Ve işte beklenen oldu. Tam gün yasası Meclisten çıktı…
Benim de öyle "Bu haliyle karşıyım" falan değil, "Tamamına karşıyım!" dediğim Yasa Meclisten geçti. Daha sonra nasıl seyreder bilemem
Cumhurbaşkanı, CHP ne yapar, mesele "mahkeme"ye taşınır mı bilemem
Sonuç olarak hekimlerin önemli bir kazanımı olan "kısmi zamanlı çalışma" tarihe karışacakmış gibi duruyor
Oysa esasen bir "beyaz yakalı" işi olan hekimlik, bir "bilgi mesleği"dir ve bilgi birkaç ayrı yerde sunulabilir ve kıymet kazanabilir
Ama işte bu durum bitti
Türk Tabipler Birliği (TBB)’nin yürüttüğü muhalefet ve bazı başka muhalefet kanallarının da yaklaşımı Hükümetin tutumunu değiştirmedi ve Yasa maalesef Meclisten geçti. şüphesiz bu duruma katkı sağlayan çok fazla sayıda etmen vardır
Ben bunların üzerinde durmayacağım. Bununla birlikte önemli etmenlerden biri olduğunu düşündüğüm şey üzerinde biraz durmak ve TBB neden gerçekten "Hekimlerin Birliği" gibi çalışamadığına değinmek istiyorum;
Ben tıp fakültesini bitirdiğim 1991 yılından bu yana başlangıçta herhangi bir zaruret olmadığı halde "devamlı surette" tabip odası üyesiyim. Bunu hem bir hak hem de bir görev olarak görüyorum. Bu bizim meslek örgütümüz. Onun nasıl çalıştığı hususu hepimizi bağlar
Hükümetle ve kurumlar ile TTB ve odaların nasıl temas kurduğu hususunu kendi yayınlarından ve basından takip edebiliyorum… Maksadım uzum yemek, bağcıyı dövmek değil. Meslek örgütümüzün ve örgütlülüğümüzün artması ve işlevsel olması ölçüsünde daha iyi ve nitelikli işler üretme ve bunlarla var olma şansımız olacaktır.
Mesele mesleki örgütlerde olanların siyasi bir görüşe sahip olması değil, bu en tabii bir anayasal haktır. Meslek örgütlerinin mensuplarını ve üzerinde çalıştıkları mesleği yüceltme ve geliştirme, verimliliğini artırma gibi hedefleri olmalıdır
1-TTB "işleri düzeltmek ve geliştirmek" yerine "gündelik sıradan siyasetle" meşgul olmaktadır
2-Bir derneğin veya odanın veya birliğin üyelerinin tamamı bir siyasi görüşten de mürekkep olabilir, bu durum dahi o örgütü "belli bir ideolojinin penceresinden" bakarak yönetme ve hareket ettirmenin meşru gerekçesi olamaz
3-şimdi ne zaman tabip odalarının veya TTB’nin açıklamalarına baksak "neoliberal politikaların vs. vs. diye başlayan "sağlık haktır, satılamaz vs." diye devam eden metinler/konuşmalar ile karşılaşıyoruz
Ben de benzer düşüncelere sahibim, ben de "sosyal devlet"e inanıyorum. Bununla birlikte meslek örgütünün sürekli "siyasi metinler kaleme alıp", yürüyüşler yaparak mücadele yürütmesi gittikçe bende, inatçı ama netice alamayan kendini meslektaşlarına bile anlatma derdi olmayan bir "siyasal örgüt", "kapalı bir grup", "siyasal cemaat" "dışa kapalı bir yapı" hissiyatı uyandırıyor
4-TTB ve benzeri yapılar meslektaşlarının hakkını arama yerine sosyalizmin vs. sözcülüğüne soyunmuş gibi
Sosyalist, komünist vs. olmak en tabii haktır, Sağlık politikalarının bunlara göre şekillenmesini istemek de mümkündür. Meslek örgütünün bu ideolojilerin sözcülüğünü yapması ise daha farklı bir konu. Bende bıraktığı izlenimi söylüyorum; gerçek farklı olabilir: Sanki geniş toplumsal kesimlere doğrudan siyaset ile ulaşamayan belli bir ideoloji mensupları, her bir "örgüt parçası" üstünden "iktidar" arayışı içindeler
5-Hükümetler vatandaşın seçtiği meşru kuvvetlerdir
Gayrı meşru işler yaparlarsa "halk sandıkta icabına bakar."
6-Meslek örgütü "işi gücü bırakıp/salt muhalefet" etme işini siyasi partilere vs. bıraksın. Modern/postmodern zamanlarda STO’lerin rolünü bilmiyor değilim, bununla birlikte bu rolün sadece muhalefet etmekten ibaret olmaması gerektiği kanaatindeyim
7-TBB somut öneriler getirmek yerine sürekli eleştiren, kendi içindeki "iktidarı kaybetmemek için" sürekli kavga üreten, meslektaşlarının önemli bir kısmını dışlayan, kendi gibi düşünmeyenler varsa onları "Hükümet yanlısı" olmakla suçlayan bir söyleme sahip
Kaldı ki tabiplerin önemli bir kısmı "Hükümet yanlısı" da olabilir, nihayetinde vatandaşın yüzde 47 miydi yezed 40 mıydı desteğini almış bir Hükümet, tabiplerin de herhalde önemli bir kısmının oyunu almıştır
8-TBB’ye göre "hükümetler bizi bölmeye çalışmaktadırlar" vs. Bu da yine bu kurumun toplumsal meselelerde kendini ve diğer "meşru kuvvetleri" nasıl algıladığına dair önemli ipuçları veriyor. Yani ortada yoğun bir siyasi gerilim vardır ve gerilimi çözmek, üretkenliğe dönüştürmek yerine kendini de mensuplarını da germekte olan bir örgüt vardır
9-Genelde TBB yukarıda da söz ettiğim "ağır siyasi ve sekter bir dilin" etkisi altında "biz/onlar" ayrımı üzerinde yürümektedir
10-TTB yıllardır savunduğu "tam gün" ile bu "tam gün yasası" arasındaki farkı anlamakta ve anlatmakta yetersiz kalmış, muhataplarını "şaşırtmıştır." "Mesaj" anlaşılmamamıştır
Tüm bu faktörler TTB’nin Sağlık Bakanlığı ve Hükümetin çıkarmaya çalıştığı ve maalesef "başardığı" "tam gün yasası" karşısında da meslektaşlarının tam desteğini alabilmesine ve etkin mücadele yürütmesine engel olmuştur
şüphesiz Hükümetin niyetleri, Sağlık Bakanlığının motivasyonları vs. diğer önemli etmenlerdir. Biz burada meslek örgütümüzü inceledik