(tababet san’atının icrası ile geçen 33 yıl / anı 18)
Hasbelkader üstlenmek zorunda kaldığım başhekimlik görevinden ayrılmaya çoktan karar vermiştim vermesine de, yönetim ekibimdeki ve hastanedeki mesai arkadaşlarımın ricası ve ısrarı nedeniyle sırtımdaki yükü bir türlü atamıyordum.
Bir gün sekreterim, hastanede değişik birimlerde çalışan bayan doktorlardan bir grubun görüşmek istediğini, müsait olup olmadığımı sordu. “Elbette, öğleden sonra buyursunlar” dedim.
Geldiler ve hoşbeşten sonra dediler ki, “Hocam, başhekimlik görevinizden ayrılacağınıza dair söylentiler geldi kulağımıza. Doğru mu bu?”.
“Evet, doğru” dediğimde de nedenini sordular. “Sağlık Bakanlığı’nın Genel Sekreterlikler yapılanmasında sıkıntılar, sorunlar olduğunu; şahsen Süreyyapaşa ölçeğinde devam etmek istemediğimi” söyledim. “Olsun, yine de bizi bırakıp gitmezseniz seviniriz” dediler. Kendilerine teveccühleri için teşekkür ettim. “Bu şartlar altında başhekimlik görevine devam etmeyeceğimi, edemeyeceğimi; şayet eder isem kendime olan inancımı, saygımı yitirebileceğimi; ilke ve prensiplerimle çelişkiye düşeceğimi; süreç devam ettiği takdirde kendime ve başkalarına yarardan ziyade istemeden de olsa zarara sebebiyet verebileceğimi” ifade edip “yol yakınken ayrılmanın uygun olacağını” belirttim.
Devamla “Ben de size bir şey sorayım. Başhekimlik, bir hekim için ilâve, ikinci ve arızi bir idari görevdir. Ben giderim, bir başkası gelir. Bugüne kadar böyle olduğu gibi, bundan sonra da böyle gidecektir. Siz neden kalmamda ısrar ediyorsunuz?”.
“Evet haklısınız, fakat sizin görevde olduğunuz süre içerisinde biz, şu konuda rahat ve emindik. Bir talebimiz veya sorunumuz olduğunda, her zaman rahatlıkla ulaşabileceğimiz, kapısını çalıp iletebileceğimiz biri vardı. Her ay bizleri toplantıya çağırıp olan biten hakkında bizi bilgilendirmeniz, fikir ve önerilerimizi almak istemeniz bugüne kadar örneğini görmediğimiz ve alışık olmadığımız bir şey idi. Bu bile tek başına ve fark olarak bizim için yeterli idi” dediler.
Onların ziyareti ve dileği kararımı değiştirmedi, ama beni ziyadesiyle memnun etti, kendilerine teşekkür ettim. “İşte başardım, bu vazifeden alnımın akıyla çıktım” dedim kendi kendime ve bu hadise Mevla’ya şükrümü arttırmama vesile oldu.
Cerrahi (D) Blok nedeniyle zamanın genel sekreteri ve ekibiyle aram açıldıktan sonra, onun talebi üzerine gelen Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Sağlık Başdenetçisi’nin hakkımda yaptığı inceleme ve soruşturma sonucu bir değil iki kınama birden verildi. Ve şifahen üçüncünün de yolda olduğunu öğrendim (1). Uzun fakat başhekimlik sürecini ana hatlarıyla anlattığım bir veda mektubu yazıp hastane facebook sayfasından yayınlayıp paylaştım, aynı gün sağlık sorunlarımı gerekçe gösterip hekimbaşılık görevimden ayrıldım (2-5).
Bir zamanlar Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu’na (şimdilerde Genel Müdürlük) bağlı olan ve yine o zamanlar adı İstanbul İli Anadolu Güney Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği (şimdilerde İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Kamu Hizmetleri Başkanlığı 1) Yönetimi, benden önce görevden alınan müteveffa başhekimin kendilerine verdiği ve müfettişlerin de bana tevcih ettiği 15 sorudan ikisine (7 ve 15 nolu sorular) verdiğim cevapları yeterli bulmamış ve kınama cezası ile tecziye teklif etmişti. Kınama cezalarına verdiğim yazılı savunmam da “kabule şayan görülmedi” ve onandı.
