Bu köşemde, bir önceki "ETİK KURUL" ismi altında kaleme aldığım yazımda, tıp fakültelerinin olmazsa olmazı, araştırma projeleri ile ilgili olarak, Sağlık Bakanlığının tasvip etmediğim uygulamalarını dile getirmiştim. Konunun hassasiyeti, birçok öğretim üyesi ve akademisyen tarafından fark edilmiş olmalı ki, makale yayınlanır yayınlanmaz, kısa bir süre içerisinde bile, bu hususta destekleyici birçok telefon ve elektronik posta mesajları aldım. Gönül ister ki, akademik hayatımızın haysiyyet ve onurunun önemli bir kısmını temsil eden bu "Etik Kurul" konusunda, aynı duyarlılığı, tıp fakültelerimizin ve üniversitelerimizin yetkili organları da göstersin ve hatadan dönülmesi için, gerek YÖK ve gerekse Bakanlık nezdinde girişimlerde bulunsunlar.
Sayın Prof. Dr. Ali Çetin Bey’in gönderdiği nazik e-postası ile benim değinmediğim, gözümden kaçan bir husus, "araştırmaya dâhil edilen kişilere sigorta yapılması zorunluluğu" konusu dile getirildi. Çok önemli olan bu durumu hatırlattığı için hem kendisine teşekkür etmek ve hem de konuyu tekrar dile getirerek gündemde tutmak açısından, mesajını olduğu gibi, sizinle paylaşmak istiyorum.
"Gerçekten de çok kişinin düşünmediği, ama temelde sağlık, sağlık bilimleri ve fen bilimlerinin izin aldığı hayvan ve insan etik kurullarının çalışması, son yıllarda araştırmacıları desteklemekten çok, kösteklemek üzerine yoğunlaşmıştır. Değinmediğiniz birşey de, Ankara’dan etik kurul onayı alırsanız, araştırmaya alınan kişileri sigortalamak zorunluluğudur ki, bu tek başına 10 bin AVRO’yu geçebilmektedir. Hatta iki ameliyat tekniğini prospektif karşılaştırmaya kalkarsanız, size bu ameliyat ücretlerini, SGK yakında siz ödeyin, diyecektir. Kaş yapayım derken, tıp fakültelerinin gözü çıkarılmaktadır. Araştırma kösteklenirken, Tam Gün’le birlikte araştırmadan daha fazla gelir elde edileceğini sanmak, ne derece doğrudur.
Tıp fakültesi öğretim üyeleri, boşu boşuna Tam Gün’de alınacağını sandıkları tavan ücretlerini kafasından geçirerek, "Tam Gün’e ben geçerim" demektedir. İşin boyutları göründüğü kadar basit değildir. YÖK bu konuda sorunun çözümüne katkı yapmalıdır. Dünyada örneği olmayan merkezi insan etik kurulları prestijimizi uluslararası düzeyde de sarsacaktır.
Sayın Hocam; şiir de çok güzel, ama altına biraz tercüme koysaydınız, belki daha iyi tad alırdık, çok güzel bulmuşsunuz. Saygılar
Prof. Dr. Ali Çetin, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi, Sivas."
Vakit geçirmeden, üniversitelerimizi ve özellikle tıp, diş hekimliği, veteriner ve eczacılık fakültelerimizin yetkili organlarının, bir an önce üzerlerine düşen sorumlulukları gereği, girişimlerde bulunmalarını ve sorunu çözmelerini bekliyoruz.
Bu sefer, özel istek üzerine, anlaşılması ve yorumlanması daha kolay bir rubai ile sözümüzü bağlıyalım.
YARE YETER
Naz, sitem, cefa, elem, keder, ağyare yeter.
Cananıma yazılmış "NEFES" de, Yare yeter.
Sancılı soluklarım, kafi gelmezse bile,
"Yüzündür Cihanı…" ve "Semt-i Dildare…" yeter.