemli kararlar vereceğimizde kendimize biraz zaman tanıyıp bilgi, deneyim ve tecrübe sahibi birileriyle konuyu görüşmenin yararı vardır.
İstişare etmek danışmak, başkalarının görüşlerinden yararlanmaktır. Pisagor’un dediği gibi; olgun bir insan talihin telaşlı arabasını değil, tecrübenin bastonunu tercih eder. Böyle davranan insanlar duygularının seline kapılıp ani tepkiler vermezler. İstişare edenler ve eleştiriye açık olanlar hata yapma ihtimali en zayıf insanlardır. Bu nedenle istişare eden pişman olmaz.
İstişarenin konusu ve kiminle yapılacağı önemlidir. İnsan doğasına ve ahlaka uygun olmayan konular ile fıtri yasalar tartışma ve danışma konusu yapılamaz. Bir başkasına nasıl zarar vereceğiniz konusunda istişare edemezsiniz. Çünkü bu duygusal davranışın ta kendisi olacaktır. Örneğin adaletli davranmak fıtri bir yasadır. İnsanlar sadece adaletin nasıl uygulanacağı konusunu tartışabilirler. Bu nedenle istişarede önce niyet doğru olacak, doğru işlerde bir araya gelinecek ve doğruları hâkim kılmak için istişare edilecektir. İstişare yapılacak kimsenin niteliği çok önemlidir. Özellikle devlet işlerinde ve ortada herkesin iştahını kabartan bir pastanın varlığı durumlarında kesinlikle ve kesinlikle bağlı bulunduğu değerlerini, kendi çıkar ve menfaatlerinden üstün tutan kimseler danışman olarak seçilmelidir. Konunun uzmanı akıllı kişilerle (akil adamlarla) istişare edilmeli ve eğer mümkünse Nasrettin hocanın tabiriyle damdan düşenler bulup getirilmelidir.
Özetlersek istişare ortak akıldan yararlanma yöntemidir ve istişare eden pişman olmaz. Konfüçyüs’ün şöyle bir sözü vardır; bir insanın akıllı davranabilmesinin üç yolu vardır. İyice düşünürsün ve diğer insanların akıl ve tecrübelerinden yararlanırsın ki doğru olan budur. Üçüncüsü (duygularınla hareket eder) bizzat kendin tecrübe edersin. Ama bu çok acı verici olabilir.
İnsan hayatında birçok önemli problemi çözmekle karşı karşıya kalabilir. Bu problemlerin çoğu halk tabiriyle iş, aş ve eş konusundadır. Örneğin insan kendisine bir eş aradığında fiziki çekim ön planda olacaktır. Evlilikte duygular önemlidir. Ama sadece duygularımıza bağlı kararlar vermemiz yanlış olacaktır. Güzelliği hoşumuza giden birisiyle bir süre yaşadığımız zaman alışırız ve beraberliğin devamını sağlayan değerler ön plana çıkmaya başlar. Uyumsuzluk yaşamaya başladığınızda ise ben neden buradayım deme ihtimaliniz çoktur. Bu nedenle düzeni ve yapısı ailenize benzeyen güzel birisiyle hayatınızı birleştirmenizdir. Bunun için o kişiyi aile ortamında tanımanız ve aile büyüklerinin görüşlerine başvurmanız son derece önemlidir.
İstişare aile hayatında da önemlidir. Ailede alınan kararlar tüm aileyi ilgilendirecektir. Bu nedenle önemli konularda eşimizin ve çocuklarımızın fikirlerine başvurmalıyız. Onlarla istişare etmek onlara değer verdiğimizi gösterir. Gözlemlerim eşine danışmadan alışveriş edenlerin, eve misafir davet edenlerin ve emrivaki yapmayı alışkanlık haline getirenlerin ciddi manada huzursuzluğa neden oldukları yönündedir. Ailede küçük büyük herkesle istişare edilirse herkes istişare etmeyi öğrenir. Bunun bir başka faydası, istişare ettiğiniz kişinin önemli konularda sizin fikrinizi almadan karar vermeyeceğidir. Bu durum ailede istikrarı koruyacak, sevgi ve saygı ortamı oluşturacaktır. Hazreti Ali’nin çocuklarımızla 7 yaşına kadar oynamamız, 15 yaşına kadar arkadaş olmamız ve 15 yaşından sonra (onları büyük kabul ederek) istişare etmemiz konusunda güzel bir önerisi vardır. Türk Cumhuriyetlerinin birinde, geniş bir ailenin kültürel yapısını anlatan bir belgesel izlemiştim. Bütün aile bir araya toplanmış yeni doğacak çocuğun adı konusunda görüşme yapıyorlardı. Yapılan kura sonucunda 12 yaşındaki bir kız çocuğunun teklifi kabul edildi. Kız çocuğunun yüzünde gördüğüm gülümsemeyi hala unutamıyorum.
İstişare, iş ve siyaset hayatında kurumsal hale getirilmelidir. Aslında birçok iş yerinde ve yönetimle ilgili yerlerde istişare mekanizmaları vardır. Bu mekanizmalar doğru işletildiği takdirde hatalı adımların atılması mümkün değildir. Bu nedenle istişare mekanizmalarında kişisel (yani duygusal) hareket etmeyeceğinden emin olduğumuz kimselerin bulunması son derece önemlidir. Kendini, kendi ailesini, kendi bağlı olduğu kliğini veya çıkar gruplarını ön plana çıkaran kişilerle istişare edilemez. Siyasi ve sosyal hesapların ön plana taşındığı kurumlarda sağlıklı işleyen bir istişareden söz edilemeyeceği açıktır.
Bir de tersine istişare kuralından bahsederler. Düşmanınla istişare et ki onun neden düşmanın olduğu ortaya çıksın, derler. Osmanlı’nın son döneminde bir sadrazamın yabancı elçilik mensuplarını çağırıp onların görüşlerini öğrendikten sonra devletin resmi politikalarını belirlediğinden bahsedilir. Bu tür istişare mekanizmasının hayatımızı olumsuz etkileme ihtimali olan insanların kötü niyetlerini tespiti ve tedbir alınması açısından faydalı olabilir diye düşünüyorum.
Sonuç olarak, bir sorunu çözmek için en güzel yol başkalarının fikrini almaktır. Yeni hedefler belirlemek, ortamı ıslah etmek, doğru şeyler üretebilmek için ortak aklı harekete geçirmek akıllıca bir yöntemdir. Eşimizle, işimizle, çocuklarımızla sorun yaşadığımızda, nasıl davranacağımız konusunda istişare bize çözüm yolunu gösterebilir. O nedenle, danışan dağı aşmış, danışmayan düz ovada yolunu şaşırmış, derler.