Tarım Kanunumuz 2006 yılında kabul edilmiştir. Temel amacı; tarım sektörünün ve kırsal alanın geliştirilmesi ve desteklenmesi için gerekli politikaların tespit edilmesi ve düzenlemelerin yapılmasıdır.
Üzerinden tam 17 yıl geçmiş.
Tarım Kanunu, kanunda geçen adıyla Tarım ve Köyişleri Bakanlığını’nın güncel adıyla ise Tarım ve Orman Bakanlığının sorumluluğundadır. Ancak bu sorumluluk ilgili paydaşlarla birlikte sürdürülmektedir ya da sürdürülmelidir. Örneğin; yine kanunda adı geçen, Hazine Müsteşarlığı, Tarımsal Destekleme ve Yönlendirme Kurulu, Çiftçi, Özel sektör, Tarımsal işletmeler, Sivil toplum örgütleri gibi…
Tarım politikası ekonomi politikasının bir alt dalıdır. Tarım kanunu amacını gerçekleştirmesinde tarım politikalarının amaçlarından yararlanmaktadır.
Peki nedir bu Tarım Politikaları ya da amaçları?
*Tarımsal üretimin iç ve dış talebe uygun bir şekilde geliştirilmesi
*Doğal ve biyolojik kaynakların korunması ve geliştirilmesi
*Tarımsal verimliliğin artırılması
*Gıda güvencesi ve güvenliğinin güçlendirilmesi
*Üretici örgütlerinin geliştirilmesi
*Tarımsal piyasaların güçlendirilmesi
*Kırsal kalkınmanın sağlanması
*Sektörün ve sektör çalışanlarının refah düzeyinin yükseltilmesi
Bu politikalar hayata geçirilirken;
- Tarımsal üretim ve kalkınmada bütüncül yaklaşım sergilenmeli
- Uluslararası taahhütlere milli önceliklerimiz gözönüne alınarak uyum sağlanmalı
- Tarımsal örgütlülük ve kurumsallaşma desteklenmeli
- Özel sektörün rolü artırılmalı
- Sürdürülebilir, insan sağlığı ve çevreye duyarlı sistemler kurulmalı
- Yerinden yönetim sağlanmalı
- Katılımcılık teşvik edilmeli
- Şeffaflık sağlanmalı
- Üretici, çiftçi eğitimine önem verilmeli
- Üreticilerden gelecek geri dönüşler değerlendirilmelidir.
Tarım politikalarının öncelikleri ise şunlardır:
a) Tarımsal üretimde verimlilik, ürün çeşitliliği, kalite ve rekabet gücünün yükseltilmesi
b) Yeterli ve güvenilir gıda arzının sağlanması
c) Tarımsal işletmelerin altyapılarının geliştirilmesine yönelik uygulamalar hızlandırılmalı
ç) Tarımsal faaliyetlerde bilgi ve uygun teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılması
d) Tarımsal girdi ve ürün piyasalarının geliştirilmesi ve üretim-pazar entegrasyonunun sağlanması
e) Tarıma dayalı sanayi güçlendirilmeli
f) Tarım sektörünün kredi ve finansman ihtiyacının karşılanmasına ilişkin düzenlemeler yapılması
g) Destekleme ve yönlendirme tedbirlerinin alınması ve uygulanması
ğ) Doğal afetler ve hayvan hastalıklarına karşı risk yönetimi mekanizmalarının geliştirilmesi
h) Kırsal hayatın sosyo-ekonomik açıdan geliştirilmesi
ı) Üretici örgütlenmesinin geliştirilmesi
i) Tarım bilgi sistemlerinin kurulması, kullanılması ve pratiğe dönüştürülmesi
j) Toplulaştırma kapsamında ekonomik büyüklükteki tarım işletmelerinin oluşturulması
k) Toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesi ve rasyonel kullanımı
l) Avrupa Birliğine uyum sürecine olan bakışımızla paralel olacak şekilde idarî ve hukukî düzenlemelerin yapılması.
Bu bağlamda Tarım Kanunu aslında gerek temel amacı gerekse politikaları bakımından oldukça kapsayıcı ve bir o kadar da uygulanabilir görünmektedir. Ne kadar uygulanabiliyor, ne kadarı hala çözüm bekliyor sanırım daha çok konuşulmalı, daha iyiye ulaşabilmek adına daha çok tartışılmalıdır. Çünkü tarım bir milletin emeği, yemeği ve geleceğidir…
Kaynak: https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.5488.pdf
2 yorum
Sayın Hocamız, önemli Kanunlarımızdan biri olan Tarım Kanununu, köşe yazısında uygulanabilirliği noktasında irdelemiş ve uyulması noktasında dikkat çekmiştir. Ancak Karar Vericilerin Tarım Kanunumuza göre kararlar almaları beklenir. İnşallah bir gün dikkate alırlar ve ilgili kararları alırlar, aslında “Tarım olmasa İnsanlık olmaz”, ne diyelim, konunun önemi açısından söyleyecek başka bir sözüm maalesef bulunmamaktadır, Sayın Hocamıza konunun önemini hatırlattığı için teşekkür ederim.
Sayın hocam, değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Karar vericiler evet çok önemli sorumlulukları var elbette bu noktada hemfikirim sizinle. Ancak ben biraz da kendimize yani tarım alanında okumuş eğitimli, eğitim veren kesime de çok fazla görev düştüğü yönündeyim. Bizler en azından kendi kapımızın önünü temizleyebiliyor muyuz acaba bu noktada? bulunduğumuz bölgede, şehirlerde ne kadar farkındalık yaratabiliyoruz o “karar vericilerin” de farkına varabileceği. Sorular da çok cevaplar da. Ama bu bir soru ve bir cevap bile çözüm için atılmış bir adım olabilir belki. Tekrar teşekkür ediyor saygılar sunuyorum.