Yaklaşık bir asır sonra, yeni bir pandemi sürecine giren dünyada derinden gelen bir direniş hareketi arzı endam eyledi. Aşikâr olan bir kısım gerçeğin daha fazla görmezden gelinemeyeceği kimi çevrelere büyük endişe verdi. Sermayenin küreselleşmesi için yapılan bütün planların ve girişimlerin, yapılan onca yatırımların medeniyet ölçeğinde mutlak başarıya asla ulaşamayacağı daha da net bir şekilde ortaya çıktı. Zor durumlarda, olağanüstü koşullarda her milletin kendi içine dönerek çözümü kendi dinamiklerinde arama refleksi küreselleşme çığırtkanlığı yapanların önünde bir set gibi dikildi. Dünya vatandaşı olma hayalleri ile kandırılan kitlelerin koşullar zorlaşınca kendi milletinden medet umduğu bir zamanda, küreselleşmenin sadece sermayenin gerçek sahiplerinin manifestosu olarak yoluna beyhude devam edeceği malum oldu.
Birlik olduğu iddiasını kağıt üzerinde sürdürmeye çalışan, Brexit ile bu çaba surlarında da ilk gedik açılan Avrupa’nın pandeminin ilk günlerinde sınırlarını kapatıp bir üye ülkesinin diğerinin yardım talebine kulak tıkadığı günleri tarih, modern çağın dijital arşivleri ile her an hatırlayacak, asla unutmayacak. Dünyaya derin demokrasi ve insan hakları dersi vermeye çalışan bu güruh, çaresiz mültecilere sınırlarında yaşattığı zulmün izlerini çok yıldızlı bayraklarında kara bir leke olarak sonsuza dek taşıyacaklar.
Bu süreçte her eyaleti tamamen otonom hareket eden, sokaklarında, caddelerinde vahşi batı filmlerindeki sahnelerin cereyan ettiği Amerika Birleşik Devletleri’nde durumun daha farklı olduğunu söylemek ise ancak “Algıcı Hayalperestlerin Sevdası” adlı bir kurgu roman olarak raflarda yerini alacak. Belki de bu birliktelik, sadece kısa bir müddet daha sermayenin çıkarları doğrultusunda sürdürülmesi zorunlu bir hareket olarak yoluna ağır aksak devam edecek. Ama sadece o kadar!
Dünya ölçeğinde faaliyetlerini sürdüren kimi sağlık, yardım, dayanışma ve araştırma organizasyonlarının ise sadece sermaye rüzgârları ile doldurduğu yelkenlerinin, terse esen rüzgârlarla istikametlerini nasıl değiştirdiği, insanlığın nasıl görmezden gelindiği herkesin, hepimizin malumu oldu.
Yeni süper güç Çin’de yaşananlar ise başlangıç kurgusu çok iyi tasarlanmış bir film gibiydi. Süreç ilerledikçe sosyal medya ile dünyaya servis edilen görüntülerden hiç eser kalmadı desek yeridir. Korku imparatorluğu oluşturarak asıl hedeflerine ulaşan uluslar üstü mihrakların sahnesiydi Çin. İnsanlığın hiç de önemsenmediği kapitalin yeni adresi Çin…
Bu kadarı bile malumun ilanı olmaya yetti…
Medeniyetlerin ve kadim kültürlerin varisi olan vatanımız ve varlık sebebi, insanımız ise her türlü zorluğa ve üzerine oynanan sayısız oyunlara rağmen “yaratılanı sev, yaratandan ötürü” düsturu ile dünyanın farklı noktalarından gelen onlarca yardım talebine hızla karşılık verdi. Tabiri caiz ise ekmeğini, aşını bölüştü. Kapitalizme, küreselleşme planlarına karşı dünyada verilen ilk savaşın yegâne galibi olan ve mücadelesine azimle devam eden Türkiye Cumhuriyeti’nin mazlumun, ihtiyaç bildiren ve yardım talep edenlerin destekçisi olarak her çağda anılmaya devam edeceği düşmanlarının, belki de dost bildiklerinin zihinlerinde mıh oldu.
12 yorum
Bu pandemi, dünyada birçok şeyin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koydu. Özellikle bu zor dönemde dost ülkeler bile kendi derdine çare bulmaya çalıştı. Ülkemiz farklıydı. İmkanlar ölçüsünde herkese yardımcı olmaya çalıştı.
Makalede, bütün bunlar çok güzel bir şekilde dile getirilmiş.
İlgiyle okudum
Kalemine sağlık
Tüm dünyayı derinden etkileyen pandemi koşulları çarpıcı ama bir okadar da anlaşırlır bir anlatımla vurgulanmış yazıda. Elinize emeğinize sağlık sayın hocam.
Sevgili meslektaşım,güzel yürekli dostum,eline yüreğine,kalemine sağlık.
Dünya bu kadar kötü iken güzel kalabilmek çok zor,Allah tüm milletimizin yardımcısı olsun.
Emeğine sağlık. Çok güzel ifade etmişsin
Sayın hocam, sevgili dostum, her zamanki gibi tam yerinde, yüreklere dokunan, biraz da olsa vicdani duygu taşıyan bazı insanların bile anlayabileceği, kaliteli ve durumu özetleyen bir tespit olmuş, devamını bekleriz…
Kalemine sağlık sevgili hocam. Duru ve edebi anlatımınla, pandemi ile ilgili bakış açını yansıttığın bu metin için seni kutluyorum.
Sevgili Hocam çok güzel anlatmışsınız,kalem tutan elleriniz dert görmesin.
Koruyucu Hekim olarak nitelendirdiğimiz bir akademisyenin dilinden son neslin şimdiye kadar grödüğü en büyük “sansasyon”u sosyolojik açıdan değerlendirmesini okumak beni memnun etti. Irkıma ve dünya insanına bu pandemide yaşananlara daha geniş bir pencereden bakmaya olanak sağlayan öz bir makale. Keyifle okudum, kaleminize sağlık.
Teşekkürler değerli Hocam.
Hocam, bizi yeniden aydınlattığınız için teşekkür ediyorum. Çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Tekrar elinize sağlık
Yüreğinize ve kaleminize Sağlık.
Yerküremizi tümden etkileyen pandemi konusundaki tespitleriniz kabul edilebilir özellikte.
Ülkemizdeki durumu, yapılanların yanısıra özeleştiri getirerek değerlendirmek daha isabetli olurdu diye düşünüyorum. Örneğin; Refik Saydam Enstitüsüne olan gereksinime yer verilmeliydi. Ülkemizdeki ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız öncelikli olarak imkanlar ölçüsünde desteklenmeliydi. Mevcut pandemi ve benzeri olağanüstü gelişmelere karşı, normal dönemlerde elde edilen kaynaklardan ayrılan yedek akçe olumsuzluklara karşı harcanmak üzere sıkı bir şekilde korunmalıydı.
Sağlıcakla…
Hocam, insanın ufkunu değistiren bir yazı .Çok bilgilendirici teskkur ederim.. elinize sağlık