Tatil, geldi geliyor, derken pek çoğumuz bitirdi bile, yeni eğitim dönemi başlamak üzere, yeni kazananlar, eski öğrenciler, kayıt telaşı nedeniyle pek çoğumuz tatilini erkenden bitirerek kentlerine döndüler.
Neredeyse üç bin kilometre yol yapmışım. Gittiğimiz yerlerde, kasaba, köy, sağlık ocağından, yol kenarlarındaki benzinciye, meyve satandan, belediyede çalışanına kadar pek çok kimseyle görüşme imkanım oldu.
Arkadaşlar, şimdiki durumdan bazı konularda şikayetleri olsa da halkımız seçim sonrası varılan sonuçtan ve AKP iktidarından memnun.
Öncelikle birinci basamak hizmetlerinin ücretsiz olmasından, SSK’lı olanlar sağlık ocaklarına ve devlet hastanelerine gidebilmekten çok memnunlar. Gazi Tıp Takültesinde çalışanların pek çoğu SSK’lı. Şimdiye kadar hastalandıklarında mecburen SSK hastanelerine gidiyorlardı. Düşünün doğum servisinde görev yaptığınız halde, doğumunuzu kendi kliniğinizde yapamıyorsunuz. Evinizin karşısında devlet hastanesi var, siz 20-30 kilometre uzaktaki SSK hastanesine gitmek zorundasınız.
Doğu’da çocuklarını okula gönderdikleri için her ay para alan kadınlarımız, çocuğunu okula gönderdiğinde tüm kitaplarını sıralarının üzerinde bulan çocuklar. Kitabı defteri nasıl alacağı tasında olmayan aileler. Kış aylarında yakacak kömürleri, erzaklarını bedavadan sağlayan Anadolu insanı halinden çok memnun.
İşin doğrusu, Telekom’un, Telsim’in, TV kanallarının, bankalar gibi çok önemli kuruluşların yabancılara satılması halkımızı pek ilgilendirmemiş gibi. Onlar sadece ceplerine girene bakıyorlar. Hırsızlık, kapkaççılık artıyormuş, doğuda terör tırmanıyormuş en azından yarımızın umurunda değil.
Artık istikrar isteyen halkımız, yine istikrarı seçti. Eski bildik aktörlerin yıllardır ezberledikleri rolleri temcit pilavı gibi tekrar tekrar oynamalarını istemedi. AKP neredeyse yarıya yakınını cesaretle yenilemiş. Diğer partilerse eski hamam eski tas. Yine hep bildik isimler. Polit büro üyeleri gibi, aralarına kimsecikleri almamaya özen göstermişler. Doğu’da sadece partilerden AKP var. Ya diğerleri?
Başka bir neden de, seçim öncesinde, cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşananlar. Bilindiği gibi, halkımız mağduru oynayanı pek sever. 1983 seçimleri öncesinde Evren Paşa’nın meşhur Diyarbakır konuşması sonrasında, Anavatan oylarında belirgin bir artış olmuş idi. Son olaylarda da, sonuç hiç değişmedi. ‘Siz seçtirmezseniz biz seçtiririz’ diyen halkın isteği seçimden hemen sonra yerine gelmiş oldu. Sayın Gül sadece birkaç ay sonra Cumhurbaşkanı oldu. Artık seçilmiş Cumhurbaşkanına karşı durmak olmaz. İşte demokrasinin gereği budur. Söylerken sonuna ‘m’ harfi konulmuş konulmamış orası önemli değil.
Böyle yazdığım için oyumu AKP’ye verdiğimi sanmayın. Oy vermek başka gerçekleri görmek başka. Bazı hallerde demokrat olacaksın, işine gelmeyince anti demokrat olacaksın. Ordu işe el koysun havasında olacaksın. İşte bu hiç olmaz. Halkın yüzde 47’sine birden geri zekalı demek, tek kelime ile kendini inkar etmektir. Sağlıkta yapılanlar ve diğerleri, sonuçta halkın nabzının tutulmasını sağlamış. Doğal olarak, başarı da bunun arkasından gelmiştir. Bu arada sağlık harcamaları çok artmış, dış borçlar korkunç boyutlara ulaşmışsa da halkımızın pek umurunda olmamıştır.
Bedava erzak, kömür, kitap vermek iyi olmakla beraber, neresinden baksanız hep geçici önlemler. Daha da ötesi halkı tembelliğe ve başkasından geçinmeye alıştıran yöntemler. Önemli olan halka yeni iş imkanları, katma değer ve istihdam yaratmaktır. İş bulup çalışabilse, parasını alın teriyle tıkır tıkır kazanan, kimseye muhtaç olmadan, kömürünü de erzağını da istediği gibi alır. Hiç kuşkunuz olmasın.