Antrparantez; Genel Sekreterlik, istifa ettikten sonra dahi “Başhekimliğe Veda” mektubum nedeniyle ayrıca inceleme başlattı. Mektubumdaki az biraz eleştiri ve serzenişimi “Hastane Yönetimini, Genel Sekreterliği ve Bakanlığı; devlet memuruna yakışmayan, asılsız ve mesnetsiz iddialarda bulunmak suretiyle kamuoyu önünde küçük düşürmeye ve itibarsızlaştırmaya yönelik söylem ve çalışmalar” olarak nitelendirdi. Yazılı cevabım sonrası, incelemecinin önerisi ile tarafıma “yazımda kullandığım bazı ibarelerin maksadını aşar tarzda yorumlanmasının mümkün olması nedeniyle bu tür davranışlardan kaçınmam ve bundan sonra bu ve benzeri olaylara mahal vermemem bakımından dikkatli olmam” yazılı olarak bildirildi, konu kapandı ama menfi sonuçları sürdü gitti, her fırsatta aleyhimde kullanıldı.
Genel Sekreterliğe kınamalar nedeniyle yaptığım itiraz “kabule şayan” bulunmayınca, ben de hukuk tahsili yapan bir anestezi teknikeri çalışanımızın önerisi ve yardımı ile “hayrete şayan” olarak nitelediğim kınama cezalarının iptali için İl Disiplin Kurulu’na itiraz için dilekçemi verdim.
Ben dilekçemin sonucunu bekleyedurayım, aradan bir hayli vakit geçtikten sonra bir gün Van Tıplı yıllardan tanıdığım ve ismimizin aynı olup bana “adaş” diye hitap eden bir meslektaşım, telefonda konuşurken başına gelen ilginç bir olaydan bahsetti.
“Yahu İrfan, geçenlerde İl Disiplin Kurulu üyesi bir arkadaşımla karşılaştım. Bana dedi ki, “İrfan, gözün aydın olsun. Senin kınama cezalarını kaldırdık”. Ben de dedim ki, “Sağ ol da, benim kınama cezalarım falan yok ki”. “Valla, ne bileyim ben, önümüze gelen kınama cezalarına itiraz dilekçesinde İrfan ismini görünce aklıma sen geldin, iptal edelim gitsin teklifinde bulundum, iptal ettik” dedi. Arkadaşın bu sözleri üzerine düşününce jeton düştü, aklıma sen geldin, bu dilekçe olsa olsa adaşındır, dedim. Bunu sana haber vereyim istedim.”
Meğer onun ismi zannedilerek aslında benim yaptığım “itirazın kabulüne”, İl Disiplin Kurulu “ceza almasını gerektirecek yeterli delil bulunmadığı”ndan hareketle, “oybirliği ile karar” vermiş.
Meşhur misâldir, ayettir, sözdür; bilenler bilir, iman edenler inanır.
Alemlerin Rabbi dilemedikçe, kimse dileyemez. (6)
Tanrı istemezse, yaprak (dahi) düşmezmiş. (7,8)
KAYNAKLAR
- https://www.memurlar.net/haber/391274/bashekim-istifaya-goturen-sureci-kaleme-aldi.html
- https://www.hurriyet.com.tr/gundem/kamu-hastaneler-birligi-isyani-24407761
- https://www.medimagazin.com.tr/eczaci//tr-istifa-eden-bashekimden-kamu-hastaneler-birligi-isyani-4-12-52720.html
- https://www.evrensel.net/haber/62382/bashekim-istifaya-boyle-goturuldu
- [“…Vemâ teşâûne illâ en yeşâa(A)llâhu rabbu-l’âlemîn(e) – Kur’an / Tekvir 29]
- [“…Vemâ teskutu min verakatin illâ ya’lemuhâ” – Kur’an / Enam 59]
- Tanrı İstemezse (Müslüm Gürses) https://www.youtube.com/watch?v=JDhNCFFka78
4 yorum
Genel sekreterlik diye kurulan bu yapı tam bir rezaletti.Ozamanki bakan kendi cemâtına mensup kişilere yüksek gelirli makamlar oluşturmak için böyle ne olduğu belirsiz,kargaşa, boşluk ve düzensizliklerle dolu bir yapı oluşturdu.Ne kadar liyakatsız kişi varsa hepsi yönetici oldu.Başı iyi niyetle olmadığı için sonu hüsran oldu.Uşakta bir biyokimya uzmanı genel sekreter yapıldı.Tek liyakatı bakanın cemaatından olmasıydı.3.senesinin sonuna doğru benim çalıştığım kuruma ziyarete ve tanışmaya geldi.Bu arkadaş kendini övüyor, belki 45 dakikadır boş boş incir çekirdeğinin yarısını doldurmamayacak icraatlarıni anlatıyordu.Ankara sağlık müdürlüğünde ve Başbakanlıkta görev yaparken,Ankara,Türkiye ve değisik kıta ve ülkelerde yüzlerce 1.sınıftan 5.sınıfa kadar her türlü hastaneyi gezme ve görme imkanım