Geleneksel Tarımdan Modern Tarıma Yolculuk: DİKEY TARIM
Dikey tarım (dikey çiftlik, vertical farming), ifadesini 1999’da ilk defa kullanan kişi Columbia Üniversitesi’nden Prof. Dickson Despommier olmuştur. Despommier, hızla artan dünya nüfusu ve buna bağlı gıda yetersizliğinin günümüz tarım anlayışıyla çözülemeyeceğini ve çözümün şehirlerde tasarlanacak dikey çiftliklerde olabileceğini ileri sürmüştür. Prof. Despommier öğrencilerinden New York şehrinin çatılarında ne kadar yiyecek yetiştirilebileceğini araştırmalarını istemiş ve o yıllardan günümüze dikey tarım uygulamaları neredeyse çeyrek asırdır devam etmektedir.
Peki nedir dikey tarım? 2000’li yılların başında, başta gelişmiş ülkelerde kendini gösteren bir uygulama olan dikey tarım, tek bir parçadan oluşan saha üzerinde/altında çok katlı tesis edilen ve topraksız tarım da dahil diğer tarımsal yeniliklerle birim alandan daha çeşitli ve bol miktarda ürün alınmasını hedefleyen bir sistemdir. Bitkisel ve hayvansal üretimin her ikisinin de yapılabildiği bu çiftlikler 3-4 katlı olabileceği gibi, 30-40 katlı da olabilmekte ve aynı zamanda açık veya kapalı işletmeler şeklinde tasarlanabilmektedir (1).
Dikey çiftliklerde süs bitkileri, sebzeler, yapraklı bitkiler, maydanoz, salatalık, fasulye, kavun, nane, fesleğen, stratejik bitkiler, şeker otu, geniş yelpazeye sahip fide, fidan üretimi, tohumculuk, tohum üretimi vb. gerçekleştirilebilmektedir. Örneğin fesleğen dikey sistemlerde 15-20 günde hasat olgunluğuna gelmekte ve yılda 17-18 kez hasat edilebilmektedir.
Türkiye dikey tarım faaliyetlerine 2015’de başlamıştır. Antalya’da, Bursa’da, Trabzon’da İstanbul’da örnekleri var. İstanbul İl Tarım Müdürlüğü tarafından İstanbul Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezi geçen sene açılmış ve 300 m2’lik bir alanda hizmet vermektedir. Singapur, Japonya, Amerika, Hollanda, Dubai, Katar dikey tarımla üretime geçen dünya ülkelerinden bazıları. Hollandalı tarım teknolojisi şirketi Growy, 2019’da dikey tarımı araştırmak ve geliştirmek için toprak kıtlığı bulunan Singapur’da dikey tarım faaliyetlerine başlamıştır. Bu şekilde 8.000 m2’lik büyüme alanında yılda 500 tona kadar yeşil yapraklı sebze üretebileceklerini ifade etmişlerdir (3).
Sistemin en büyük avantajları, su ve gübre tasarrufu, pestisit kullanımının olmayışı ve dolayısıyla insan ve çevre sağlığına yararlı sistemler olmasıdır. Dikey çiftlikler, geleneksel çiftliklere göre daha az arazi alanı kaplamasının yanı sıra, büyümenin tüm parametrelerini kontrol etmek için ileri teknolojinin kullanılması nedeniyle yılın 12 ayında da aynı kalitede ürün üretebilmesini sağlamaktadır.
Dikey tarım uygulamalarının en önemli sorunları arasında ilk yatırım masrafları ve atık yönetiminde karşılaşılan sorunlar yer almaktadır. Kanımca bu yeni sayılabilecek sistemde diğer bir sorun da yetişmiş insan gücü, bilgi ve tecrübedir. Konunun ne olduğu tam olarak anlaşıldıktan sonra sorunlar netleştirilip, eksiklikleri giderilebilirse dikey tarım uygulamaları özellikle şehir alanları için oldukça cazip, güvenilir gıda temini bakımından önem arz etmektedir. İnsan sağlığına ve çevreye duyarlı bu tip sistemler umut vaat etmektedir.
Ülkemiz nüfusu 1927 sayımına göre, yaklaşık 13 milyon kişi idi ve halkın %75’i kırsalda, %25’i kentlerde yaşamaktaydı. 1950 sonrasında nüfus kentsel alanlarda toplanmaya başlamıştır. TÜİK tarafından açıklanan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2021 sonuçlarına göre ülkemiz nüfusunun %93’ü il ve ilçe merkezlerinde yaşamaktadır. Günümüzde dünya nüfusunun ise yaklaşık yarısı kentsel alanlarda yaşamakta ve bu oranın 2050’ye kadar üçte ikiye çıkması öngörülmektedir (2). Hal böyle olunca modern tarım uygulamaları biraz daha fazla önem kazanmaktadır. Yeşil mutabakata uyum, karbon ayakizini azaltma, kuraklığa hazırlıklı olma konularında yeni ve faydalı sistemleri anlamalı, nasıl faydalanabileceğimizi düşünmeli ve gerekli alt yapıyı oluşturmalıyız.
Tarımsal üretimimizle ilgili yapılması gereken tüm iş ve işlemler yanında; teknolojiyi tarımla daha çok buluşturmamız gerekiyor artık. Geleneksel tarımdan modern tarıma uzanan yolculukta geçmişe teşekkür edip, ondan elde ettiğimiz tecrübelerle yola devam etmeliyiz. Klasik ıslahdan modern ıslaha doğru biyoteknolojiyi, doku kültürlerini, bitkilerde gen düzenleme çalışmalarını ayrı ayrı ve daha ciddi şekilde masaya yatırmamız gerekmektedir.
Yeşil mutabakat: İklim değişikliği ile mücadele kapsamında ülkemizin de 2004 yılında katıldığı uluslararası bir sözleşme.
Karbon ayakizi: Kömür, petrol ve doğal gaz gibi fosil yakıtların kullanımından ortaya çıkan sera gazının miktarı.
Kaynaklar
Şahin, G., Kendirli, B. Yeni bir zirai işletme modeli: Dikey Çiftlikler. TÜCAUM Uluslararası Coğrafya Sempozyumu, 13, 14. 2016.
https://cevreselgostergeler.csb.gov.tr/kentsel—kirsal-nufus-orani., 2023.