Hükümet tam gün çalışmayı gerçekleştirme konusunda kararlı görünüyor.
Tam gün çalışma hem üniversitede hem de Sağlık Bakanlığında çalışan tüm doktorları ilgilendiriyor.
Sağlık Bakanlığında çalışan doktorlar 657 sayılı Yasa’ya göre çalışıyor.
Üniversitedeki doktorlar (öğretim üyeleri), hem 657 hem de 2547 sayılı Yasalar’a göre hizmet yürütüyor.
Tam gün konusunu çözebilmek için bu ayrıntı önemlidir.
Öncelikle şunu söylemekte yarar görüyorum.
Üniversitede “tam gün” çalışma dışında bir “statü” düşünmek bile yanlış bir yaklaşımdır.
“Part time” çalışan öğretim üyelerine haksızlık olmasın diye söylüyorum. Onlar yasaların kendilerine verdiği hakları kullanıyorlar.
Ben tam gün dışında hiç çalışmadım.
Otuzbeş yıldır üniversitedeyim, tam gün dışında bir çalışma deneyimim yok.
Yani hiç muayenehane açmadım.
Çalışma koşullarını ve işleyişini yaşamadım.
Bu yüzden muayenehanesi olan bir öğretim üyesinin konuyu değerlendirdiği gibi değerlendirmem gerçekçi olmayabilir.
Ancak bir akıl yürütme ile yorum yapmak gerekirse, muayenehane açan bir hekim öncelikle “para” kazanmayı hedefler diye düşünüyorum.
Doğrudur.
Bir “ticarethane” açıyorsunuz.
Para kazanmanız gerekir.
Kira ödeyeceksiniz.
Personel çalıştıracaksınız.
Peşin olan ve olmayan vergi ödeyeceksiniz.
Özetle, yirmiye yakın gider kalemi ile “boğuşmak” sizi bekliyor.
Gelir kalemlerine gelince:
Tek kalem!
Sadece hastadan alacağınız para…
Bu para da öyle bir para ki, her zaman herkesin dilinde ve her türlü yoruma açık.
Üstüne üstlük Maliye Bakanlığı vergi memurlarının gözetimi altında tutulan bir patolojik ortam.
Tıp fakültesi öğretim üyeliği yapan bir bilim insanının, ekonomik ihtiyaçlarını giderme adına bu risklere girmesinin uygun olmadığını düşünüyorum.
Üniversite öğretim üyesi tam gün çalışmalıdır.
Üniversite öğretim üyesinin ekonomik ihtiyaçlarını karşılayacak (temel ihtiyaçlarını) bir gelir standardı düzenlenmelidir.
Üniversite öğretim üyesinin para konularında hiçbir koşulda hasta ile görüşme ihtiyacı duyurmayan, profesyonel ve çağdaş ekonomik işletme sisteminin egemen olduğu kurumlarda çalışması sağlanmalıdır.
Ve 1980 darbesinden günümüze kadar devam eden öğretim üyesine karşı (özellikle hekim olanlara) gelişen “onur kırılması” yeniden düzeltilmelidir.
17
önceki yazı