oldu.Benim gözlemlerimde Uşak devlet hast.5.sınıf bir hastaneydi.Bu arkadaş bu hastanenin 3 yılda daha 4.sınıf seviyesine ulaşmasını saglayamamış,birde boş boş reklamını yapıyordu.45 dk sonunda bir an susunca “size bir haber okuyacağım fakat yorum ve değerlendirmenizi istemiyorum,siz kendi değerlendirmelerinizi kendinizle baş başa kalınca yapınız”dedim.Sabah gazetesinin 2 yıl önceki tarihli bir haberiydi.Küçücük bir haberdi.Hakkari, Yüksekova devlet hastanesinde bir hastaya bypas operasyonu yapılırken elektrikler kesilmiş,operasyona akülü ameliyat lambası ile devam edilmişti.Diyarbakir/Licede de bu lambadan vardı.Ozaman merkez dışında bölgenin tek genel cerrahı olan abimizi yaptığı guatr ameliyatlarında asiste ederken bizde elektrik kesildiğinde bu lambayı kullandığımız için haber dikkatimi çekmiş kesip saklamıştım.Genel sekretere sordum”siz bu haberden ne anladınız”dedim.Boş boş yüzüme baktı.Bir şey anlamamıştı.”Hakkari/Yüksekova Türkiyenin en doğusunda bir ilçe ve bu ilçede 2 sene önce bypas ameliyatı yapılıyor.Sizin 3 yıldır genel sekreterlik yaptığınız Türkiyenin batısında bir il devlet hastanesinde bırakın bypası anjio yapılabiliyormu “dedim.Çok şaşırdı ne diyeceğini bilemedi,kızardı,bozardı.Çünki yapılmıyordu.Hastalar özel hast.veya civar illere gönderiliyordu.5 kardiyoloji uzmanı olmasına rağmen.Gerekli teknik yapı bulunmuyordu.Malesef genel sekreter tarzı yapılanma ve liyakatsızların yönetici yapılmalarının sonu oluşan durum buydu.ilk biraz bu işleri bilen bir Bakan geldiğinde ilk değiştirdiği yapı bu oldu.Bizim reklamcı genel sekreterimizde başka bir ilin devlet hastanesinde kendine uzman olarak anca yer bulabildi.
kıymetli fakültedaşım, dönemdaşım, arkadaşım, meslektaşım, dostum
yazılarıma yazdığın yorumlarla çok güzel katkılar yaptığın gibi ufuk açıyorsun, bizleri bilgilendirip aydınlatıyorsun. Senin yönetici olarak bahsettiğin akla ziyan hata ve yanlışlıkları ben başhekim olarak süreyyapaşa hastanesi ölçeğinde yaşadım, sonunda dayanamayıp veda mektubu yazıp ayrıldım. https://www.memurlar.net/haber/391274/bashekim-istifaya-goturen-sureci-kaleme-aldi.html
O yüzden burda tekrar etmeyeceğim. Merak eden yukarıdaki linkten okuyabilir.
O dönemde muhtemelen bu sisteme itiraz edip ayrılan tek başhekimdim ve üstelik bunu kamuoyu ile de paylaştım. Genelde insanlar sessizce bir kenara çekilip üst mercilere selam çakar ve yeni bir görev verilinceye kadar bir köşede hazır kıta beklerler. Bu istifa ve mektup nedeniyle sonraki süreçte başıma gelmeyen kalmadı. Olumsuz sonuçları ile hala cebelleşip duruyorum. O yüzden bu 14 martta “hekimliğin artık tadı tuzu kalmadı” isimli bir yazı kaleme aldım. https://yenipencere.com/yazilar/bir-14-mart-yazisi-tababet-sanatinin-tarzi-icrasinin-tadi-tuzu-kaldi-mi-prof-dr-irfan-yalcinkaya/
Tekrar ilgi ve katkın için teşekküler
Bu anının ve bu sitede yayınlanmış diğer anıların gözden geçirilmiş son hallerinin ve ayrıca yayınlanmamış birçok anının yer aldığı ve bir yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığım kitabım “BENİM YOLUM / Tababet San’atının İcrası İle Geçen 33 Yıl”, 08.12.2021 tarihinde okuyucu ile buluştu. Kitap 378 sayfa olup Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık (KDY) yoluyla yayınlandı ve kitapyurdu sitesinde satışa sunuldu. Kitabı incelemek ve edinmek isteyenler için internet adresi; https://www.kitapyurdu.com/kitap/benim-yolum/602498.html
“BENİM YOLUM – Tababet San’atının İcrası İle Geçen 35 Yıl” KİTABIMIN “GÖZDEN GEÇİRİLMİŞ VE İLAVELİ 2. BASKI”SI ÇIKTI.
İKİNCİ BASKIYA ÖN SÖZ’Ü OKUMAK İÇİN;
https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2023/09/benim-yolum-tababet-sanatnn-icras-ile.html