Tam gün yasası ile ilgili son günlerde yapılan tartışmalarda daha ziyade hasta hizmetleri ve hekim özlük hakları ön plana geçmektedir. Aslında önemle tartışılması gereken konulardan biri de bu uygulamanın tıp fakültelerini kapsayıp kapsamayacağı ve kapsaması durumunda olası yansımalarıdır.
Bilindiği gibi tıp fakültelerindeki hekim öğretim üyelerinin üç ana görevleri mevcuttur: eğitim ve öğretim, akademik faaliyetler ve hasta hizmetleri. Akademik personelin ücretlerinin düşmesi ile birlikte buna parallel olarak tıp fakültesindeki öğretim üyelerinin hastane ve hasta hizmetlerine ayırdıkları zaman doğal olarak artmakta, bunun yanında akademik faaliyetler ve eğitim-öğretime ayrılan zaman azalmaktadır. Öğretim üyesi eksikliği yaşanan fakültelerde bu yönlenme eğitimi ciddi şekilde olumsuz etkilemektedir. Özellikle de staj dönemindeki öğrenciler bu durumdan etkilenmektedir. Maalesef ekonomik zorluklar yaşayan öğretim üyelerinin bu yönelimini köklü değişimler yapmadan düzeltmek mümkün değildir. Akademik faaliyetlerde de özellikle akademik yükseltmelerin gerektirdiği şartlar sağlandıktan ve profesör kadrosu alındıktan sonra gerileme olmaktadır. Kısmi statü uygulamasının, öğretim üyelerini ekonomik açıdan rahatlatmakla birlikte yukarıda ifade ettiğimiz akademik ve eğitim faaliyetlerini olumsuz yönde etkilemekte olduğu da açıktır. Tam gün yasasının tartışıldığı bu dönemde eğer tıp fakültelerindeki öğretim üyelerinin mevcut durumları göz ardı edilir ve genel düzenleme içinde özel bir konum olarak ele alınmazsa kısmi statüde yaşanan olumsuz etkilenmelerin önlenmesi mümkün olmaz. Bu bağlamda ne yapılabilir:
1. Tıp fakülteleri öğretim üyeleri de bu kapsam içinde düşünülerek fakülte içinde kısmi -tam gün statüde öğretim üyesi ayırımı kaldırılmış olur.
2. Akademik faaliyetler ve eğitim –öğretim faaliyetlerine eğilimi arttırımda teşvik edici önlemler (ders ücretlerinin, yayın ve proje desteklerinin artırılması) alınmalıdır.
3. Mevcut bilgi birikimini başka kurumlarda kullanmayı (kamu ve özel sectorde) kolaylaştıracak konsültasyon sisteminin geliştirilmesi ve bunun uygun oranlarda ücretlendirilmesi sağlanmalıdır.
4. Öğretim üyesi faaliyetlerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesinde iyileştirici düzenlemeler yapılmalıdır.
5. Üniversite hastaneleri ile Sağlık Bakanlığına bağlı eğitim araştırma hastanelerindeki hekimlerin hasta hizmetine bağlı gelirlerinde üniversiteler aleyhine olan bariz farklılık, eşitlik ilkesine aykırı olmanın ötesinde kurumlararası ilişki ve buna bağlı işbirliğini zedelemektedir. Ayrıca üniversitelerde öğretim üyesi düzeyinde elemanların üniversiteden ayrılışları artırmaktadır. Tam gün yasası ile ilgili düzenlemelerde bu dikkate alınmalıdır.
Bu önlemler ile tıp fakültesi öğretim üyelerinin akademik faaliyetler ve eğitim-öğretime yönelimleri büyük oranda sağlanmış olur. Lisans ve lisansüsü düzey eğitiminin verildiği tıp fakültelerinden daha iyi yetişmiş hekim mezun etmek ve dolayısıyla bu hekimlerin daha iyi hizmet vermeleri mümkün olacaktır. Bu ve benzeri önlemler alınmadan sadece hasta hizmeti odaklı bir düşünce ürünü tam gün yasası, zaten zor şartlarda olan tıp fakültelerinden yetişmiş akademisyenlerin kaçışına ve nihai olarak lisans ve lisansüstü düzeydeki eğitimin cok ciddi bir şekilde olumsuz etkilenmesine yol açacak, Avrupa Birliği normlarında hekim yetiştirmek hayal olacaktır. Eğitim-öğretimin söz konusu olduğu durumlarda atılacak yanlış adımların uzun vadede olumsuz yansımalarının düzeltilmesinin mümkün olmadığı gerçeğini göz ardı etmememiz gerekir.