“Tam gün çalışma yasasını destekliyor ve kanun taslağının detaylarının ortaya konulmasını istiyoruz, ayrıca temel tıp bilimlerine pozitif ayrımcılık bekliyoruz”
İnsan hayatını kurtarmaktan sorumlu olan hekimlerin yetiştiği tıp fakültelerinde klinik dallar kadar klinik öncesi dallar da büyük önem taşımaktadır. Temel tıp bölümlerinin yeterliliği ve donanımıyla doğru orantılı olarak tıp fakültelerinin her alanda başarısının artacağı da aşikardır.
Yeterli bir temel tıp eğitimi alamayan hekimin klinik branşlarda başarılı olmasını beklemek ve mezun olduğunda hata yapmadan sağlık dağıtabileceğini düşünmek doğal olarak imkansızdır.
Üniversitelerimiz tıp fakültelerini marka yapan kısımlarının temel tıp bölümleri olduğunun unutulmaması gerekmektedir.
Tıp fakültelerimizde yarı zamanlı çalışan öğretim üyelerinin lisans ve lisansüstü eğitime yönelik olumsuz etkilerinin giderilmesi ve daha nitelikli doktor ve uzman yetiştirilebilmesi için tam gün çalışma yasasını bir temel tıp uzmanlık derneği olan Anatomi ve Klinik Anatomi Derneği Yönetim Kurulu olarak destekliyoruz.
Ancak sorunun sadece tam gün çalışma kapsamında klinik eğitim faaliyetleri, muayene, ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi unsurları içeren yasa değişikliği ile de çözülemeyeceğinin bilinmesini istiyoruz. Üniversitelerde uygulanmakta olan performans ve döner sermayeden katkı payı ödemelerinde öğretim üyelerinin eğitime ve araştırmaya yaptıkları katkının önemini vurgulayacak şekilde bir dağıtım yapılmasının gerektiğini ve temel tıp bölümlerinde görev alan öğretim üyelerine pozitif ayrımcılık yapılmasının zorunlu olduğunu belirtmek istiyoruz. Ancak bu düzenlemeler ile Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Sn. Dr. Orhan Gümrükçüoğlu’nun tam gün çalışma yasası ile tıp fakültelerinindeki eğitim kalitesinde olumlu gelişmeler olacağına dair beklentilerinin karşılanabileceğini düşünüyoruz.
Bahse konu kanun taslağında performansa yönelik döner sermaye ücretlerinin en azından mevcut haliyle devam edip etmeyeceğine ilişkin belirsizlik klinik bilim dallarında olduğu gibi bizlerde de endişe yaratmaktadır. Bu konuda devamlılığın sağlanması için, Sağlık Bakanlığının önceden her yıl bütçe kanunları ile yapılan ve her zaman çıkmama ihtimali de olan düzenlemeyi değiştirerek, sürekli bir kanuna bağladığı bilinmektedir. Bununla birlikte, Bakanlık düzenlemesindeki ifadenin “ödenebilir” şeklinde olması nedeniyle, ücretlerin kurumun gelirleri olduğu sürece ödenebileceği aşikardır. Gelirlerin içerisindeki emekliliğe de yansıyacak olan öğretim üyelerinin maaşlarının düzenlenmesi temel tıp öğretim üyeleri içinde ayrı bir anlam ifade etmektedir.
Kanun taslağında tıp fakülteleri temel tıp anabilim dalları öğretim üyelerinin konumları ve öngörülen değişiklikler ile ilgili detaylar bilinememektedir. Tam gün çalışma yasası ile ilgili olarak uzmanlık derneklerinin genel yaklaşımlarının yalnızca kendi üyelerinin ve uzmanlık alanının çıkarlarını korumaya yönelik olduğu görülmektedir. Temel tıp öğretim üyelerinin özlük hakları ile ilgili kendi uzmanlık derneklerinin yorum yaparak taslağa katkıda bulunması beklenmekte, ancak maalesef bu konuda haber niteliği taşıyan bir bilgiye ulaşılamamaktadır. Temel tıp bölümlerinin genel olarak tam gün çalışma yasası ile görüşlerinin olumlu olduğunu tahmin edilmekle birlikte, Charles Buxton’un “Çok kere en kuvvetli tenkit ses çıkartmamaktır” şeklindeki veciz sözünün bu konuda geçerli olmaması gerektiği ve sonradan şikayet etmemek için yapıcı eleştiriler ile kanun taslağının olgunlaştırılmasının gerektiği düşünülmektedir.
Temel tıp anabilim dallarında uzmanlık eğitimi alan hekimlerin 21.06.2005 tarih ve 5371 sayılı Kanun ile zorunlu kılınan mecburi hizmetin aynı anabilim dallarında doktora eğitimi yapan tıp fakültesi mezunlarına olduğu gibi gibi zorunlu olmaması gerektiği çok açıktır. Mecburi hizmet nedeniyle zaten yeterli ve nitelikli öğretim üyesi bulamayan ve sayıları her geçen gün artan tıp fakültelerimiz temel tıp bölümleri bırakınız nitelikli eleman istihdamını, mevcut kadrolarını bile dolduramamaktadırlar. Bu kadrolara başvuran tıp fakültesi mezunu olmayan öğretim üye adaylarının yanında başka fakültelerin anatomi anabilim dallarından öğretim üyelerinin başvuruları durumun dramatik geleceğini gözler önüne sermektedir. Temel tıp uzmanlık dallarını tercih edecek tıp mezunu meslektaşlarımız için gelecek endişesi çok büyük önem taşımaktadır. İleriki meslek yaşantılarında yüksek gelir kazandırabilecek uzmanlık dalları yerine aynı tıp eğitimini alarak, hasta tedavisi kadar kutsal amaç taşıyan eğitim ve özellikle araştırma yapmak üzere uzmanlık tercihinde temel tıbbı seçen meslektaşlarımızın özlük haklarının acilen düzeltilmesi ve araştırma yapacağı laboratuvarlarının altyapılarının tamamlanması çok anlam kazanmaktadır. Temel tıp bölümü anabilim dallarındaki uzman kadrolarının ve Tıpta Uzmanlık Sınavı için ayrılan temel tıp kadrolarının mutlaka artırılması tıp eğitimimiz için daha kalıcı çözümler olarak karşımıza çıkmakta ve büyük önem taşımaktadır.