Her şey Mutlak İyi ile bir ve bütün
O’nunla bütün olan her şey huzur ve uyum içinde
Lakin Bir ile birliktelikte henüz bilinç yok
Gerçek şu ki, insanın yaratılış tarihinde onun henüz anılan bir şey olmadığı bir dönem gelip geçmiştir (Kur’an, İnsan, 1).
Çünkü diyalektik (zıtlıkları kullanarak gerçekleştirilen akıl yürütme biçimi) yok
Akledebilmek için diyalektik gerekli
O hâlde bir parçanın bütünden kopması gerek ki zıtlık oluşsun
Ancak o zaman bilinçten bahseder hâle gelebiliriz
İlk isyan…
Mutlak Kötü ‘nün varoluşu
Yaratılışını tamamlayıp ruhumdan ona üflediğimde, ona secdeye kapanın. Meleklerin tamamı secde ettiler. İblis hariç! Secde edenlerle beraber olmayı kabul etmedi (Kur’an, Hicr, 29-31).
Başka bir deyişle; insan, tensel evrimi sonrası Bir ile bütün idi. İyi / kötü ayrımı yapabilme yetisini aldıktan sonra Bir’ den farklı olduğu yönünü keşfetti (nefis/benlik).
Bilinçten bahsedebilmek / akledebilmek için bunun olması gerekiyordu.
Rahman insanı yarattı, ona iyiyi ve kötüyü gösterdi (Kur’an, Rahman, 2-3)
Şimdi akledebiliyor, seçenekleri var artık
İyi (vicdan) ve kötü (nefis) arasında aklını kullanarak bir karar verecek
İnsanlara iyiliği emrediyorsunuz ama kendiniz iyilik etmiyorsunuz? Halbuki kitabı okuyorsunuz. Hâlâ akletmeyecek misiniz? (Kur’an, Bakara, 44)
İnsan, iyilik adına yaptığı seçimler ölçüsünde Bir’e yaklaşacak.
Hanginizin daha iyi iş yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratan O’dur (Kur’an, Mülk, 2).
Peki insan Mutlak İyi’ye / Bir’e ne kadar yaklaşabilecek? (Takvâ)
Eskiden olduğu gibi Bir ile bütün olabilecek mi? (Tasavvuf’ta En-el Hak)
Ama bu kez bilinçle / aklederek!
Dönüşünüz yalnızca Allah’a olacaktır (Kur’an, Hud, 4).
O hâlde soru şu:
İçindeki kum tanesinin /vicdanın, çöle / Bir’e olan yolculuğunda yani hayatta içindeki tanenin ne kadar farkında idin / ne kadar Mutlak İyi’ ye / Bir’e yakın idin?
1 yorum
Üzerine düşünülmesi gereken oldukça derin bir yazı